Hafta sonu İzmir'e uçuyordum... Yanımda Suriyeli anne ve kızı oturuyordu. Anne çap-pat kızı Aliye ise güzel Türkçe konuşuyordu. Çünkü Ankara'da bir vakıf üniversitesinde psikoloji eğitimi alıyormuş .Türkiye'yi ve de özellikle de Gaziantep'i çok sevdiklerini üstüne basa basa belirttiler.
Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerinde yaşadığı ters rüzgar onları da etkilemiş... Biraz burukluk, hüzün aynı zaman da kızgınlık var. Kızgınlık hem kendi liderlerine hem de Türk liderlerine karşı doğal olarak.
"Suriye halkının kendi kaderini tayin etme hakkını kimse kendine hak göremez" diyor, güzel Aliye... Güzellik sadece fiziki görünüşünde değil belli ki ruhunda var Aliye'nin.
" Türkiye eğer Atatürk gibi bir lidere sahip olmasa idi, devrimler yapmasaydı, laiklik ilkesini özümsemeseydi. Şu an belki daha gerilerde olabilirdiniz. Belki biz de böyle durumları yaşamazdık. Aydınlanma dönemine ihtiyacımız var " diyor. Aliye, çok okuyan, sorgulayan akıllı bir genç kız. Güzel ve akıcı Türkçesini çok okumaya borçlu olduğunu en çok Orhan Kemali ve Ayşe Kulini okumayı sevdiğini söylüyor. Halkların kardeşliğinin ne kadar önemli olduğunu belirtip, Türkiye ile sorunlarımızın, tez elden düzelir dileğinde bulunuyor.
Evet, Suriye ile Türkiye komşular. Onları birleştiren çimento ise Müslümanlık. Ve de bir döneme damga vuran "ortak yazgı." Gaziantep sokaklarında gezen alışveriş yapan, Suriyeli komşularımız bize renk katmışlardı. Varlıkları hem maddi hem de manevi güçtü, bizler için. Demek ki aynı şeyleri düşünüyoruz. Şu an iki ülkenin de ciddi zararı var. Ekonomik olarak.
Türkiye, Suriye'de ki olup bitenlere aşırı duyarlılık gösterip Esad rejimine karşı uluslararası baskı uygulamasına da önderlik etti. Hızını alamadı açıkça da tehdit etti. Ne zaman ki Rusya, Suriye'nin yanında olacağını açıkladı. Suriye biraz rahatladı. Ya biz... Esen, kükreyen, gürleyen bize ne oldu? Zararımızın bedelini kim ödeyecek?
Biz işte böyle Suriyeli komşularımız ile dostça rahat bir şekilde konuşabiliyorduk. Bizi devlerin kavgaları ilgilendirmiyordu. Hele çıkarları hiç ilgilendirmiyordu, ilgilendirmeyecek de. Ortadoğu'daki farklı geçiş süreci bakalım dünyaya ve bizlere neler sunacak.
Ortadoğu'da yazılar yazılmış, çizgiler çizilmiş belli de, bunun bizi nasıl etkileyeceği belli değil... Merakımız bu!