İyi Bir Yaşam Nasıl Olmalıdır?

‘İyi hayat nedir ve nasıl olmalıdır?’ sorusu ilk çağlardan beri filozofların ve düşünürlerin üzerinde fikir yürüttükleri bir konu olmuştur. Halen de konu üzerinde bilimsel ve felsefi anlamda çalışmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda, kim için ‘iyi yaşadı’ ya da ‘dolu dolu yaşadı’ diyebiliriz acaba?

Hazcı bakış açısıyla, yaşamdan en çok keyif alan kişi mi iyi bir yaşam sürmüştür. Yoksa hayatının büyük kısmını çalışarak geçiren kişi mi dolu dolu yaşamıştır? Belki de bir ömre birkaç yaşam sığdırabilen kişi iyi bir yaşam sürmüştür, kim bilir?

Bu sorulara felsefe, teoloji, antropoloji ve psikoloji gibi bilim dalları farklı açılardan yaklaşmış ve cevap vermeye çalışmışlardır. Son dönemin parlayan yıldızı ‘pozitif psikoloji’ de temel olarak iyi yaşamın nasıl olması gerektiği ile ilgili araştırmalar yapmakta ve tezler ileri sürmektedir. Bu anlamda pozitif psikolojinin temel kavramlarından birisi olan ‘iyi oluş’ (well-being) kavramı ön plana çıkmıştır. İyi oluş, kişinin yaşamının farklı boyutlarının doyum verici ve yeterli olması ile ilgilidir. Buna göre, iyi oluş ile ilgili tezlerde birey ruh ve beden açısından bir bütün olarak değerlendirilir ve yaşamın farklı boyutlarında kişinin iyi olması beklenir.

Peki yaşamımızın hangi boyutlarında iyi olmalıyız ki, iyi ya da kaliteli bir yaşam sürdüğümüzü söyleyebilelim? İyi oluşla ilgili ilk yaşam boyutumuz fiziksel yaşamımızdır. Yani fiziksel iyi oluşumuz yaşam kalitemizin belirlenmesinde önemli bir yer tutar. Fiziksel iyi oluş, kişinin sağlık sorunlarının olmaması, bunun da ötesinde yaşına göre gündelik işlerini zorlanmadan yapabilecek durumda olması ve kendisini fiziksel anlamda güçlü ve yeterli hissetmesi olarak ifade edilebilir. Fiziksel iyi oluşun devamı için kişinin beslenme ve uykusuna özen göstermesi ve düzenli egzersiz yapması önemlidir.

İkinci iyi oluş alanı ise, psikolojik iyi oluştur. Psikolojik iyi oluş, bireyin duygusal ve mental olarak iyi durumda olmasıyla ilgilidir. Psikolojik iyi oluş düzeyi yüksek insanlar, yaşamdan keyif alır, mutluluk düzeyleri yüksektir ve ruhsal sorunları daha azdır. Genel olarak olumlu duyguları daha sık yaşarlar ve olumsuz duyguları daha az yaşarlar. Ayrıca yaşamlarından da memnundurlar.

Sosyal iyi oluş ise bir başka iyi oluş alanıdır. Kişinin çevresiyle ve yakınlarıyla olan ilişkileri ile ilgilidir. Sosyal iyi oluş düzeyi yüksek bireyler, derin, doyurucu ve sağlıklı ilişkiler kurmakta başarılıdırlar. Yeterince sosyal destekleri mevcuttur. Sevgiye dayalı ilişkilere sahiptirler ve yalnızlık duygularını nadiren yaşarlar. Tüm iyi oluş boyutları içerisinde bireyin mutluluğunu ve yaşam doyumunu en çok etkileyen boyut sosyal iyi oluş boyutudur diyebiliriz.

Bir başka iyi oluş boyutu ise, kariyer iyi oluşu’dur. Kişinin uğraştığı ve her gün yaptığı şeylerden ne derece memnun olup olmadığı ile ilgilidir. Yani işini, uğraşlarını ya da mesleğini seviyor mu? Yaptığı işleri anlamlı bulan, çalışırken heyecanlanan ve mutlu olan bireylerin kariyer iyi oluşlarının yüksek olduğu düşünülebilir. Kariyer iyi oluşu da tüm yaşam içerisinde bireyin en çok zamanını alan ve yaşam kalitesini etkileyen faktörlerden birisidir.

Diğer bir iyi oluş alanı ise, finansal iyi oluştur. Kişinin mali ve ekonomik durumunun iyi olması ile ilgilidir. Finansal iyi oluş düzeyi yüksek olan insanların düzenli bir geliri vardır, ihtiyaçlarını zorlanmadan karşılayabilirler ve geleceğe ilişkin olarak da kendilerini mali anlamda güven içinde hissederler. Her ne kadar ‘parayla saadet olur mu?’ konusu tartışılsa da, fakirlik ve yoksulluk mutluluğun ve iyi yaşamın önündeki en önemli engellerden biri olarak karşımızda durmaktadır.

Cinsel iyi oluş da başka bir iyi oluş alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların en güçlü güdülerinden olan cinselliğin istenilen düzeyde ve kalitede yaşanması genel iyi oluş üzerinde de etkilidir. Bir başka ifadeyle cinsel yaşam kalitesinin yeterli seviyede olması bir bütün olarak bireyin yaşam memnuniyeti üzerinde etkilidir.

Bir başka iyi oluş alanı ise toplumsal iyi oluştur. Toplumsal iyi oluş bireyin kendisini içinde yaşadığı topluma ait hissetmesi, kendisini toplumun önemli bir parçası olarak görmesi ve güvende hissetmesi ile ilgilidir. Bu anlamda, aidiyet ihtiyacını karşılayan ve toplumunun gelişmesi için aktif olan bireylerin toplumsal iyi oluş düzeyinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. ‘İyi ki bu ülkede ya da bu şehirde yaşıyorum’ diye düşünen bir kişinin toplumsal iyi oluş düzeyinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Milan Kundera’nın dediği gibi ‘Yaşadığı yeri terk etme arzusundaki insan, mutsuz insandır’.

İyi oluş boyutlarından bir diğeri ise, Spiritüel-Manevi iyi oluş boyutudur. Varoluşçu iyi oluş boyutu olarak da ifade edilir. Kişinin manevi iyi oluşu, yaşamda bir anlam ve amaç bulmayla ilgilidir. Anlamlı bir hayat süren bireylerin manevi iyi oluş düzeyleri yüksektir. Bunun dışında bireylerin dini yönelimleri, inanç sistemleri de bu iyi oluş boyutuyla ilgilidir. Her türlü toplumda gerçekleştirilen pek çok çalışmada dindar insanların yaşam doyumu ve mutluluklarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum dinin yaşama anlam katmada çok önemli bir etken olmasıyla da ilgilidir.

Entelektüel iyi oluş da, bir başka iyi oluş boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iyi oluş boyutu bireyin merak, öğrenme ve gelişimiyle ilgilidir. Daha çok zihinsel faaliyetlere yöneliktir. Entelektüel iyi oluş düzeyi yüksek bireyler, yaşamı bir öğrenme ve gelişme süreci olarak görürler. Meraklıdırlar ve yaşam boyunca yeni bir şeyler öğrenme ve gelişme arzusu içindedirler. Bunun için de okurlar, seyahat ederler, yazarlar ve araştırırlar. Yeni hobiler edinmeye çalışırlar. Bu anlamda yaşam sevinçleri ve coşkuları yüksek düzeydedir.

Son iyi oluş boyutumuz ise, çevresel ve tüketici iyi oluşudur. Bireyin harcamalarında bilinçli bir tüketici olması ve yaşadığı ekolojik çevreye karşı duyarlı olması ile ilgilidir. Bu anlamda tüketim konusunda bilinçli olan, yalnızca ihtiyacı kadar tüketen ve israftan kaçınan bireylerin bu iyi oluş düzeyleri yüksektir. Bunun haricinde, içinde yaşadığı çevreyi, hayvanları ve ormanları koruyan, bu konularda duyarlı davranan bireylerin de çevresel ve tüketici iyi oluş düzeyleri yüksektir diyebiliriz.

Tüm bu iyi oluş alanlarında iyi durumda olan bir birey için iyi bir yaşam sürüyor diyebiliriz. Elbette ki bazı iyi oluş boyutlarında daha iyi durumda olabiliriz, bazılarında ise yetersizlikler hissedebiliriz. Son yıllarda, yaşam kalitesi ya da yaşam memnuniyeti konularında yapılan araştırmalarda genel olarak bu boyutlar ele alınmaktadır. Bireyin iyi yaşam sürmesi kendisi ile ilgili olduğu kadar, içinde yaşadığı toplumla ve ülkesiyle de ilgilidir. Buna göre hükümetlerin ya da yerel yönetimlerin bireylerin iyi yaşam sürmeleri ile ilgili önemli sorumlulukları vardır. Yine okullarımızda özellikle rehberlik ve psikolojik danışmanlık servislerinde, öğrencilerimizin ileride kaliteli bir yaşam sürebilmeleri için bu yaşam alanları konusunda bilinçlendirilmesi çok önemlidir.

İyi bir yaşam sürmeniz dileğiyle,

 

Dr. Tayfun Doğan

Psikolojik Danışman

Leave a Reply