Terapiye Giden Bir Psikolog EMDR Tekniği Anlattı

Haber Türk Sitesinden IŞIL CİNMEN
EMDR Tekniğini İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu Meral Pinkler ile
konuştu.

Yeni yıl için
dilekte bulunurken, “Kafa sağlığın yerinde olsun” derim.

Bence çok önemli
o.

Kafan yani ruhun
iyi değilse, tonla paran, fıstık gibi vücudun, yanında arkadaşın, dudağında
sevgilin, arkanda annen, baban olsun, pek işe yaramaz.

Bitmeyen iç
savaşında kendi kendini vurur durursun.

Suçlarsın,
korkarsın, panik atak geçirir ağlarsın, ilişkilerini yürütemez, yaptığından
tatmin olamaz, öfke ve umutsuzluk nöbetleri arasında mekik dokursun.

Çoğu insan o labirentten kendi
kendine çıkamaz; ama çıkamayacağını da anlamaz.

Öyle yıllarca
debelenir durur…

Oysa kolu kırılsa
hemen doktora koşar; sanki ruhundaki kırık, kolundaki kırıktan önemsizmiş gibi…

Labirentten çıkmak
için pusula ve ışık gerekir.

Pusula, iyi bir
doktor; ışık, etkili bir yöntem.

Yılın son
günlerinde ihtiyacı olanlara umut ışığı olabilecek bir terapi yöntemi
anlatacağım.

Araştırdım,
soruşturdum ve etkisine ikna oldum.

Bugün, EMDR
sayesinde “çok kısa sürede hayatım değişti” diyen Meral Pinkler
anlatacak. 

(Kendisi de
İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunu.)

2014’ün ilk
haftasında da Uzman Psikolog Emre Konuk’la bu tekniğin detaylarını ve
sonuçlarını konuşacağız.

Adı: EMDR

Açılımı:  Eye
Movement Desensitization and Reprocessing

Türkçesi: Göz
Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme

Bu psikoterapi
yaklaşımı, tedavide ilaç kullanmıyor.

Bugüne kadar 2
milyona yakın kişinin farklı psikolojik rahatsızlıkları bu yöntemle tedavi
edilmiş.

En büyük farkı ise
süresi. Klasik bir terapi yıllar sürebilirken EMDR, üç-dört seans gibi kısa bir
zamanda etkisini gösteriyor.

EMDR'a göre
psikolojik rahatsızlıklarımızın çoğunun kaynağı işlenmemiş anılar.

Yani şöyle:

Normalde beyin,
biz yeni bir olayla karşılaştığımızda aldığı bilgiyi işliyor ve kullanılabilir
hale getiriyor. O olayın çevresindeki duygu, düşünce, imge, ses, koku gibi
bileşenleri de ilişkili anıya bağlayıp bütünleştiriyor.

Ancak sizi çok
rahatsız eden ya da olumsuz duygular hissetmenize neden olan olaylar olduğunda
ya da travmatik bir süreç yaşadığınızda bu sistem bozuluyor. 

Duygular,
düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle, işlenmeden
depolanıyor. 

Ve yıllar sonra
bile kişi, o olayın etkisinden kurtulamıyor; o tortu duygularına,
davranışlarına ve nihayetinde karakterine siniyor. 

Hani Gandhi demiş
ya:

“…Düşüncelerinize
dikkat edin; duygularınıza dönüşür. 

Duygularınıza
dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. 

Davranışlarınıza
dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. 

Alışkanlıklarınıza
dikkat edin; değerlerinize dönüşür. 

Değerlerinize
dikkat edin; karakterinize dönüşür. 

Karakterinize
dikkat edin; kaderinize dönüşür” diye… 

İşte bazen
yaşananlar ve hatta biz çocukken olanlar, karakteri yanlış yönlendiriyor ve
kişinin kendisiyle ilgili olumsuz inançları oluşuyor; onlar kadere dönüşmesin
istiyorsanız kendinize yardım etmelisiniz.

EMDR, bu tür izole
anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapi. 

Beynin zamanında
yapamadığı işlemi yapmasını sağlıyor. 

Kilitli kalmış
anının kilidini kırıp danışanın ondan artık rahatsız olmamasını, anıyı yeni ve
sağlıklı bir perspektiften görmesini sağlıyor.

İşe yaradığı
alanlar şöyle: kişilik bozuklukları, panik bozukluğu, kaygı bozuklukları,
depresyon, komplike yas, rahatsız edici anılar, fobiler, yeme bozuklukları,
performans kaygısı, stres kontrolü, bağımlılıklar, cinsel ve/veya fiziksel
taciz, cinsel işlev bozuklukları, özgüven sorunları, migren.

Şimdi Meral’in
nesi varmış bakalım…

Neyin vardı?

Bir kaç yıl önce
psikoloğa gitme ihtiyacı hissettim. Birkaç terapi yöntemi denedim. Biri
telkindi, 6 ay sürdü. Daha sonra bir süre klasik psikoterapiye gittim. Ama
bunların derdime derman olmadığı anladım. 

Derdin neydi?

Depresyon. Biraz
30 yaş bunalımı gibiydi. Yaptıklarımın anlamı olmadığını düşünmeye başladım.
Kim olduğum, ne yapmak istediğim konusunda sürekli sorgulama yapıyordum.
Varoluşsal bir kaygı içindeydim. 

İlişkiler?

Ve ilişkilerimde
sıkıntı yaşıyordum.

EMDR’ı nereden
duydun?

Bir arkadaşım bu
terapinin onun için çok faydalı olduğunu söyledi. Kısa sürdüğünü söylediği için
ben de merak ettim. Çözüm odaklı bir terapi; ben de kişisel olarak kısa vadede
çözüm yaratana değer veren biriyim. İlk seansta doktorum ne olduğunu açıkladı,
sonra da başladık.

Neymiş peki?

Bir nevi
unutturma, daha doğrusu duyarsızlaştırma. Geçmişte yaşadığın kötü olaylar
yeniden işleniyor ve o anıya karşı duyarsızlaşman sağlanıyor. Böylece bugünkü
hayatını etkileyen semptomlar tedavi ediliyor.

İyi de nasıl yapıyorlar
bunu?
 

İlk önce hangi
anılar üzerinden çalışacağınız belirleniyor. Konuşarak… Daha sonra terapistin
elindeki resimlerden o anıyı temsil eden bir resim seçiyorsun ve onunla ilgili
duygularını anlatıyorsun. Resme odaklanıyorsun ve negatif olan her şeyi
düşünmeye başlıyorsun. Düşünüyorsun, hissediyorsun, aynen eskisi gibi
yaşıyorsun.

Ağlıyor musun?

Birçok tepki
verebilirsin. Ağlama, öfke krizi, kıskançlık, çaresizlik… 

Sonra?

Sonra kontrolsüzce
düşünmeye, zihninden geçen imgeleri fark etmeye başlıyorsun. Bu sırada terapist
parmaklarını iki yöne doğru hareket ettiriyor, onu takip ediyorsun. Bunun
beynin iki yarısını da harekete geçirdiği söyleniyor. 

Hipnoz gibi değil,
bilincin tamamen açık değil mi?

Tabii açık. Bu
esnada her iki elinde de titreşim veren küçük aletler oluyor ve kulağında da
“tık tık” benzeri sesler çıkaran bir kulaklık. Görüntüler geliyor, geliyor,
geliyor. Sonra ara oluyor, gördüklerini aktarıyorsun. Bu hareketler 90 saniye
arayla tekrar ediliyor. Terapist, “Hadi bakalım, bir daha” diyor. Kaldığın
yerden tekrar başlıyorsun.

Bu süreçte olan
ne?

Negatif duyguların
ve inanışların pozitife çevrilmesine çalışılıyor. O uyaranlar sürekli geldikçe
ve sen düşündükçe daha net görüyorsun. Görüntüler sürekli karşına geliyor. Ama
gelirken, uyaranlar onu etkisizleştiriyor. Geçmişte olanla, bugün arasında
sağlıklı bir bağ kurulması sağlanıyor. Düşünürken, ses ve ritimle odağın
değişiyor. Hem farkındalık artıyor,  daha derin düşünmene neden oluyor ama
aynı zamanda hissizleştiriyor. Yani bir süre sonra o 'an'ı düşündüğünde sana
bir anlam ifade etmiyor. Üzülsen bile kahrolmuyorsun.

Etkisizleştirdiğin
anı neydi?

15 yıl önce
yaşadığım bir kayıp. Sorunlarımın kaynağının bu kayıp sırasında yaşadığım
travma olduğunun farkında değildim. Bu terapi sırasında ortaya çıktı.

Nasıl?

İlk başta hikâyemi
anlattım. Birkaç hikâye vardı hayatımı etkileyen. Terapist birini seçmemi
istemişti ve ben başka birini seçmiştim.

O seçtiğin kesin
aşktır…

Evet, ilişkiler
konusunu seçmiştim. Sonra terapi esnasında gözümü kapadım ve düşünceler
belirdi. Olayları gördüğün zaman birbirlerine bağlanıyorlar ve kaynağa kadar
iniyor. Bir aşk hikâyesinden yola çıkıp sonunda bir kayıpla karşılaştım.

Kendi hayatının
filmini izler gibi…

Aynen öyle. Kendi
geçmişini izleme fırsatı veriyor sana. Hiç beklemediğin kareler çıkıyor ve
onları görünce bütünlük oluşuyor. Birden esas sorunu fark ediyorsun ve onun
üzerine yoğunlaşıyorsun.

EMDR için, Eternal
Sunshine of the Spotless Mind* (Sil Baştan) filmindeki gibi demişler sözlükte.
Öyle mi gerçekten?

Unutmuyorsun ama
hatırladığın olaydan artık etkilenmiyorsun. Bu yönüyle benzetilebilir.

Bu süreçte
terapist konuşuyor mu?

Hayır, konuşmuyor.
Sen sadece anılarını düşünüyorsun.

Sen konuşuyor
musun?

O sırada
konuşmuyorsun. Terapinin sonunda bir konuşma oluyor.

Kaç seans gittin?

Daha üçüncü
seansta “bende ciddi bir farklılık var” diye hissettim. Altı seansta sorunum
çözülmüştü ama ben kendi isteğimle yedindi seansa da gittim. Emin olmak
istedim.

Yedinci seansta ne
anladın?

Devam etmenin
anlamı olmadığını anladım, konuşacak bir şey kalmamıştı. Artık iyi
hissediyordum, bunu görmem hayatımı değiştirdi.

Bu deneyim sonraki
yıllardaki davranışlarını etkiledi mi?

Düşüncemi
değiştirerek hislerimi ve böylece davranışlarımı değiştirebildiğimi gördüm. Bu
büyük bir bilgi, bu bilgiyi içselleştirdim. Kendi düşünce paternimi buldum.
Yani “neyi nasıl yanlış düşünüyorum”u buldum ve çözüm bulma yöntemimi
değiştirdim.

Terapiye gitmeden
önceki Meral’i üç sıfatla tanımla.

Kendini suçlayan,
ne yapacağını bilmeyen, karamsar. 

Sonrası?

Kendinden memnun,
çözüm bulabilen ve pozitif.

Sihirbazlık gibi
geliyor hala…

Birisi dokundu
diye değişmiyorsun, senin uğraşman, o bakış açısını idrak etmeyi istemen
lazım. 

*Eternal Sunshine
of the Spotless Mind, (2004 yapımı film): Clementine, ayrıldığı Joel’i unutarak
mutsuzluğunu bitirebileceğini düşünür. İnsanların hafızalarını temizleyen bir
doktora gider. Joel ile ilgili tüm anılarını sildirir. Bu durum karşısında
hayal kırıklığına uğrayan ve Clementine’i unutmak için aynı prosedürü kendi
üstünde uygulatmaya karar veren Joel, laboratuarın yolunu tutar. Fakat işlemin
bir noktasında, kaybetmek istemediği hatıralarla karşılaşır. Vazgeçmek ister.
Clementine’ı içinde tutmak ister. Ama uyku halindeyken sesini duyuramaz. Ve
Clementine’ı zihninin içinde saklamaya çalışır. Birlikte Joel’in zihninde bir
yolculuğa çıkar ve birbirlerini kaybetmemeye çalışırlar.

Kaynak: Haber Türk 

 

Leave a Reply

Terapiye Giden Bir Psikolog EMDR Tekniği Anlattı

Haber Türk Sitesinden IŞIL CİNMEN
EMDR Tekniğini İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu Meral Pinkler ile
konuştu.

Yeni yıl için
dilekte bulunurken, “Kafa sağlığın yerinde olsun” derim.

Bence çok önemli
o.

Kafan yani ruhun
iyi değilse, tonla paran, fıstık gibi vücudun, yanında arkadaşın, dudağında
sevgilin, arkanda annen, baban olsun, pek işe yaramaz.

Bitmeyen iç
savaşında kendi kendini vurur durursun.

Suçlarsın,
korkarsın, panik atak geçirir ağlarsın, ilişkilerini yürütemez, yaptığından
tatmin olamaz, öfke ve umutsuzluk nöbetleri arasında mekik dokursun.

Çoğu insan o labirentten kendi
kendine çıkamaz; ama çıkamayacağını da anlamaz.

Öyle yıllarca
debelenir durur…

Oysa kolu kırılsa
hemen doktora koşar; sanki ruhundaki kırık, kolundaki kırıktan önemsizmiş gibi…

Labirentten çıkmak
için pusula ve ışık gerekir.

Pusula, iyi bir
doktor; ışık, etkili bir yöntem.

Yılın son
günlerinde ihtiyacı olanlara umut ışığı olabilecek bir terapi yöntemi
anlatacağım.

Araştırdım,
soruşturdum ve etkisine ikna oldum.

Bugün, EMDR
sayesinde “çok kısa sürede hayatım değişti” diyen Meral Pinkler
anlatacak. 

(Kendisi de
İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunu.)

2014’ün ilk
haftasında da Uzman Psikolog Emre Konuk’la bu tekniğin detaylarını ve
sonuçlarını konuşacağız.

Adı: EMDR

Açılımı:  Eye
Movement Desensitization and Reprocessing

Türkçesi: Göz
Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme

Bu psikoterapi
yaklaşımı, tedavide ilaç kullanmıyor.

Bugüne kadar 2
milyona yakın kişinin farklı psikolojik rahatsızlıkları bu yöntemle tedavi
edilmiş.

En büyük farkı ise
süresi. Klasik bir terapi yıllar sürebilirken EMDR, üç-dört seans gibi kısa bir
zamanda etkisini gösteriyor.

EMDR'a göre
psikolojik rahatsızlıklarımızın çoğunun kaynağı işlenmemiş anılar.

Yani şöyle:

Normalde beyin,
biz yeni bir olayla karşılaştığımızda aldığı bilgiyi işliyor ve kullanılabilir
hale getiriyor. O olayın çevresindeki duygu, düşünce, imge, ses, koku gibi
bileşenleri de ilişkili anıya bağlayıp bütünleştiriyor.

Ancak sizi çok
rahatsız eden ya da olumsuz duygular hissetmenize neden olan olaylar olduğunda
ya da travmatik bir süreç yaşadığınızda bu sistem bozuluyor. 

Duygular,
düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle, işlenmeden
depolanıyor. 

Ve yıllar sonra
bile kişi, o olayın etkisinden kurtulamıyor; o tortu duygularına,
davranışlarına ve nihayetinde karakterine siniyor. 

Hani Gandhi demiş
ya:

“…Düşüncelerinize
dikkat edin; duygularınıza dönüşür. 

Duygularınıza
dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. 

Davranışlarınıza
dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. 

Alışkanlıklarınıza
dikkat edin; değerlerinize dönüşür. 

Değerlerinize
dikkat edin; karakterinize dönüşür. 

Karakterinize
dikkat edin; kaderinize dönüşür” diye… 

İşte bazen
yaşananlar ve hatta biz çocukken olanlar, karakteri yanlış yönlendiriyor ve
kişinin kendisiyle ilgili olumsuz inançları oluşuyor; onlar kadere dönüşmesin
istiyorsanız kendinize yardım etmelisiniz.

EMDR, bu tür izole
anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapi. 

Beynin zamanında
yapamadığı işlemi yapmasını sağlıyor. 

Kilitli kalmış
anının kilidini kırıp danışanın ondan artık rahatsız olmamasını, anıyı yeni ve
sağlıklı bir perspektiften görmesini sağlıyor.

İşe yaradığı
alanlar şöyle: kişilik bozuklukları, panik bozukluğu, kaygı bozuklukları,
depresyon, komplike yas, rahatsız edici anılar, fobiler, yeme bozuklukları,
performans kaygısı, stres kontrolü, bağımlılıklar, cinsel ve/veya fiziksel
taciz, cinsel işlev bozuklukları, özgüven sorunları, migren.

Şimdi Meral’in
nesi varmış bakalım…

Neyin vardı?

Bir kaç yıl önce
psikoloğa gitme ihtiyacı hissettim. Birkaç terapi yöntemi denedim. Biri
telkindi, 6 ay sürdü. Daha sonra bir süre klasik psikoterapiye gittim. Ama
bunların derdime derman olmadığı anladım. 

Derdin neydi?

Depresyon. Biraz
30 yaş bunalımı gibiydi. Yaptıklarımın anlamı olmadığını düşünmeye başladım.
Kim olduğum, ne yapmak istediğim konusunda sürekli sorgulama yapıyordum.
Varoluşsal bir kaygı içindeydim. 

İlişkiler?

Ve ilişkilerimde
sıkıntı yaşıyordum.

EMDR’ı nereden
duydun?

Bir arkadaşım bu
terapinin onun için çok faydalı olduğunu söyledi. Kısa sürdüğünü söylediği için
ben de merak ettim. Çözüm odaklı bir terapi; ben de kişisel olarak kısa vadede
çözüm yaratana değer veren biriyim. İlk seansta doktorum ne olduğunu açıkladı,
sonra da başladık.

Neymiş peki?

Bir nevi
unutturma, daha doğrusu duyarsızlaştırma. Geçmişte yaşadığın kötü olaylar
yeniden işleniyor ve o anıya karşı duyarsızlaşman sağlanıyor. Böylece bugünkü
hayatını etkileyen semptomlar tedavi ediliyor.

İyi de nasıl yapıyorlar
bunu?
 

İlk önce hangi
anılar üzerinden çalışacağınız belirleniyor. Konuşarak… Daha sonra terapistin
elindeki resimlerden o anıyı temsil eden bir resim seçiyorsun ve onunla ilgili
duygularını anlatıyorsun. Resme odaklanıyorsun ve negatif olan her şeyi
düşünmeye başlıyorsun. Düşünüyorsun, hissediyorsun, aynen eskisi gibi
yaşıyorsun.

Ağlıyor musun?

Birçok tepki
verebilirsin. Ağlama, öfke krizi, kıskançlık, çaresizlik… 

Sonra?

Sonra kontrolsüzce
düşünmeye, zihninden geçen imgeleri fark etmeye başlıyorsun. Bu sırada terapist
parmaklarını iki yöne doğru hareket ettiriyor, onu takip ediyorsun. Bunun
beynin iki yarısını da harekete geçirdiği söyleniyor. 

Hipnoz gibi değil,
bilincin tamamen açık değil mi?

Tabii açık. Bu
esnada her iki elinde de titreşim veren küçük aletler oluyor ve kulağında da
“tık tık” benzeri sesler çıkaran bir kulaklık. Görüntüler geliyor, geliyor,
geliyor. Sonra ara oluyor, gördüklerini aktarıyorsun. Bu hareketler 90 saniye
arayla tekrar ediliyor. Terapist, “Hadi bakalım, bir daha” diyor. Kaldığın
yerden tekrar başlıyorsun.

Bu süreçte olan
ne?

Negatif duyguların
ve inanışların pozitife çevrilmesine çalışılıyor. O uyaranlar sürekli geldikçe
ve sen düşündükçe daha net görüyorsun. Görüntüler sürekli karşına geliyor. Ama
gelirken, uyaranlar onu etkisizleştiriyor. Geçmişte olanla, bugün arasında
sağlıklı bir bağ kurulması sağlanıyor. Düşünürken, ses ve ritimle odağın
değişiyor. Hem farkındalık artıyor,  daha derin düşünmene neden oluyor ama
aynı zamanda hissizleştiriyor. Yani bir süre sonra o 'an'ı düşündüğünde sana
bir anlam ifade etmiyor. Üzülsen bile kahrolmuyorsun.

Etkisizleştirdiğin
anı neydi?

15 yıl önce
yaşadığım bir kayıp. Sorunlarımın kaynağının bu kayıp sırasında yaşadığım
travma olduğunun farkında değildim. Bu terapi sırasında ortaya çıktı.

Nasıl?

İlk başta hikâyemi
anlattım. Birkaç hikâye vardı hayatımı etkileyen. Terapist birini seçmemi
istemişti ve ben başka birini seçmiştim.

O seçtiğin kesin
aşktır…

Evet, ilişkiler
konusunu seçmiştim. Sonra terapi esnasında gözümü kapadım ve düşünceler
belirdi. Olayları gördüğün zaman birbirlerine bağlanıyorlar ve kaynağa kadar
iniyor. Bir aşk hikâyesinden yola çıkıp sonunda bir kayıpla karşılaştım.

Kendi hayatının
filmini izler gibi…

Aynen öyle. Kendi
geçmişini izleme fırsatı veriyor sana. Hiç beklemediğin kareler çıkıyor ve
onları görünce bütünlük oluşuyor. Birden esas sorunu fark ediyorsun ve onun
üzerine yoğunlaşıyorsun.

EMDR için, Eternal
Sunshine of the Spotless Mind* (Sil Baştan) filmindeki gibi demişler sözlükte.
Öyle mi gerçekten?

Unutmuyorsun ama
hatırladığın olaydan artık etkilenmiyorsun. Bu yönüyle benzetilebilir.

Bu süreçte
terapist konuşuyor mu?

Hayır, konuşmuyor.
Sen sadece anılarını düşünüyorsun.

Sen konuşuyor
musun?

O sırada
konuşmuyorsun. Terapinin sonunda bir konuşma oluyor.

Kaç seans gittin?

Daha üçüncü
seansta “bende ciddi bir farklılık var” diye hissettim. Altı seansta sorunum
çözülmüştü ama ben kendi isteğimle yedindi seansa da gittim. Emin olmak
istedim.

Yedinci seansta ne
anladın?

Devam etmenin
anlamı olmadığını anladım, konuşacak bir şey kalmamıştı. Artık iyi
hissediyordum, bunu görmem hayatımı değiştirdi.

Bu deneyim sonraki
yıllardaki davranışlarını etkiledi mi?

Düşüncemi
değiştirerek hislerimi ve böylece davranışlarımı değiştirebildiğimi gördüm. Bu
büyük bir bilgi, bu bilgiyi içselleştirdim. Kendi düşünce paternimi buldum.
Yani “neyi nasıl yanlış düşünüyorum”u buldum ve çözüm bulma yöntemimi
değiştirdim.

Terapiye gitmeden
önceki Meral’i üç sıfatla tanımla.

Kendini suçlayan,
ne yapacağını bilmeyen, karamsar. 

Sonrası?

Kendinden memnun,
çözüm bulabilen ve pozitif.

Sihirbazlık gibi
geliyor hala…

Birisi dokundu
diye değişmiyorsun, senin uğraşman, o bakış açısını idrak etmeyi istemen
lazım. 

*Eternal Sunshine
of the Spotless Mind, (2004 yapımı film): Clementine, ayrıldığı Joel’i unutarak
mutsuzluğunu bitirebileceğini düşünür. İnsanların hafızalarını temizleyen bir
doktora gider. Joel ile ilgili tüm anılarını sildirir. Bu durum karşısında
hayal kırıklığına uğrayan ve Clementine’i unutmak için aynı prosedürü kendi
üstünde uygulatmaya karar veren Joel, laboratuarın yolunu tutar. Fakat işlemin
bir noktasında, kaybetmek istemediği hatıralarla karşılaşır. Vazgeçmek ister.
Clementine’ı içinde tutmak ister. Ama uyku halindeyken sesini duyuramaz. Ve
Clementine’ı zihninin içinde saklamaya çalışır. Birlikte Joel’in zihninde bir
yolculuğa çıkar ve birbirlerini kaybetmemeye çalışırlar.

Kaynak: Haber Türk 

 

Leave a Reply