Bilimin ruhuna El Fatiha…

A

OLGU KUNDAKÇI/BİRGÜN

Sağlık Bakanlığı, hastanelerde yeni bir projeyi uygulamaya sokmayı planlıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordinasyon dâhilinde geliştirilen ve 2013 yılında uygulamaya konulması planlanan projey ile üniversitelerin ilahiyat fakültelerinden mezun olanlar, “din psikolojisi” alanında yetiştirilerek hastanelerde manevi bakım uzmanları olarak istihdam edilecek. Manevi bakım uzmanları hastalara “manevi” danışmanlık hizmetinde bulunacak. Mayıs ayında Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ortak düzenlediği I. Ulusal Din Psikolojisi ve Manevi Bakım Çalıştayı’nda görev tanımları belirlendiği üzere, manevi bakım uzmanları hastalara din ve hayat görüşlerine dayalı olarak profesyonel destek verecek, etik konularda kurum politikalarının geliştirilmesine danışmanlık edecek, hastaların hastalığı ya da problemi ile ilişkili olumsuz dini düşünceleri olumluya dönüştürmesine yardımcı olacak, hastalara rehabilitasyonda bulunacak.

'DOKTORLARA YARDIMCI OLACAKLAR'
Projeye katkıda bulunan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Bahadır, BirGün’e yaptığı açıklamada hastanelerde istihdam edilecek manevi bakım uzmanlarının görevini şöyle tanımladı: "Bugün maneviyat birçok bedensel ya da ruhsal kaynaklı hastalıklarda doğrudan doğruya olumlu etkiler icra edebilecek bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Maneviyatı sadece dini çerçevede de ele almıyoruz. Kültür, gelenek, görenekler gibi bizi bir tutan, insanın ruh sağlığına etki edebilecek bütün pozisyonlarda biz varız. Manevi bakım uzmanları, hastaneler başta olmak üzere kriz durumlarında devreye girebilecek bir statüde olacak. Bunlar danışmanlık ve destek verecek bir yapı içerisinde olacak. Mesela hastane ortamında doktorlara yardımcı olabilecek bir statü bu. Biz sadece ölüm anında ya da ölüme yakın olanlara değil, hastalık sürecine müdahil olacak bir destek çerçevesi çiziyoruz.

'PROJEDE İLAHİYAT MEZUNLARI ÖN PLANDA'

Din psikologları öncülüğünde gerçekleştirilecek projede sağlık personelleri ve diyanet işleri personelleri de bir yıllık hizmet içi eğitimden geçerek bu alanda görevlendirilebilecek. Bahadır, manevi bakım uzmanlarının eğitimine ilişkin "Miğfer uzmanlar din psikologları olacak. Çünkü maneviyat bugün bazılarının ifade etmiş olduğu gibi imamların veya diyanet personelinin doğrudan doğruya yürütebileceği bir süreç değil. İlahiyat fakültesi mezunları zaten ilahiyat ve maneviyatla ilişkileri olduğu için projede ön planda olacak. Ancak bunun yanında, sağlık personelleri, Diyanet İşleri Başkanlığı personelleri de programa dâhil olabilecek. Eğitim alıp, sertifika alıp görev yapacaklar” diye belirtti.

‘GERİCİLEŞTİRMEYE YÖNELİK BİR ANLAYIŞ’
Konuya ilişkin görüşlerini sorduğumuz Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Başkanı Çetin Erdolu projeye tepki gösterdi. Projenin ideolojik ve bilimsellikten uzak bir şekilde geliştirildiğini belirten Erdolu, şöyle konuştu: ”Burada, bilimsellikten uzak, tamamıyla maneviyata, dine, gericileştirmeye yönelik bir proje söz konusu. Şu anda mevcut eğitim sisteminde bu görev alanına dâhil edilebilecek, tıbbi psikoloji alanı, sosyal hizmet alanı, sosyologların alanı gibi birkaç meslek grubu var. Özellikle sosyal hizmet uzmanlığı eğitimi, dünyanın bütün gelişmiş ve uygar ülkelerinde bu alanda personel yetiştirmek için verilmektedir. Ancak bugün hastanelere baktığımızda, sosyal hizmet uzmanları, hastaneye getirilen sahipsiz kişilerin bakımevlerine yerleştirilmesi ve hasta hakları birimleri dışında başka birimlerde çalıştırılmıyor. Böyle bir kadro, böyle bir bilimsel eğitim mevcutken bu projeyi sağlık hizmetini gericileştirmeye yönelik bir adım olarak yorumlamak gerekir. Sosyal hizmet uzmanlarını, tıbbi psikologları, sosyologları dışarıda bırakan bir anlayışla, ilahiyat fakültesi mezunlarına zorlamayla manevi bakım uzmanlığı denilen bir kadro açmak tamamen ideolojiktir. Birkaç ay psikoloji konusunda eğitilmiş İlahiyat Fakültesi mezunlarına böyle ucube bir kadro oluşturulması ve bu kadro eliyle orada gerici, bilimsellikten uzak bir sağlık hizmeti verilmesi söz konusu.”

KİM NE DEDİ?

'Bu mesele muhafazakârlaştırma süreciyle iç içe'

TTB Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk: “Hiçbir şekilde kabul edilebilir bir uygulama değil. Psikoloji bir bilim dalıdır, ancak bu projenin bilimsel dayanağı yok. Tamamıyla yaşam biçimine yönelik bir toplum mühendisliği olacak gibi gözüküyor. Hastalara faydalı olması beklenecek bir şey değil."

Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nden Baran Gürsel: “Klinik psikolog tanımının yapıldığı 6225 Sayılı Torba Yasa'da 'Klinik psikologların bir sertifika alması gerekir ya da yüksek lisans yapması gerekir' deniyordu. Ancak, aynı zamanda, psikoloji bölümü okumadan, klinik psikoloji yüksek lisans ve doktorası yaparak da klinik psikolog unvanının alınabileceği dile getiriliyordu. Bu projede de benzer bir sorun var. Lisans bölümü okumadan benzer bir unvan verilmesi söz konusu. Şu an çok fazla psikolog var ve psikologların hastanelerde istihdamı az. Diğer yandan, din psikologu meselesinin muhafazakârlaştırma süreciyle iç içe olduğunu düşünüyorum. Bunu tek din üzerinden, tek anlayış üzerinden yapıyorlar ve bu çok problemli.”

Leave a Reply