23 Nisan’da Van’a gitmek için hala geç değil

Çocuk Vakfı için Prof. Dr. Korkut Tuna'nın editörlüğünde, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Suvat Parin, Psikoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Fuat Tanhan'dan oluşan ekibin hazırladığı 'Van depremi Sosyoekonomik ve psikolojik durum tespiti' raporundan bir bölüm:
'Depremden en çok etkilenen fakat depremin ağır tablosu içinde çok fark edilmeyen gruplardan birini, çocuklar oluşturmaktadır. Konutunu, okulunu, arkadaşını, oyun alanlarını aniden kaybeden, çadır tipi dar bir alanda, ebeveynlerin kararları doğrultusunda bir yaşamın sakini haline gelen çocukların depremden etkilenme düzeyleri, depremi algılama ve başa çıkma biçimleri, izole bir ortamda yaşıyor olmanın çocukça anlamı, depremle birlikte ötelenen ya da askıya alınan rolleri, depremin yarattığı travmanın çocukta oluşturduğu yeni yük ve sorumluluklar gibi deprem-çocuk ilişkisi kurulabilecek geniş bir boyut söz konusudur.'
Biz çocukken çok severdik, 'Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan' şarkısını. Eminim şimdiki çocuklar da seviyordur.
Kızılay Çekmeköy şubesinden haber geldi: 'Van'da Oyuncaksız Çocuk Kalmasın kampanyasında mutlu sona tanıklık etmek ister misiniz?' denilerek. Kampanyada toplanan 30 bin parça oyuncağı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda depremzede çocuklara ulaştıracaklarmış.

Osman amcaları Alaköy'e el uzattı
1999 Marmara depreminde Osman Çarmıklı, kendisine vazife çıkaran işadamlarındandı, İstanbul Yardım Grubu'nu oluşturmuştu. 'Yalova'da 192 aileyi çağdaş yaşam şartlarına kavuşturduklarını' hatırlatıyor.
Van depreminden sonra da Alaköy'ü üs edinmiş. 'Osman amca' diye başlayıp, teşekkürlerini ileten çocukların mektupları, herhalde önemli bir hazinesi.
Bir de listesi var Osman Çarmıklı'nın, Alaköy'deki çocukların hayallerinin listesi:
Hasan, Muhammed Ali: Bisiklet istiyor.
Yunus, Efehan, Satiye, Esma, Sena, Semanur: Bilgisayar istiyor.
Furkan, Yusuf, Rahman: Cep telefonu istiyor.
Zahide: Hemşire olmak istiyor.
Rana: Sihirli olmak istiyor.
Seda: Bulutların üzerinde uçmak istiyor
İkra: Uçmak istiyor.
Semra: Barbie olmak istiyor.
Abdullah, Serkan: Prens olmak istiyor
Nisa, Pınar, Ayşe: Prenses olmak istiyor.
Elif: Kraliçe olmak istiyor.
Tuba: Dünyanın en güzel kızı olmak istiyor.
Büşra: Evi olsun istiyor.

127 hekimin davası
DÜN hekimler yürürken, 'Sağlık politikası yüzünden hekimler hedef gösterilir oldu' diyordu, Tabip Odası bu yıl darp edilen 127 hekimin davasının devam ettiğine vurgu yaparken.
'Başka Ersin'ler ölmesin.'
Ölmesin de nasıl?
O 17 yaşındaki katile, ömür boyu hapis cezası verilse bile ne fark eder, gencecik bir doktoru bu hayattan aldı.
O 17 yaşındaki katilin, bıçakla hastaneye girmesine nasıl izin veriliyor?
Özel hastanelerin hemen hemen hepsinde güvenlik kapısından geçiyoruz.
Devlet hastanelerine de güvenlik kapısı konulması çok mu zor? En azından katil adaylarının silahla, bıçakla elini kolunu sallayarak içeri girmesi engellenir.

Alışveriş merkezlerinde araçlarda bomba mı aranıyor?
MALUM Türkiye'deki hemen hemen tüm alışveriş merkezlerinin kapısında güvenlik kontrolü var. Türkiye'de durum, demek ki olağanüstü!
Hadi bu güvenlik kapılarının bir açıklaması var da, alışveriş merkezlerine girecek araçların aranmasına dikkat ediyor musunuz?
Adeta yasak savarcasına, bagaj kapağı açılıyor şöyle bir bakılıyor.
O gün keyfim yerindeyse, bagajıma göz atan güvenlik görevlisine 'Torbaların altına iyi bakabildiniz mi?' diye soruyorum. Bugüne kadar hiç yanıt alamadım.
 

Leave a Reply