Yeni ilahiyat müfredatına ilahiyatçılardan tepki

YÖK Genel Kurulunun ilahiyat fakültelerinin müfredatını değiştirmesine ilahiyatçılar tepki gösterdi.Yeni ilahiyat müfredatına ilahiyatçılardan tepkiYÖK Genel Kurulu 15.08.2013 tarihinde aldığı kararla ilahiyat fakültelerinin müfredatını değiştirdi. Bu kararla daha önce okutulmakta olan Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri dersleri kaldırıldı.

İlahiyat fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Saffet KARTOPU bu değişikliği yorumluyor:

EK-1

Programdaki temel değişiklik; Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri derslerinin kaldırılması, Din Felsefesi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi, Din Eğitimi derslerinin kredisinin 2 saat olarak sınırlandırılması; Ayrıca Kelam ve İslam Mezhepleri Tarihi dersleri ve İslam Sanatları ve Dini Musiki derslerinin birleştirilerek ders sayısının azaltılması şeklindedir.

Programda bu şekildeki bir değişikliğin sonuçları;

1) Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim dersleri öğrenciye verilmediği için Din Felsefesi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve Din Eğitimi derslerinin öğrenci tarafından anlaşılması ve hedeflenen kazanımların elde edilmesi zorlaşacaktır.

2) Üniversal anlamda bir bilim kurumu olan üniversitelerde program geliştirilirken program geliştirme süreçleri dikkate alınmamıştır. Programın hedefleri ve amaçları tanımlanmadan hangi ders neye göre eklenecek veya çıkarılacaktır. Yani program bilimsellikten uzaktır.

3) Programda Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri dersine yer verilmeyerek ilahiyat öğrencilerinin ve sonuçta din adamlarının bilimsel yöntem ve araştırmaya yabancı olması mı istenmektedir. Yapılan İlahiyat eğitimi de olsa bilimsel düşünceye ve çağın normlarına göre olması gerekmez mi?

4) YÖK Genel Kurulu daha önce hangi fakültelerin programını merkezi olarak belirlemiştir? Yüzlerce fakülte içinden sadece ilahiyat programının belirlenmesi hem manidar hem de üniversitelerin özerkliğine aykırıdır.

5) İdarenin aldığı her türlü kararda kamu yararını gözetmesi anayasal zorunluluktur. Acaba Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi, Sosyolojiye Giriş, Psikolojiye Giriş, Eğitim ve Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri derslerinin kaldırılmasında hangi yüksek kamu yararı vardır.

6) Programın getirdiği insan modeli sığ, kalitesiz, ezberci, dünyaya kapalı, estetik zevkten yoksun, anlamadan inanan, sadece itaat kültürünü önemsemiş, dogmatik ve fanatik dindar tipidir.

7) Siyaseten Alevi açılımı yapılmaktadır ama yeni programda “Alevilik ve Bektaşilik” ile ilgili bir ders konulmamıştır. Programın yetiştirdiği ilahiyatçılar da bu konularda cahil bireyler olarak sıklıkla sorunlar yaşamaya devam edecektir. Bu durum uzlaşıyı değil önyargıları, ayrımcılıkları, çatışmayı, kavgayı körükleyecektir.

8) İlahiyat Fakültelerini bitiren öğrencilerin formasyon alarak İ.H.L’lerde meslek dersleri öğretmeni ve Din Kültürü öğretmeni olma şansları varken İlahiyat Fakülteleri sadece imam, K. Kursu öğreticisi ya da vaiz, müftü gibi D.İ. Başkanlığı personeli yetiştirilmeye hasredilmektedir

8) Bologna süreci dünya öğrencilerinin birlikteliğini amaçlarken, bu programda Bologna sürecinin amacı olan evrenselleşmeye dikkat edilmemiştir.

9) Yeni programda ahlak ve değerler eğitimi hiç yer almamaktadır. Küreselleşen dünyada en temel problem, ahlak ve değer erozyonudur. Bu program “bir şeyleri bilen ama yaşantısına geçirmeyen” ya da “sadece görünürde yaşayan ancak içte dayanılmaz fırtınalara maruz kalan” dindarlar yetiştirmeye adaydır.

10) . Bu program, Doğu’nun, Batı’nın ve Türkiye’nin ilahiyat ve din eğitimi alanındaki birikimini yok saymaktadır.

11) Program geliştirme sürecinde akademisyenlerin ve ilgili tarafların görüşleri alınmadığından katılımcılıktan uzaktır.

Genel Değerlendirme

Felsefe; tahlil, terkip, sorgulama ve yeni cevaplar üretme işi olduğundan bu dersler kişiye öğrendiğini analiz etme ve sorgulama yetisi kazandırır. Felsefe grubu derslerin kaldırılması bilimsel ve felsefi zihniyete sahip kişilerin yetişmesine darbe vuracağından bilimsel gelişmelerin ve yeniliklerin önüne geçilmiş olunacaktır. Bu da bilimsel gelişmelere ve yeniliklere açık olmayan dış dünyaya kapalı bir toplum yapısı doğuracaktır. Felsefe grubu derslerinin kaldırılması ile rasyonel ve bilimsel düşünceden uzaklaşılacağından ilmî ve fikrî tartışmalar kısır döngüye dönüşecektir. İlmi ve fikri alanda bir ilerleme kaydedilemeyecektir.

Özellikle bilim çağı olarak ifade edilen günümüz dünyasında felsefe grubu derslerinin dini eğitim veren, din adamı ve akademisyen yetiştiren kurumların programlardan kaldırılması dini düşüncede taassup ve taklitçiliği doğuracaktır. Yeni programda öğrenci Kur’an okumayı öğrenecek ancak onu anlayacak ve yorumlayacak bilimsel bir zihniyete sahip olamayacaktır. Fıkhi hükümleri öğrenebilecek ancak, günümüzde de olduğu gibi, yeni sorun ve tartışmalar karşısında çözüm üretemeyecek, eskiyi tekrardan ileri gidemeyecektir. Felsefi ve Kelami problemlerle karşılaştığında bunlara cevap üretemeyecektir.

Rasyonel ve ilmi düşünceler yerine dogmalarla hareket edilecek bu da farklı düşüncelere sahip kişilerin dışlanmasına yol açacak ya da yok edilmesi isteğine sebebiyet verecektir. Yeni programdaki dersler zaten öğrencilerin İmam-Hatip liselerinde eğitimini aldıkları derslerin ders sayısının arttırılmasından ibarettir. Bu programla akademiysen, aydın, din adamı vb. yetiştirilmesi mümkün gözükmemektedir. Ancak akademik ve bilimsel düşünme yeteneğinden yoksun imam, müezzin ve Kur’an Kursu öğreticisi yetiştirebilir. Böyle bir zihniyetten yoksun kişilerin günümüz insanının dini sorun ve sorularına cevap verebilme imkânı yoktur. Felsefe grubu derslerin kaldırılması demek söyleneni olduğu gibi kabul eden, öğrendiklerini sorgulayamayan, yeni düşüncelere ve farklı görüşlere zihni kapalı olan bir nesil yetiştirmek demektir.

Sonuç olarak program bilimsellikten ve katılımcılıktan uzak, toplum ve insan gerçeğine yabancı ayrıca hedef kitlesi açısından da yetersiz bir programdır.

İlahiyat fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Fatih Genç bu değişikliği şöyle yorumladı:

“15.08.2013 tarihinde YÖK genel kurulunun İlahiyat programlarının yeniden değiştirmesi biz fakülte öğretim üyelerinde büyük bir üzüntü ve de şaşkınlık yarattı. Oysa daha iki yıl önce din sosyolojisi, din eğitimi, din psikolojisi ve felsefe derslerinin kredileri düşürülmüş ve ilkçağ ve yeniçağ felsefesi tarihi dersleri tek ders altında kredisi de düşürülerek felsefe tarihi adı altında 4 kredilik bir ders haline getirilmişti. 15.08.2013 tarihli toplantıda ise Felsefe tarihi dersi tamamen kaldırıldı. Din sosyolojisi din psikolojisi derslerinin kredileri tekrar düşürülerek 2 kredilik dersler haline geldi. Yine İlahiyat mezunlarının hizmet alanları için son derece önemli olan iletişim ve rehberlik dersi programdan çıkarıldı.

Bu sürece gelene kadar YÖK kendi uygulamaları meşru gösterebilmek için İlahiyat Fakültesi dekanlarıyla göstermelik toplantılar yaptı ve hiçbir toplantıda kararlaştırılmamış ve İlahiyat Türk milli komitesinin konuşmadığı ve onaylamadığı kararlar istişare sonucu alınmış kararlar gibi YÖK genel kurulu kararı haline getirip fakültelere dayatıldı. Bunlar yapılırken Bologna uyum sürecinin bunu gerektirdiği gibi doğru olmayan bir gerekçe ileri sürüldü. Oysa daha iki yıl önce şekillenen programların kredileri Bologna sürecine uyumlu hale getirilmişti.

İlahiyat alanı interdisipliner olup, İslam ilimleri yanında Din sosyolojisi, din psikolojisi, din eğitimi, felsefe gibi alanları da içermektedir. Başlıca ilgi sahası, felsefi düşüncenin gelişimi, İslam ve batı düşüncesindeki farklı felsefi akımlar, İslam ve batı düşüncesinin etkileşimi, din olgusunun mahiyeti, akıl-vahiy ilişkisi, dinlerin ve farklı inançların ortaya çıkışı, dinin sosyal ve bireysel hayattaki yansımaları, doğru düşünmenin yöntem ve kuralları, din eğitiminin tarihi ve günümüz eğitim sistemindeki yeri olarak özetlenebilecek olan ve anılan alanları içeren Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, İlahiyat Fakültesinin temel bölümleri arasında yer almaktadır. Felsefe, sosyoloji, mantık, psikoloji ve eğitim gibi beşeri bilimler ışığında din olgusunu araştıran Felsefe ve Din Bilimleri İlahiyat Fakültesinin diğer sosyal bilimler alanları ile etkileşime en fazla açık bölümüdür.
Yeni ilahiyat fakültesi programlarında yukarıda sayılan derslere yönelik olumsuz tavırlar İlahiyat fakültelerinden mezun olacak yeni İlahiyatçıların düşünce dünyalarının zenginleşmesine, ayet ve hadislerin güncel olaylara göre yorumlanmasına, eleştirel ve rasyonel bakış açısı kazanmalarına, bireysel ve toplumsal hayattaki sorunları analiz edip, kendilerini etkili biçimde ifade edebilmelerinin önü kapatmıştır. Böylece yetişen ilahiyatçıların sağlıklı bir din tasavvurunun oluşması engellenmeye çalışılmaktadır. Bu durum ilahiyat mezunlarının hem topluma hizmet imkanlarını sınırlayacak hem de vahhabi/selefi akımın etkisine girmesine neden olacaktır. Bu durum aynı zamanda 19. Yüzyıl sonundaki çöküş dönemi medreselerindeki din ilimleri tefsir fıkıh ve hadisten ibaret gören zihniyete geri dönüşü temsil etmektedir. Yapılan değişiklikler, dini ilimlerin alanını daraltacak ve sığlaştıracaktır.

Din bilimleri ile ilgili derslerin azaltılması ve Felsefe derslerinin tamamen ortadan kaldırılmasıyla İlahiyat fakültelerinin medreselerin çöküş dönemine benzemesi kaçınılmaz gözükmektedir. Örneğin Kâtip Çelebi’nin “Osmanlı medreselerinden felsefe ve mantık dersleri kaldırıldı, Osmanlı çökmeye başladı.” Sözlerini bugün akıldan çıkarmamak yerinde olacaktır. Geçmişteki hata bugün de tekrarlanmaması gerekmektedir. Çünkü ilahiyat eğitimi yukarıda belirtildiği gibi İslam bilimleri yanında, din bilimleri ve sosyal bilimleri de içeren inter-disipliner bir alandır. Sadece İslami ilimlerin kredilerini alabildiğine yükseltmek ve din bilimleri ile ilgili derslerin kredilerini en az düzeye indirmek daha iyi mezunlar yetiştirmek yerine İslam bilimlerini tahsil etmiş ama bu bilgiyi nasıl kullanacağını bilmeyen insanı ve toplumu tanımayan kişilerin yetişmesine yol açacaktır.”
Kaynak : Haber7.com

Leave a Reply