Toplumbilimci Akademisyen Doç. Dr. Bilal Sambur:

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilal Sambur, "Medeniyetler İttifakı" projesinin temelinin özellikle Batı'da gelişen İslam düşmanlığını önlemek olduğunu bildirdi.

Balıkesir'de geçtiğimiz günlerde GESİAD tarafından düzenlenen, "Kültürlerarası Diyalog" isimli konferansa Amerikalı akademisyen Prof. Dr. Alexander Scott ile birlikte konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Bilal Sambur, önemli açıklamalar yaptı.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yazar Doç Dr. Bilal Sambur, 20. yüzyılın insanlık tarihinin en karanlık yüzyıllarından birisi olduğunu, ilk defa insanlığın aynı 50 yıl içinde iki defa küresel düzeyde birbiriyle savaştığını, uzun süren soğuk savaş döneminin nihayet 90'lı yıllarda barışçıl bir şekilde sona erdiğini anlattı. Soğuk savaşın sona ermesinin ardından, "Şimdi ne olacak?" sorusuna cevap arandığını belirten Sambur, soğuk savaş dönemi sonrasında ne olacağını anlamlandırmaya yönelik bir tezin ortaya atıldığını söyledi. Samuel Hntington'nun medeniyetler arası çatışma tezinden söz eden Bilal Sambur, "Bu tez, bir siyaset bilimci olan Samuel Huntington'un, medeniyetler arası çatışma tezi idi. Huntington bu tez inde özetle, insanların artık günümüzde medeniyet ve kültür bilinçlerinin farkına daha çok vardığını, medeniyetlerini kendi kimliklerinin esas parçası haline getirdiğini, doğal olarak bu kendi medeniyetlerinin farkına varmanın ileride büyük çatışmalara neden olacağını ifade ediyordu" dedi.

"MEDENİYETLER İTTİFAKI İSLAMOFOBİYE KARŞI ÖNLEM"

Doç. Dr. Bilal Sambur, 1998 yılınrda İran Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlattı. Hatemi'nin bu konuşmasının BM üye devletleri medeniyetler arası diyalogun uluslararası ilişkilerde bir model olarak benimsenmesine dair çok önemli bir konuşma olduğunu belirten Bilal Sambur, BM'nin bu konuşmanın içerdiği davete uygun olarak 2001 yılının BM tarafından, "Medeniyetlerarası Diyalog Yılı" ilan edildiğine dikkat çekti. Bunun küresel barış ile ilgili çok önemli ve birinci adım olduğunu ifade eden Bilal Sambur, ikinci önemli adımın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte girişimde bulundukları Medeniyetler İttifakı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Bilal Sambur, sözlerine şöyle devam etti;

"2005'te Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Zapetoru'nun girişimiyle Medeniyetler İttifakı dediğimiz medeniyetler arası diyalog fikrinin ikinci önemli safhası gerçekleşiyor. Bu Medeniyetler İttifakı projesinin temel amacı da özellikle Batı'da İslam'a karşı gelişen İslamofobiye, İslam düşmanlığına karşı önlemler alabilmek, bu konuda neler yapılabileceğini konuşabilmek. Bu proje hala devam ediyor. Üçüncü büyük adım ise küresel hizmetler hareketi olarak ifade edebileceğimiz medeniyetler arası diyaloğu puantiye döken hareket. Hoca efendinin esin kaynağı olduğu 'küresel gönüllüler hareketi'. Tabi hoca efendi 'ben Kabe değilim' diyebilecek kadar çok mütevazi bir insan. Aynı zamanda bu hareketin Gülen Hareketi olarak nitelenmesinden de rahatsız olan bir insan. Çünkü böyle bir nitelemenin milyonlarca insanın emeğine, gayretine, fedakarlığına haksızlık olacağını düşünen bir insan. Şimdi bu resme baktığınızda Müslüman'ların medeniyetler arası diyalogda ön aldığını, burada öncülük yaptığını sevinçle görüyoruz. Batı literatüründe ise medeniyetler çatışması tezinin maalesef daha önemli görüldüğü, medeniyetler arası diyalog tezine aynı önemde değer verilmediğini not etmekte yarar var. Burada anahtar kelime diyalog. Biz neden medeniyetler arası diyaloga ihtiyaç duyuyoruz? Artık önümüzde iki sorun var. Eskiden olduğu gibi kendi bulunduğumuz lokal bölgede yaşamak şeklinde lükse sahip değiliz. 21. Yüzyılda biz bütün insanlık olarak ya barışçıl, refah ve özgür bir şekilde hep beraber yaşayacağız yada çatışarak, birbirimizi yok ederek küresel bir şekilde yok olacağız. Yani tarihte olmadığı şekilde ilk defa dünya, bir insanlık, bütüncül bir şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Medeniyetler arası diyalog aslında bütün insanlığın bu yok olma tehlikesine karşı geliştirdiği acil bir cevap. Bu küresel anlamda bir ihtiyaç iken bütün insanlar kendi kimliklerinden, kültürlerinden, medeniyetlerinden vazgeçiyorlar anlamına da gelmemektedir."

TOPLUMBİLİMCİ AKADEMİSYEN DOÇ. DR. BİLAL SAMBUR:

TOPLUMBİLİMCİ AKADEMİSYEN DOÇ. DR. BİLAL SAMBUR:

TOPLUMBİLİMCİ AKADEMİSYEN DOÇ. DR. BİLAL SAMBUR:

Leave a Reply