TIP, HUKUK, PSİKOLOJİ, ZİRAAT…

Bilindiği gibi bu yılki Lisans Yerleştirme sınavı (LYS)
Haziran ayında yapıldı.

Daha sonra sonuçlar açıklandı.

Sevinen öğrenci ve veliler olduğu gibi sevinmeyenler de
oldu.

6-16 Temmuz 2015 tarihleri arası tercih dönemi olup, kimi
öğrenciler birkaç tercih yaparken, kimileri 30 tercihin tamamını değerlendirdi.

Bazı öğrenciler ise gelecek yıl daha iyi bir sıralama elde
edeceğini umarak ve istediği Fakülte veya Bölüme girebileceğini düşünerek
neredeyse hiç tercih yapmadı.

Buraya kadar her şey normal karşılanabilir.

***

Asıl sorun, tercih yaparken öğrencinin istemediği bir bölümü
de iÅŸaretlemesidir.

Örneğin, öğrenci Nano Teknoloji veya elektrik-elektronik
mühendisliÄŸi ile ilgili bölümler isterken, 
velisi, çocuğunun önce Tıp Fakültesi’nden sonra diğer bölümleri tercih
etmesini istiyor.

Kimi öğrenci Psikoloji isterken, velisi, çocuğunun Hukuk
Fakültesi tercih etmesi konusunda ısrar ediyor.

Kimi öğrenci Ziraat Fakültesi isterken, velisi, çocuğunun
bazı öğretmenlikleri tercih etmesi konusunda ısrarcı oluyor…

Bu örnekleri çoğalttıkça çoğaltabiliriz.

Veli, çocuğunu ikna etmekten ziyade, baskı dilini
kullanarak, kendi istedikleri tercih (ler)e zorlaması oldukça yanlış bir yöntem
olduÄŸunu belirtmek isterim.

Çünkü, bu konuda ilk söz ve son sözün bu sınava giren
gençlerin olduğuna inanıyorum.

Elbette, biz veliler evlatlarımızın geleceği için sadece LYS
değil, hayatın her alanında iyi tercihler yapmalarını isteriz.

Fakat, bunu karşılıklı konuşarak, artıları ve eksilerinin
sadece parasal ve iş bulma imkanı açısından değil, aynı zamanda gençlerin
psikolojisi, sosyal yaşamı, ailenin ekonomik durumu, o fakültenin veya bölümün
kendine has özellikleri, bursluluk, ücretli olma durumu… gibi bütün faktörler
aile içinde diyalog içinde konuşulmalı ve fikir birliğine varılması için çaba
harcanmalıdır.

***

Sınava giren gençlerin düşüncelerinin çok değerli olduğunu
veliler dikkate almalı ve davranışlarına yansıtarak, onlara
hissettirmelidirler.

Bu konuda kendimi örnek vermek isterim.

Çünkü, bu yıl en büyük çocuğum LYS’ye girdi.

Kızım, Ortaokul son sınıfta iken, SBS ve yeni adı TEOG olan
sınav sonuçları açıklandıktan sonra bana ‘Babacığım, ben kararımı verdim, Tıpçı
değil Hukukçu olmak istiyorum’ demişti.

Ben de kendisine ‘Emin misin, sonra pişman olursan,
sorumluluğu ben de arama, iyi düşün ve ona göre kararını ver’ demiştim.

Kendisi biraz daha düşündükten sonra ‘Eminim babacığım,
pişman olmam ve geleceğin iyi bir Hukukçusu olacağım’ demişti.

Yıllar geçti, kızımın düşüncesi neredeyse hiç değişmedi.

LYS sonuçları açıklandığında, birde Psikoloji de olabilir
deyince, sanki başımdan kaynar sular döküldü.

Kendisine ‘Kızım gündeminde hiç Psikoloji yoktu, nereden
aklına geldi bu bölüm. Çünkü, hedefinde her zaman Hukuk Fakültesi vardı’ dedim.

Åunu da hatırlatmak isterim ki; Psikoloji bölümünün günümüz
ve geleceğin mesleklerinden biri olduğunu ve en az Hukuk Fakültesi kadar
değerli olduğunu…

Bu işin boyutlarını ailece konuştuk, kızımla birlikte birkaç
Rehber öğretmen ile konuştuk, Okul Müdürü ile konuştuk, okuldaki sorumlu Okul
Müdür Yardımcısıyla konuştuk…

Anladığım kadarıyla, kızım yüksek puanlı iki-üç Hukuk
Fakültesini tutturamamanın vermiş olduğu üzüntü ve biraz da arkadaşlarının
etkisinde kalarak Psikoloji bölümünü de gündemine almış.

Sonunda, kızım kararını verdi ve önce Hukuk Fakültesi,
olmazsa Eğitim dili İngilizce olan Psikoloji bölümünü tercih etmek istediğini
belirtti.

Ben de kendisine ‘Kızım sen ilk kez sınava girdin, istersen
bir yıl daha sınava hazırlanabilirsin ve belki asıl istediğin üniversitenin
Hukuk Fakültesi’ni kazanabilirsin’ dedim.

Kendisi ise ‘Babacığım, bir daha bu sınava hazırlanmak
istemiyorum.  Bu fakülteleri ve bölümleri
isteyerek ve severek tercih ediyorum. Bu yüzden, tercihlerimden hangisi gelirse
gelsin pişman olmam ve onu okuyacağım’ dedi.

***

Åunları da hatırlatmakta fayda vardır.

Kızım tercihlerini yapmadan birkaç gün önce, Hukuk Fakültesi
ve Psikoloji Bölümü olan bir çok Üniversiteyi arayıp yetkili kişilerden bilgi
aldım ve kendisiyle paylaştım.

Barınma olanaklarından, burs imkanlarına, … kadar
araştırdım.

Bunları kızıma anlattıktan sonra, tercihleri birlikte
yapmaya karar verdik.

Bu karardan sonra, ona şunları söyledim:

Evladım, üniversiteyi okurken, yaşadığın memleketin
avantajları ve dezavantajları olduğu gibi, başka illerin de avantaj ve
dezavantajları olduğunu belirttim.

Bu düşünceler doğrultusunda, ben de kendisine yardım ederek
tercihlerini yaptı.

***

Åimdi bir an önce, hem biz ve hem de yüzbinlerce öğrenci ve
veliler, çocuklarımızın hangi üniversitenin hangi fakültesine yerleştiğinin
açıklanmasını sabırla bekliyoruz.

LYS sonuçlarına göre, sınava giren bütün geçlerin
sıralamalarını dikkate alarak tercihler yaptıklarını umuyorum.

Åayet, beklentilerin altındaki bir bölüm veya fakülteyi
kazanan olursa veya tercihlerinden hiç birini kazanmayan olursa, velileri
tarafından azarlanmamalı, hoşgörüyle karşılanmalı ve sevgilerini evlatlarından
esirgememelidirler.

Bu sınavın ölüm-kalım meselesi olmadığını yaşadığımız
tecrübeler bunu gösterdiğini belirtmek isterim.

Empatili bir yapıya sahip olduğumdan dolayı, ülkemizde,
milyonlarca çocuğun, fakirlikten, ailevi problemlerden, sağlık sorunlarından,
sahipsizlikten… dolayı bu sınavlara girme şansını yakalayamadığından dolayı,
onlar için de ne kadar üzüntülü olduğumu ifade etmek isterim.

Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim ki, bu gençler
bizlerin olup, her şeye rağmen hem bizler ve hem de onlar için hayat devam
ediyor…

 

 

 

Leave a Reply