Sahne Büyüsü Birdy

1925’de Philadelphia‘da doğan, 17 yaşındayken odasında 250 kanarya besleyen, II.Dünya Savaşı’nda orduya katılan, ciddi bir şekilde yaralanmış olduğu savaştan döndüğünde UCLA’da resim bölümünü bitiren ve psikoloji doktorası yapan William Wharton (gerçek adıyla Albert William Du Aime), 1958’de ailesiyle beraber taşındığı Fransa’da uzun süre ressam olarak çalışmış. 1979’da ilk romanı Birdy’yi yazdığında 54 yaşındaymış. Çoğu otobiyografik öğeler içeren, üçü filme de alınmış sekiz roman ve iki anı kitabının dışında, çok popüler olduğu Polonya’da sadece Lehçe basılan, aralarında Birdy’ nin devamı Al’ın da bulunduğu dokuz kitabı ve bir resim albümü var.

1984’de Alan Parker tarafından beyaz perdeye aktarılan Birdy, 1985’de Cannes’da Jüri Özel Ödülü almış, Naomi Wallace tarafından da oyunlaştırılarak ilk kez 1997’de West End’de sahnelenmiş.

İstanbul Devlet Tiyatrosu geçen yıl, çok beğenilen iki güçlü savaş karşıtı oyunu repertuarına katmıştı. Bol ödüllü Ölüleri Gömün gibi Birdy de, yönetmeni Atilla Şendil’e İsmet Küntay Tiyatro Özel Ödülü, genç oyuncusu Onur Demircan’a da Kerem Yılmazer Genç Yetenek Teşvik Ödülü kazandırmış.

Al ve Birdy, alt-orta sınıftan iki yeniyetme. Yokluk ve başarısızlıkların ‘Yeni Dünya’da tutunmaya çalışırken huysuz ve duygusuz insanlara dönüştürdüğü göçmen ebeveynlerinden alamadıkları şefkat ve sevgiyi birbirlerinde buldukları kendilerine ait bir dünyaları var. Geniş bir hayal gücü olan zeki ve yaratıcı Birdy kuş besleyip onlar gibi uçmayı düşlerken, bedenini, gücünü ve erkekliğini yeni yeni keşfetmeye başlayan yakışıklı Al kız peşinde koşmayı yeğlemektedir. Bu karşıtlıklar onları birbirinden ayıracağına bu iki kişilik özel bir kulübün üyesi tam tersine birbirlerini tamamlamaktadır.

Yaşamdan sınırsız zevk alan, çocukluklarını, ergenliklerini coşkuyla yaşayan bu iki çocuğun hiç beklemedikleri ‘savaş’, onları sakatlayarak yaşamı kaldıramayacakları kadar ağır ve acımasız bir hale getirecektir. Ruhu parça parça olan Birdy, katatonik bir akıl hastası olarak içine kapanacak ve kendini olmayı hayal ettiği kuşa dönüştürecek, karnından ve yüzünden yaralanan Al ise, bandajların arkasındaki paramparça çenesinin düzelmesini beklerken kendisini ve arkadaşını ‘tamir’ etmeye çalışacaktır.

 Savaşın yıktıkları

Oyun, Alan Parker’ın ünlü filminden birkaç noktada ayrılıyor. Birincisi yönetmenin filminin çekildiÄŸi dönemin özelliÄŸine uygun olarak olayı II.Dünya Savaşı yerine Vietnam’a taşımış olması ve filmine kimi savaÅŸ sahnesi de koymuÅŸ olması. Naomi Wallace, öyküyü romandaki döneme geri getirmiÅŸ. Atilla Åžendil’in yorumu, giyilen üniformalar II.Dünya Savaşını çaÄŸrıştırıyorsa da, Medine Yavuz’un kimi zaman soyuta kaçan (özellikle yeniyetme Al ve Birdy’de) giysi tasarımının da desteÄŸiyle  zamansal kısıtlamaları aÅŸarak, olayları herhangi bir savaşın olduÄŸu günlere, son iki yüzyıldır dünyada savaÅŸsız sadece on bir gün geçtiÄŸi düşünüldüğünde, dünden bugüne ve hatta yarınlara taşıyor. Wallace, savaşın acımasızlığını, Al ve Birdy’nin yıkılışlarıyla ve vicdani retçi bakıcı Renaldi’nin yaÅŸadıklarıyla anlatırken, bence filme de biraz yamanmışmış gibi gelen savaÅŸ sahnelerine -haklı olarak- hiç yer vermemiÅŸ.

Filmin kronolojiyi ters yüz eden flash back’li anlatımında Al ve Birdy’yi gerek yeniyetme olarak gerekse savaş sonrasında aynı iki oyuncu (o zamanlar ikisi de yirmili yaşlarında olan Nicholas Cage ve Matthew Modine) canlandırmış. Oyunda kronoloji daha da parçalanıyor ve Al ile Birdy hem ilk gençliklerindeki hem de savaşın sonundaki halleriyle aynı zamanda sahnede bulunuyor.

Birdy, Ãœsküdar Tekel Deposu’ndaki ikinci salonda, Ãœsküdar Stüdyo Sahne’de oynanıyor. Ölüleri Gömün için olaÄŸanüstü bir savaÅŸ alanı yaratmış olan Behlüldane Tor bu kez, Al ve Birdy’nin sıkışmışlığını daha da vurgulamak için hem izleyicileri hem oyuncuları içine alan bir kafes tasarlamış. Ölüleri Gömün’de sahneyi alabildiÄŸine enine yaymışken, bu kez ışık tasarımını yapan Nejat Karaorman’ın da desteÄŸiyle, çok baÅŸarılı olarak yüksekliklerle oynamış. Alt oyun alanı hastane, Doktor Weiss, bakıcı Renaldi ÇavuÅŸ Al ve ‘kuş’  Birdy’nin mekânı. Ãœst katta birkaç kademeden oluÅŸan ve kimi zaman çocukların oynadığı tren raylarını, kimi zaman Birdy’nin nefes tutma denemelerini yaptığı derin suyu, kimi zaman uçuÅŸ denemelerinin yapıldığı tepeyi simgeleyen iskele ise Genç Al ve Genç Birdy’nin yaÅŸam alanı. Ãœsttekiler kimi zaman alttaki ikilinin düşünmüş olduklarını dile getiriyor, kimi zaman da birinin bir katta baÅŸlamış olduÄŸu cümle öteki katta tamamlanıyor.

Bir seviyeden ötekine büyük bir rahatlıkla zıplayan, kollarını her açtığında uçaçakmış gibi kanat sallayan Onur Demircan (Genç Birdy) ile bir spor merkezinde bile zorlukla yapılabilecek hareketleri daracık bir kedi yolunda rahatlıkla gerçekleştiren Kerim Altınbaşak (Genç Al)oyun boyuncaneredeyse hiç terketmedikleri tüneklerinde mutluluğu, özgürlüğü ve umudu simgeliyorlar. Gerçi Onur 23, Kerim 26 yaşında ama o iskeleye çıktıkları anda ikisi de 17 yaşında. Henüz tiyatro eğitimlerine devam eden bu iki pırıl pırıl genç, iki yeniyetmeyi büyük bir başarı ile canlandırıyorlar. Onur Demircan (belki biraz da Genç Birdy karakterinin Genç Al’den daha derinlikli olmasının da etkisiyle) bir adım önde ama Kerim Altınbaşak da en az onun kadar iyi.

Alt katta, Al’ın hastaneye gelerek eski dostunu görmesinin Birdy’i gerçeğe döndüreceğini uman ve böylece olaylara aktif olarak katılmasa da reaksiyonun katalizörü görevini yüklenen askeri psikiatr Doktor Weiss’i Burak Karaman rahatlıkla canlandırıyor. Emre Çakman, vicdani retçi olarak savaşa gitmemiş olsa da etrafındaki anlayışsızlığa karşı başka bir savaş vermekte olan Renaldi’de çok iyi. (Renaldi önemli bir karakter; savaşmak istemeyenlere karşı yöneltilen ayırımcılığın ve aşağılamanın da simgesi. Keşke yazar onun üzerinde biraz daha fazla yoğunlaşaydı...)

 Genç yetenekler

Oyunun tamamında sahneye gerçek bir kuş gibi tüneyen Birdy Hakan Yufkacıgil’in finalde birkaç repliği var ama olağanüstü beden diliyle her şeyi söylüyor. Karşısında, Birdy’sine ulaşmak için çırpınan, her konuşması onun iletişimsizlik duvarına çarparak monoloğa dönüşen Çavuş Birdy’de bir başka genç yetenek, Can Yılmaz var. Yüzünün yarısını kapatan sargıların mimik ve konuşmalarını engellemesine rağmen, oyunun en büyük yükünü omuzlayan oyuncu dört dörtlük bir performans çıkarıyor.

Doğru oyunun, doğru mekânda, doğru oyunculuklarla seyirciye iletilmesinin en büyük payı tabii ki doğru sahneye konulmasında.

1963’de EskiÅŸehir’de doÄŸan Atilla Åžendil, MSÃœ Devlet Konservatuarı Tiyatro Anasanat Dalı mezunu. 1991’den beri devlet tiyatrolarında ve filmlerde oyunculuk yapıyor. Birdy Haliç Ãœniversitesi Tiyatro Bölümünü kurmuÅŸ olan ve 2001 ilâ 2009 yılları arasında MSÜ’de eÄŸitmenlik yapan Åžendil’in tek başına yönettiÄŸi ilk oyun (2009-2010 sezonunda Temiz Ev adlı oyunu Kubilay KarslıoÄŸlu ile birlikte yönetmiÅŸti). Mekân, ışık, müzik kullanımı, sahne trafiÄŸi çok baÅŸarılı. Oyuncu yönetimi ise, 20 küsur yılın getirdiÄŸi oyunculuk deneyiminin de etkisiyle çok iyi.    

Birdy vesilesi ile Devlet Tiyatroları’nın son zamanlarda özellikle oyuncu seçimi ile ilgili başarılı bir uygulamasına dikkat çekmek istiyorum. Kuruluşundan beri kendi bünyesindeki kendi okullarında yetişen memur-oyuncuların ve memur-rejisörlerin hegemonyasında kalan kuruluş, son yıllarda, biraz da iyice repertuar tiyatrosuna dönüşerek çok fazla sayıda oyun sahnelenme gereksiniminden, dışarıya açılarak misafir yönetmen, teknik ekip ve oyuncularala çalışmaya başladı. Böyle bir oluşumun bu yıllanmış ve biraz da köhnemiş kuruma getirdiği çeşitlilik ve taze kanın göstergelerinden biri de Birdy.

Hepinize iyi seyirler dilemeden farklı bir konuda küçük bir not düşmek istiyorum.

Güldüren oyun

Mekân Artı’da Ufuk Tan Altunkaya’nın yazmış olduğu ve benim gibi çok zor gülen birini bile güldürmeyi başaran çok zeki, çok keyifli ve ve çok eğlenceli bir oyun var: Aybike Esin Tumluer’in hazırladığı ve oynadığı Çok Hücreli Bölünen. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim Arabalıysanız erken gidin, park yeri aramanız gerekebilir. Arabasız giderseniz de erken gidin. Fuayesinin çay ve kahvesi de çok güzel. Pişman olmazsınız.

Hepinize iyi seyirler.

Leave a Reply