Batının Son Çırpınışları

21.yüzyıl dünyasında hayatın değişen fiili, maddi ve manevi şartları farklı gereksinimlere ihtiyaç duyarak bazı terimleri popüler kılmıştır. Bunların içerisinde en dikkat çekicisi, insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri inceleyen psikoloji bilimidir. Diğer bilimlere kıyasla keşfedilmesinin uzun bir geçmişi yoktur. Buna rağmen önemi hissedilir seviyelerdedir. Günümüzde ise “modern psikoloji” adı altında kapsamlı bir hal almıştır.  Yani gelişen şartlar neticesinde davranışı ve davranışın altında yatan süreçleri bilimsel olarak incelemek modern psikolojiyi oluşturulmuştur.

Modern psikolojiden günümüzde birçok alanda yararlanılmaktadır. Siyaset, eğitim, tıp, basın-yayın ekonomi, güvenlik ve savaş konularını örnek olarak verebiliriz. Buradan da anlaşılacağı gibi psikoloji, yaşanılan olayların alt zeminini oluşturmaktadır. Eğer doğru şekilde tatbik edilirse halledilemeyen çoğu soruna panzehir etkisi göstereceği tartışılmaz bir gerçektir.

Yeni dünya düzeninde hem ekonomik hem de Sosyolojik açıdan istenilen sonuca varmak adına Psikolojik harp teknikleri üzerine yoğunlaşılmıştır. Psikolojik harp teknikleri, soyutlar üzerinden oluşturulmak istenen değişikliklerdir. Daha etkin bir şekilde netice verdiği saptanmıştır. Hedef kitlenin duygu, düşünce ve davranışlarını, etkilemek ve değiştirmek amacıyla yapılan planlı çalışmalar yeni harp biliminin temelini oluşturmuştur. Bu savaşın yardımcılığını yazılı ve görsel basın, internet, sinema-tiyatro ve kitaplar üstlenmiştir.

Estirilen tüm olumlu havaya rağmen, birkaç paralı zibidinin sokaklarda olay çıkartması ve çözüm sürecini baltalamaya çalışması da böle bir ürünün eseridir.  Cizre ve Diyarbakır’da birkaç haftadır ikamet eden “Alman ve Hollandalı gazeteciler” ne hikmetse bulundukları zaman zarfında birçok olaya şahit olmuştu. Sahi! Onların da işi zor doğrusu. Senaryo yazmak, oynamak, izlemek ve servis etmek zor zanaat….

Yaklaştığımız genel seçimlere doğru bu tip psikolojik müdahalelere maruz kalmamız kaçınılmaz. Özellikle uyduruk kasetlerle gelmeleri ihtimaller içerisinde. İnsanların hassasları ile oynayacak,  Devlet adamlarımızı itibarsızlaştıracak ve kıyama kalkan devleti tekrar Siyonizm’in güdümüne sokmaya çalışacaklar. Birileri şunlara söylesin “avuçlarını yalarlar”.  Çünkü bu millet artık uyandı ve bir daha uyumaya da niyeti yok. Milli iradesini kaybetmenin, esareti doğuracağının da farkında. Şu son üç-beş sene yaşananlar gösteriyor ki Kadir-i Mutlak olan bizlere yardım etmektedir. O sebeple tüm yataylar dikey olmaktadır. Zaten bunu hala çözemediklerinden dolayı canları çok sıkılmaktadır.

Şimdilerde ise Fransa merkezli bir dizi olaylarla karşı karşıyayız. Geçen hafta, DEAŞ ile başlayıp PEGİDA ile devam eden sinsi planı yazmıştık. Paris olaylarının  da aynı çizgide ve zamanda meydana gelmesi tezimizi doğrulamaktadır. Terörü Müslüman ile aynı karede yazmak, buradaki psikolojik algının geldiği noktadır. Acaba Avrupa kendine yeni bir 11 Eylül mü yaratmak istemektedir? Yoksa Boko Haram örgütü yaptığı katliamlarla Batıyı Nijerya ve Mali başta olmak üzere Afrika Kıtasına mı davet etmektedir? Tabi bu soruların cevabını ileride alacağız. Lakin kesin olan bir şey var ki; Fransa’nın Suriye politikası bu saldırılarla Esed-İran-ABD ile aynı çizgiye gelecektir.

Merak etmeyin tüm bunlar Batının çöküşünü başlatmıştır. İslam’ı terörle ilişkilendirerek operasyon yapacak kadar düştüklerinden bu gayet açıktır. Şuan çatırdamaları debelenme safhasında olduklarını göstermektedir. Buna şahit olur muyuz diye sorarsanız. Çöküş o kadar ses getirecek ki ne kadar uzakta olursanız olun duyacaksınız. 

Hasılı; Dünya egemen güçlerin ve sadık uşaklarının operasyonuna sahne olmaktadır. Psikolojik harp teknikleri ile algı yönetimini kullanarak kamuoyu oluşturma çabası içerisindeler. Hedefte malumunuz, İslam camiası ve bu camianın amiral gemisi Türkiye var. İçeride de dışarıda da gözümüze, aklımıza ve kulaklarımıza müdahale etmeye çalışacaklar. Hem de bizden gibi görülenlerle. Petrol zengini Suud bile geçen yıl 36.8 milyar $ açık verirken, aman ekonomi üzerine çıkaracakları yaygaraya kulak asmayın. Kalbinizin sesine kulak verin ve zalimlerin psikolojik işkencesine fırsat vermeyin.

Unutmayın bizlerin dirayetli duruşu Dünya’nın dengelerini doğru istikamete evirecektir. Yani bizler tarih yazmaya çok yakınız.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Leave a Reply