Zorbalık sanal alemde!

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin en büyük ağı olan internet, insanların her geçen gün artan bilgiye ulaşma, saklama ve paylaşma isteğini karşılayan bir mecra haline geldi. Ama bu imkânların sınırsız ve denetimsiz olması, avantajını dezavantaja dönüştürecek kapılar aralıyor. Her ne kadar bu imkânları olumsuz yanlarının başında internet bağımlılığı gelse de son beş yılda bilişim ve psikoloji literatürüne yeni bir terim daha girdi: 'Siber zorbalık'. Sanal ya da elektronik zorbalık olarak da bilinen bu tehdit türü, birey üzerindeki etkileri sebebiyle bağımlılıktan çok daha zararlı sorunlara yol açıyor.

İnternet kullanıcılarının bilgisayar ya da cep telefonlarından gönderilen mesaj ve metinlerle korkutulup sindirilmesi olarak bilinen bu kavram, yeni olmamakla beraber hem ülkemizde hem de dünyanın birçok ülkesinde giderek yaygınlaşıyor. Çünkü gelişen bilişim dünyasında başkalarına zarar vermeyi amaç edinen kişiler, bu sayede çok fazla zaman harcamadan, kısa zamanda yüzlerce insana ulaşabiliyor. Aynı anda pek çok kişi ile iletişime geçilen sanal âlemde gönderilen metinler, ölüm tehdidi, küfür, hakaret de barındırabiliyor. Ayrıca, başkalarının e-postalarını okuma, kişisel şifre ve resimlerini kullanma, bunları alıp başkalarına gönderme, web-cam'lerden mahrem resimler çekme ve bunları yayma, şifre kırarak güvenlik bilgilerini ele geçirme eylemlerini kapsıyor. Siber zorbaların bu kötü fiillere başvurma sebepleri ise oldukça farklı. 'Kimliği bilinmeyen daha güçlü olur' psikolojisiyle insanlara daha kolay zarar verme, gizemli, güçlü ve popüler olma isteği, özgüvensizlik ya da daha önceden siber şiddete maruz kalma diğer sebepler arasında yer alıyor. İş sadece bununla sınırlı kalmıyor elbette. Yaşanan olayların sayısı arttıkça internet kullanıcılarını bir şüphe sarıyor. Öyle ki bu endişe, takip ediliyor hissiyle sürekli tetikte beklemeye yol açıyor, hatta paranoyaklığa ya da hezeyan bozukluğuna kadar varıyor. Siber tehdide maruz kalma korkusundan, insanlar internet kullanamaz hale geliyor. Ayrıca bir kez tehditle karşılaşan, tekrar karşılaşmaktan korktuğu için siber zorbanın her dediğini de yapabiliyor. Hal böyle olunca, bu sanal tehdit karşısında birey, aile, hukukçu, eğitimci ve işin uzmanlarına büyük görevler düşüyor.

Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Tolga Arıcak, "Siber Zorbalık: Gençlerimizi Bekleyen Yeni Tehlike" isimli makalesinde günümüzde gençleri ve aileleri tehdit eden yeni problemlerden birinin de siber zorbalık olduğunu dile getiriyor. Ona göre 'elektronik zorbalık' ve 'elektronik iletişim zorbalığı' olmak üzere iki çeşit siber tehdit var. Elektronik zorbalık, kişilerin şifrelerini ele geçirme, web sitelerini hackleme, (bir sisteme izinsiz girmek) spam (zararlı virüs) içeren e-mailler gönderme gibi teknik olayları içeriyor. Bu tip saldırılar, bireylerin web siteleriyle sınırlı kalmayıp, büyük kurum-devletlerin siteleri, yazılım ya da donanımlarını da olumsuz etkiliyor. Elektronik iletişim zorbalığı ise bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kişileri sürekli rahatsız etme (cyber-stalking), alay etme, isim takma, dedikodu yayma, hakaret ya da kişinin rızası olmadan fotoğraflarını yayınlama gibi ilişkisel saldırı davranışlarını içeriyor. Bu da direkt olarak insanın duygu ve psikolojisini etkiliyor.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Ramazan Konkan, siber zorbalığın daha çok kişiyi tehdit etme ya da zorbalık etme amaçlı kullanıldığını düşünüyor. Sözlü ve fiziksel tehditlerin yerini artık internetin aldığına dikkat çeken Konkan'a göre, internette kimlik saklama, değiştirme kolaylığı bu tarz taciz ve saldırıları artırıyor. Zira bu kişiler, karşıdakine öfkesini yansıtma, öç alma, karşıdaki kişiyi zor durumda bırakmaktan zevk alma ya da tehditle sonuca varma gibi amaçlar güdüyor. İnternette çoğu insan, farklı sebeplerle birilerini izliyor. Hatta kişi kendini bilerek ya da bilmeyerek, tanımadığı birilerini takip ederken buluyor. Her ne kadar koruma programları olsa da izlendiğini düşünme psikolojisi, insana zarar verebiliyor. Hatta bazı kişiler, gerçekten saldırıya maruz kaldıklarında paranoya haline bile bürünebiliyor. Nitekim son yıllarda artan eş sadakatsizliğine bağlı boşanmalar, iftira ya da haksızlığa uğrama gibi sorunlar paranoya gerçeğini gözler önüne seriyor.

ZORBALIK HER AN HER YERDE

Siber tehdide maruz kalan internet ve telefon kullanıcıları sadece tedirginlik ya da paranoya yaşamıyor. Baskıların sonu intihara kadar uzanabiliyor. Öyle ki ABD ve İngiltere gibi ülkelerde yapılan araştırmalara göre her beş gençten biri bu tür baskılara hedef oluyor. Siber tehdide maruz kalan bazı gençler ne yazık ki ölümü kesin çözüm olarak görebiliyor.

Leave a Reply