Sistem Dizimleri Terapi Tekniği Tanıtım Workshopu

Aile/Sistem Dizimi, Almanya'da 80'li yıllarda  Bert Hellinger tarafından çeşitli psikoloji yaklaşımlarından ve farklı disiplinlerdeki bilgilerden esinlenilerek ortaya çıkarılmış fenemonolojik bir terapi tekniğidir. Bert Hellinger'in ilk öğrencilerinden olan farklı ülkelerdeki çeşitli psikoterapistlerin ve Türkiye'de Mehmet Zararsızoğlu'nun katkılarıyla halen gelişmekte olan Sistem Dizimleri Terapi Tekniği (SDT) Türkiye'de ve dünyada pek çok bilim adamının ve akademisyenlerin dikkatini çekmiş ve desteğini almıştır.

SDT, aile terapisi (Virginia Satir "Aile Heykeli" tekniği), grup terapisi (Jakob Moreno "Psikodrama" tekniği), çeşitli psikoterapi yaklaşımlarından (Gregory Bateson, Ivan Boznomenyi Nagy, Martin Buber), sistem teorisi ve fenomenolojiden esinlenerek geliştirilmiştir. Nöroloji, epigenetik, bağlanma teorileri, sistemik düşünce ve travmatoloji bilgilerinden yararlanılarak kuramsal alt yapısı oluşturulmuştur.

SDT, temel olarak "temsilcilik algısı" prensibinden yararlanılarak kişinin sistemine ait görünür olmayan hallerin görünür hale gelmesine yardımcı olmaktadır. "Hallerin" görünür hale gelmesi ile "bilincin genişlemesi" ve danışanda ve sistemde dönüşümlerin gerçekleşmesi mümkün hale gelmektedir. ( Burada kullanılan "bilinç" kavramı, bilinçaltı ve bilinçüstünü kapsayan geniş bir ifadedir.)

SDT, temel olarak temsilcilerin algısı fenomeni ile çalışmaktadır. Bireysel terapi veya grup terapisi formatında uygulanabilmektedir. Bireysel terapide danışanın sistemine ait bireyler için playmobil oyuncakları veya şablonlar, grup terapisi formatında ise gruptan rastgele kişiler temsilci olarak kullanılmaktadır. Danışanın hayatındaki tıkanıklığa yol açan etkenlerin, danışanın sorununun işlevinin ve danışanın sistemi ile sorunu arasındaki ilişkinin gözler önüne serimesi için gruptan çeşitli kişi ve kavramlar için temsilciler seçilmektedir. İşte tam da burada temsilciler grubun ortasındaki boş alanda dururken tuhaf ve beklenmedik bir olgu meydana gelmektedir. Temsilciler çeşitli duygu ve düşünceler geliştirmeye başlamkta hatta çeşitli eylemlerde bulunmak ve bazen konuşmak istemektedirler. Üstelik, temsilcilerin hakkında hiçbir bilgi bilmedikleri temsil ettikleri kişilerin ruhsal durumları ve ilişkisel durumlarıyla ne kadar örtüşen hallerde bulunduklarını görmek oldukça şaşırtıcı olmaktadır.

Bu beklenmedik olguyu açıklayan teorilerden bir tanesi İngiliz biyolog Rupert Scheldrake'in ortaya attığı "Morfogenetik Alan Teorisi"dir. Temsili sistemde konumlandırılan insanlar, aralarındaki mekansal ve zamansal mesafeye rağmen, danışanın ailesel sistemiyle temasa geçerler ve rezonansta bulunurlar. Rupert Sheldrake adlı İngiliz biyolog buna “morfik rezonans” adını vermekte Zararsızoğlu ise bundan dizim çalışması bağlamında morfo-sistemik bir rezonans olarak bahsetmektedir.

Bu seminerde Sistem Dizimleri Terapisinin kuramsal alt yapısından bahsedildikten sonra, soru-cevap kısmında merak edilen sorular cevaplanacaktır. Ayrıca u terapi tekniğinin deneyimlenmesi amacıyla grup içi uygulamalar yaptırılacaktır.

ETKİNLİK AFİŞİ


Leave a Reply