Yaşadıklarına psikoloji mi dayanır!

 Cinsiyetini değiştirerek Türkiye'yi ayağa kaldıran Rüzgar Erkoçlar yazarlığa soyundu. Rüzgar Erkoçlar yaşadıklarını kaleme aldı ama o yazıdan anladığımız kadarıyla çok acı çekti. Hayatında çok zor bir karar alan Rüzgar Erkoçlar 'ın ilk yazısı çok konuşuldu.
 Rüzgar Erkoçlar cinsiyetini değiştirdikten sonra eline kalem aldı ve yazıya döktü diline gelenleri. O yazıdan sonra sosyal medyada büyük yankı buldu o yazı. Bazı yorumlar ünlü ismin hem cinsiyetinin hem de psikolojisinin değiştiğini söyledi.

 Rüzgar Erkoç uzun bir aradan sonra sessizliğini yazdığı bir yazı ile bozdu. Rüzgar Erkoçlar yazarlığa soyundu. Cinsiyet değiştirerek hayatını farklı bir yöne çeken Rüzgar Ekoçlar bazen büyük tepkiler alırken bazende anlaşılmaya çalışıldı. Rüzgar Erkoçlar kendini anlatmak için kalemi eline aldı ve içini döktü. İşte Rüzgar Erkoçlar'ın o yazısı..

 Rüzgar Erkoçlar geçtiğimiz yıl bir seri amaliyat olarak cinsiyetini değiştirmişti. Rüzgar Erkoçlar o zor dönemleri atlattı ve şimdi yazar oldu. Rüzgar Erkoçlar'ın o ilk yazısı merak konusu oldu. Rüzgar Erkoçlar'ın o yazısından sonra herkesin aklına o soru geldi. Rüzgar Erkoçlar pişman mı oldu? Rüzgar Erkoçlar cinsiyetini değiştirdikten sonra büyük tepkiler almıştı. Nil Erkoçlar olarak tanıdığımız oyuncu Rüzgar Erkoçlar olarak cinsiyetini değiştirdi. Türkiye'de büyük yankı uyandırmış  ve büyük tepkiler almıştı. Üzerinden zaman geçti ve Rüzgar Erkoçlar yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Rüzgar Erkoçlar ilk kez sesini o yazıyla duyurdu.

Bence insanlar biraz da olsa empati kurmalı dünyadaki her olayla. Başka bir insanın hissettiği, aslında siz de olabilirsiniz. Ama bizimle uyumlu olmayanları hemen iteliyoruz. Bir durumu illaki ailemiz, yakınımız veya kendimiz mi deneyimlemeliyiz... Hayır. Empati kurmak için, yetiştirilme tarzımızdan, aile yapımızdan ve küçüklükten beynimize yüklenen kodlardan, tabulardan bağımsız bakabilmeliyiz hayata. Olan bir şeyi yadırgayamayız, görmezden gelemeyiz.

“Yakın zamana kadar, cinsiyeti belirleyen en önemli faktörün çocuğun yetiştirilme tarzı olduğu savunuluyordu. Buna göre, ‘Çocuğu nasıl yetiştirirseniz, cinsel kimliği o yönde gelişir’ tezi kabul görüyordu. Ancak, hastaların uzun süreli takiplerinden elde edilen bilgiler ve deneysel çalışmaların sonuçları, cinsiyeti belirleyen en önemli faktörün beyin olduğunu gösterdi. Bununla ilgili literatürde en çok bilinen hasta örneği ‘John/Joan’’ın öyküsüdür. ‘John’ bebeğin sünnet sırasındaki bir hata sonucunda kaybedilen penisini onarmak güçtür. Penis oluşturmak yerine testisleri de çıkartarak 'vajen' oluşturmak ve kız çocuğu olarak yetiştirmek fikri daha uygun görülür ve uygulanır. Fakat ‘John’, yeni adıyla ‘Joan’ büyüdüğünde kendisini erkek olarak hisseder, erkek davranış özellikleri sergiler ve kız kimliğini reddeder. İsmini tekrar değiştiren ve erkek yönünde ameliyat olan ‘John’, dış genital yapı özellikleri yanında, genetik ve hormonal faktörlerin de cinsel kimliğin oluşumunda çok önemli rol aldığını gösteriyor. Hayvanlardan elde edilen bilgiler de, beyinde cinsiyete özgü hücrelerin bulunduğunu ve bu hücrelerin dış genital yapı farklılaşmasından çok daha önce farklılaştığını gösteriyor.” [1]

Görünmez olduğumuz için, yasalar, kimlik süreci, hastane süreci, askerlik süreci trans hakları konusunda gelişmiş değil. Biz görünür oldukça bir şeyler de düzelme yolunda ilerleyecek. Daha kolay, daha nefes alabileceğimiz ve engellerin olmadığı bir hayat istiyoruz herkes gibi aslında.

Leave a Reply