Yeni Türkiye’nin sosyal psikolojisi : ”Gri Düşünceler”


“Yeni Türkiye” ve “sosyal psikoloji” her ikisi de sosyolojinin ve psikolojinin olgunlaşmamış çocuklarıdır.Her ikisi de yeni ve heyecan vericidir.Meşrutiyet,ittihatı-teraki,cumhuriyet,modern,yeni…dönüp batıya bakmamızı gerektiren meçhul komutlardır.Zihinsel aktivitesi bizim olmayan gri kavramlar ,yetişkin çocukların gri düşünceleriyle üretilen muğlak planlar…Ölçülemeyen ama değişmesi gereken her şey…Fazlasıyla politize olmuş bir masanın etrafında oturuyoruz.Üretim bandında bireyin yer almadığı,yaşamın konuşulmadığı ,entellektüel derinliğin aranmadığı ,kavramların değil kelime oyunlarının(retorik) kol gezdiği bir zemindeyiz.

Yeni Türkiye’nin inşasında ;”Anadolu Pedagojisi “yle yetişmiş ,”yüreği ağzında olan” taş yontuculara ihtiyaç var.Yonttuğu taşların muhteşem binalara dönüşeceğine inanmayan eyyamcılarla yoldaşlık , güdülmekten başka bir şey değildir.Katolik muhafazakarlar için hazırlanmış geçici Müslüman kimlikler toplatılmadıkça din iman piyasası tasfiye edilemez.Yeni Türkiye’nin kitle algısı misyoner söylemlerden arındırılmadıkça ,değerler eğitimi “Anadolu pedegojisi”ile buluşamaz.Pensilvanya ihaneti sadece bir grubun itibar kaybı değildir.”Emri bil maruf-nehyi anil münker”kurumunun ahlaki bir çöküntü içinde olduğunun en önemli delilidir.Yeni Türkiye’nin hesaplaşacağı ilk konu cemaat olgusudur.Bu hesaplaşmayı formasyonu particilik olan kadrolar yapamaz.İnsan alışkanlıklarını her zaman dipten gelen dalgalar değiştirir.Bu toprakların zinde,sessiz,mütevazi devrimcileri seksen kuşağıdır.Bu kuşak çeşmeye çıkmakta geciktikçe yazılacak şiirlerin dili , korkarım ki yine gri olacak.

Bu toprakların vatandaşlık dili ;”koloni yurttaşlığı”değildir.”Koloni yurttaşlığı” ;hayali de planı da bize ait olmayan geçici bir kimlik olup hükümsüzdür.Eğitim felsefemiz “Anadolu Pedagojisi”nden uzaklaşınca salon gençliği,yurttaşlığımız milletten uzaklaşınca da “koloni yurttaşı”olduk.”Koloni yurttaşlığı”;emperyal bir kimlik olup biyolojik faşizmin ürünüdür.Bu toprakların yerlisi olmadığımızı dayatan bir tezdir.Bu toprakların iyi niyetli ve zinde tüm kurumları “koloni yurttaşlığı”nı tasfiye etmediği sürece yeni Türkiye başka limanlara gitmeye mahkumdur.

İnsanlık tarihinin mücadele eksenini şüphesiz sosyal sınıflar oluşturur.Sınıfsız toplum tezinin bir ütopyadan öteye geçmesinin mümkün olmadığı herkesçe malum olsa gerek.Sosyal sınıflaşmayı tabakalaşma ile karıştırmamak gerekir.Tabakalaşma; katı bir katmanlaşma,zıtlaşma,kutuplaşma ve vahşi çatışmadır.Oysa ki sosyal sınıflaşma kültürel bir rekabettir.Bu rekabetin çatışma dili ;mimari,müzik,edebiyat ve felsefedir.Medeniyet tasavvurunda toplumsal kategorizasyonlar(toplumsal sınıf oluşumları) görmezden gelinemez.Yeni Türkiye sosyal sınıflaşma teklifini tabakalaşmanın alternatifi olarak sunmak zorundadır.Aksi halde eski Türkiye’nin alışkanlığı olan etnik kimlik ve mezhep tanımları var olan kısır döngüden çıkamayacaktır.

YENİ TÜRKİYE İÇİN;

*Eğitim projesi olarak” Anadolu pedagojisi “önemsenmelidir.(ilgili yazıma bakılabilir)

* Koloni Yurttaşlığından “ekolojik yurttaşlık” a geçilmelidir.(ilgili yazıma bakılabilir)

*Yetişkin çocukların anne baba olması ancak bireyin varlığı ile önlenebilir.Cemaatte rahmet olduğunu zannetmiyorum.Bireysel iman ve arkadaş olan peygambere ulaşmak için birey önemsenmelidir.

*Evrensel bilimin gerekleri ölçü alınmalıdır.

*Din ,cihat,mücadele yaşam ve insanın mutluluğu için olmalı,insanın dine kurban edilme alışkanlığı terk edilmelidir.

*Toplumsal tabakalaşmaların önlenebilmesi için sosyal sınıflaşmanın sol patentinin alınıp,Müslüman burjuvazinin önü açılmalıdır.

*Yeni Türkiye sadece siyaset ile şekillenemez.Mimarlar ,müzisiyenler,bilim insanları,sanatçılar,zanaatkarlar ,edebiyatçılar kısacası yaşamın her alanı entelektüel bir derinlikle konuşulmalı ve siyasetin önüne geçmelidir.

Türkiye’de beklenen dönüşümü yaşamın kalitesinde aramalıyız.Sosyolojik devinim sınır tanımaz ,her şeyi öğüterek yoluna devam eder.Hiç kimse sanmasın ki değişimi birileri hazırladı.Doğadaki madde döngüleri tüm hızıyla devam ediyor.Maharet o dönemlerde ortaya çıkıp sosyolojiyi değiştirebilmektir.Maharet dipten gelen dalga olabilmektir.

Eyyamcıların ürettiği “gri düşünceler”e meze olmak değildir.

Leave a Reply