Siyasi liderlere depresyondaki seçmeni kucaklama çağrısı

1 Kasım sandığından çıkan neticelere göre tek başına iktidar olmaya doğruluk galip gelen AK Parti'nin aldığı oy oranı bizzat seçmeni ve anket şirketleri de dahil olmak üzere olmak üzere her kesimde şaşkınlığa sokak açtı . Bu neticenin sonrasında AK Parti seçmeni, 'tekrar' eskiyen günlerine döndükleri söylemiyle yengi turları atarken tercihini diğer partilerden yana kullanan bireylerin bir kısmı ise ülkeyi terk etme planlarından laf etmekte . Topluluk olarak üst üstüne iki tercih yaşamanın gergin atmosferini geride bırakmak için bilhassa politik parti öncülerine , kani önderlerine kocaman vazife düştüğünün her gün Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pervin Sevda Bıkmaz, takım ve beraberlik çağrısında yer aldı . Topluma yön verenlerin ayrıştırıcı olmaktan çok bütünleştirici bir tutum sergilemesi gerektiğini beliren Bıkmaz, seçimlerinin sonrasında bilhassa toplumsal basında yurtdışına çıkış kararı alacaklarını vurgulayan çeşitli isimlerin de ek olarak istençli ve tahammüllü olmaları gerektiğini ifade etti .

LİDERLER BAŞARIRSA MILLETÇE DA BAŞARIR
Toplumsal bütünleşmeyi sağlayabilmek ve çökkünlük hissiyle başa çıkabilmek için ötekileştirme davranışından uzaklaşmak gerektiğini vurgulayan Bıkmaz, "Ekran önündeki kani önderleri ve liderler halkı ek olarak kucaklayıcı, birleştirici ve ayrılıklara tahammüllü olmayı becerebilirlerse aynı bir yaşamsal antantı milletçe da başarabilir. Önyargılarla, kalıp yargılarla ve ötekileştirmeyle vatandaşları kimi yerlere oturtmak ayrıştırmayı kolaylaştırıyor. Vatandaşlar, seslerini ifade edebildikleri, ötekileştirilmedikleri, damgalanmadıkları ve fikirlerinin -en azından- tartışıldığı emniyetli bir ortamın kendilerine sunulması istek ediyorlar" dedi. 

"KAYBETMEYİ GÖZE ALABİLMELİYİZ"
Seçim sonuçlarını talep ettikleri benzeri bulmayan kesimin seslerini duyuramadığı, ötekileştirildikleri ve ayrıştırıldıkları fikirlerinin 'çökkünlük ve yenilmişlik' duygusunu yaşamalarında etkili olduğunu söyleyen Bıkmaz, "Bu seçmenler, gelecekle ilgili beklentilerini şekillendiremediğini ve kendini etkin bir biçimde ifade edemediğini düşündüğü bir yerde yeni bir gelecek planlayamıyor olabilir. 'Bir yerlere' gitme arzularını belirten bu kişilerin ne kadarının bunu yapacakları tartışmalı bir konu. Çeşitli katmanlara ayrılma ve ayrıştırılma kişilerin kimi sıfatlarla eşleştirilmesine niçin oluyor. Ait olduğu ve yakın bulduğu o birşey her neyse bizzat kimliğini de onun bir parçası olarak görebiliyor. Böylece o ve onun ait olduğu katman her neyse; o iyi ve diğerleri iyi olmayan olabiliyor. Oysa toplumun diğer kesimlerinin de 'neyi, nasıl' yaşadığına tahammül edebilmeyi, diğerlerini de dinlemeyi öğrenmeliyiz. Eğer bu bir kaybetmekse de bazen kaybetmeyi göze alabilmeliyiz" diye söyledi .

DEPRESYON NEDİR?
Seçim sonuçlarından sonra 'depresyon' yaşadığını iddia eden seçmenlere de öne çıkan Bıkmaz, özellikle bütünlüklü bir depresyon tanımı yaptı. Depresyonun yaşamsal olarak da üstünde düşünülmesi gereken bir durum olduğunu belirten Bıkmaz durumun bilhassa bilimsel ve toplumsal açıdan değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti . Depresyonun kelime anlamının 'çökkünlük' olduğunu vurgulayan Bıkmaz, "Depresyonun oluşumunda bilimsel , çevresel ve toplumsal etmenler çok etkili. Fransız sosyolog Durkheim, anomi kavramıyla toplumsal normların vatandaşları birbirine bağlayan boyutlarının etkisiz hale gelmesi ile toplumu saran bir buhran, yaşamsal bir moral çökkünlüğü ve depresyonun oluşmasını ifade eder. İnsanları bir takım kalıplara göre kategorize edip ayırmak ve sonrasında bu kategoriler üzerinden önyargılar oluşturmak, katmanların arasındaki bağları zedeler. Bu ayrışma yaşamsal uyumu bozar ve çökkünlüğe niçin olur ve toplumun bütününe zarar verir. Tıpkı ferdi depresyonda olduğu benzeri yaşamsal depresyonda da toplumu saran umutsuzluk, karamsarlık, çaresizlik duygusu baş gösterirken; bununla birlikte etik değerlerin bozulması, yaşamsal unutkanlık, sigara, alkol, uyuşturucu kullanım oranlarının artması, adalete ilişkili olarak güvensizlikler, ailelerin parçalanması, her çeşitli şiddetin ve bilhassa kadına karşı şiddetin artması, silahlanmanın, hırsızlık, cinayet ve trafik suçlarının artması benzeri kriterlerle ortaya konabilir" dedi.

DEPRESYONDAKİ SEÇMEN NE YAPMALI?
Sandıktan çıkan sonuçların sonrasında belli bir kesimin hüsran yaşadığını hatırlatan Sevda Bıkmaz, "İnsanlar bir hüzün yaşadılar fakat bu kırgınlık, kırılmışlık onarılacak ve her biri kaldığı yerden devam edecek. Bu hüznü yaşayanlar yüzeysel kimi avunma araçları ve paylaşımlar yerine hakikaten hoşlandıkları hedeflerine ve üretime karşı etkinliklerle, tarih, psikoloji ve sosyoloji okumalarıyla düşük olan enerjilerini arttırabilirler. Araştırarak, güçlü sivil topluluk kuruluşları oluşumuna dayanak vererek , ruhlarını ve zihinlerini besleyecek etkinlikler tercih ederek, sorunlarını ve fikirlerini tartışarak, diyalog zemininde ısrarcı olarak, toplumu oluşturan bütün katmanların bulunduğu , her kesimin bir ötekisi kadar doğruluk , hürriyet ve fırsata sahip olduğu bir mutabakata sahip çıkarak bu duyguyla baş edebilirler. Önyargılar içselleştirilmemeli. Böyle olduğunda kimse doğup büyüdüğü toprakları ayrılmak istemez. Sonuçta her birimiz bu tarihi dokunun birer parçasıyız ve -ona ya da bunun için oy versin- bu tarihin içerisinde herkese yer var. Yeter ki birbirimizi dinleyebilelim ve kendimizi ifade edebilelim" şeklinde söyledi .

Leave a Reply