Psikolojimiz Niye Bozuk?

Fatma Doğanay’ın Röportajı

Psikolojimiz her geçen gün biraz daha bozuluyor, çevremizdeki birçok insanın psikolojik destek aldığı haberlerini son zamanlarda daha çok duyar olduk. Psikolojimizdeki bu bozulmaların sebebi neye bağlanabilir, dünün psikolojisi ile günümüz psikolojisi arasında büyük değişimler mi söz konusu, toplumun psikoloğa ve psikiyatriste bakış açısı ne, artık sorunlara direnç gösteremiyor muyuz, toplumda yaşanan şiddet olaylarını neye bağlayabiliriz? Kafamızı kurcalayan bütün bu soruları Anka Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi sahibi Psikiyatrist Dr. M. Reşat Önal’a sorduk

Son zamanlarda psikoloji ile alakalı sıkıntılar gittikçe arttı, dünün psikolojisi ile günümüz psikolojisini kıyasladığımız zaman ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?

Dünkü ve bugünkü psikolojik durumlarla alakalı hastalıklar değişebilir fakat psikolojik rahatsızlıkların değiştiğiyle alakalı elimizde istatistiki bir veri yok, sadece intibalar var, ama o intibalar gerçek bir bilgi ifade etmiyor.  Fakat şu muhakkak ki daha fazla psikiyatrik rahatsızlık teşhis edilir oldu şimdi. Yani eskiden psikiyatrik rahatsızlıktan değildir huyu böyledir” denilen şeyler de psikiyatrik rahatsızlıklar tasnifi altında incelenmeye başlayınca bu dediğiniz intiba hasıl oldu. Yoksa ben seneler önceki rahatsızlıklarla şimdiki rahatsızlıklar arasında toplum içindeki oran itibarı ile kayda değer bir fark olduğunu düşünmüyorum.

Toplumun psikoloğa ve psikiyatriste bakış açısında değişiklik olduğunu düşünüyorsunuz o zaman… Çünkü eskiden bir psikoloğa gidildiği zaman “Sen deli misin?” sorusu beraberinde geliyordu

Evet ama bu psikolojik rahatsızlıkların artması anlamına gelmez sadece psikiyatrik rahatsızlıkların psikiyatristlere intikal etmesi manasına gelir, yani istatistiği nereden tuttuğumuza bağlı. Dediğiniz gibi eskiden o söylem çok fazlaydı. Eskiden “Deli doktoru” lafını çok duyuyordum, ancak şimdi artık yok denecek derecede azaldı. İnsanlar artık çok daha rahat geliyor. Psikoloğa giden insanlar eskiden SSK’sını kullanmak istemezdi, birileri duyar diye, şimdi ise bu durum daha az insanın umrunda. Bahsedilen bu artış bundan kaynaklanan bir artıştır. Amerika’da insanların yüzde 30’u psikiyatriste gidiyormuş, herhalde bunların hepsi deli, biz akıllıyız çünkü bizde insanların yüzde 3’ü gidiyor” deniliyordu. Şimdi bu istatistikler değişmeye başladı bizdeki oran arttı ama bu onların akıllandığı bizim delirdiğimiz anlamı taşımıyor. Olması geren bu olduğu için, bu rahatsızlıkların psikiyatriste intikal etmesi gerektiği içindir.

İntihar olaylarında büyük bir artış var, intihar yaşı çok düştü bunu  neye bağlayabiliyoruz,artık insanların direnci mi kırıldı, bu neden kaynaklı?

İntihar araştırmaları şunu gösteriyor, İnsanların intihara gitme sebebini yaş,cinsiyet ve toplumsal yönden araştırıldı, ve çıkan sonuç dini değerlere bağlı toplumların intihara meyletme aranı daha düşük gözlendi. Avrupalılar için düşünürseniz Katoliklerde Protestanlara göre daha az görülüyor. Müslümanların yaşadığı yerlerde daha az görülüyordu, ancak şimdi daha çok görülmeye başlandı. En büyük faktörlerden bir tanesi bu, dini inancın, maneviyatın zayıflaması… Toplumsal sıkıntılar her zaman olur ancak çözümün intihar olmaması ile alakalı gerekli hassasiyeti korumak lazım, fakat bu manevi değerleri olmayanların kurtuluşu yoktur anlamı taşımıyor, mutlaka psikiyatriste başvurmalı ve psikolog desteği almalıdırlar. İlaç kullanmak gerekiyorsa bir an önce başlamalıdırlar.

Peki Reşat Bey sizce ilaç kesin çözüm müdür, siz tedavi yöntemlerinizde hemen ilaç tedavisine başlıyor musunuz, hangi aşamaları gözetiyorsunuz?

İlaç tedavisi mümkün tedavilerden bir tanesi çünkü Psikiyatrik tedaviler ya ilaç tedavisidir ya da psikolojik tedavi, psikoterapilerdir… İkisi de düzgün yapıldığı takdirde sonuca ulaşılabilir. Çünkü her ikisinin sınırları var, kullanıldıkları yerler var. Farmakoloji tedavi dediğimiz ilaç tedavisi daha ziyade semptom bastırmaya yöneliktir. O rahatsızlığın son ürünlerinin engellenmesine yöneliktir. Beklentileri de bununla sınırlamak gerekir. Esasi değildir, esastan problemi çözmez.

Bu ilaçların kişiden götürüsü nelerdir, ne gibi zararları vardır?

Elbette ki bütün ilaçlar bedeli ile gelir, bütün ilaçlar duygusuzlaştırmaya yöneliktir. Bunu doktor dile getirmeyebilir ancak gerçek budur. Heyecanınızı alır, duygusuz olursunuz, bununla beraber elemi de bastırır. Bedelsiz tedavi olmaz. Oradaki hesap “ne verdim ne aldım” hesabıdır. Eğer aldığınız verdiğinizden çoksa bu makul bir alışverişe benzer. Bu sadece psikiyatri alanında değil. Diğer alanlarda da bu böyledir.

Size gelen hastaların en çok sunduğu sebep nedir, ön plana çıkan sebep genelde ne oluyor?

Bize gelen sebep daha çok ilişkisel sebep oluyor, mesela kaynana şikayetiyle geliyor, Böyle bir sebeple gelince demek ki şahıs ilişkisel bir sebepten kaynaklı sorun yaşamaktadır intibası oluşuyor bizde. Ama odağımız gelen şahıstır, sıkıntı yaşadığı kişi değildir. Karşıdaki kişi ile ilişkisinde ortaya çıkan durum her ne ise bunda bir değişiklik yapabilir miyiz diye düşünürüz önce o mümkün değilse eğer ilaç tedavisi ile kişiyi rahatlatma yöntemine gideriz.

Şiddet psikolojik bir rahatsızlık mıdır?

Şiddetin kendi değil, olamaz çünkü şiddet tabiidir, ancak şiddetin olumsuz kullanılması problem oluşturur. Bırakın şiddetin kendisini memleketin müdafaası için şiddet kullanır, ya da görür gazi olur, fakat zayıf bir kadına ve çocuğa yöneltilen şiddet ise sıkıntı addeder. Yani bu tanımlamaya göre değişiklik arz eder. Ancak kontrolsüz şiddet kesinlikle hastalıktır.

Klinik psikoloji adına ülkemizde ne gibi gelişmeler yaşandı?

Şu anda klinik psikoloji dediğiniz şey eğer psikiyatri ile ilişkisi içerisinde değerlendirecek olursak, daha yönetmelikler çıkarılıyor. Çünkü psikolojiden mezun olup kliniğe yönelmek isteyen arkadaşlar için daha yönetmelikler yeni çıktı. Alanda çok büyük bir dağınıklık mevcut.  Nasıl istikrara kavuşulur bilmiyorum. Klinik psikoloji evvelden beri şahısların  normal ya da patolojik hareketlerinde zihin diye bir şey vardır ve bununla alakalı biz çalışırız. Eğer zihin beyni kullanıyorsa bu tıp ile ilişkiyi gösteriyor ve tıp müdahalesi gerekir. Halbuki klinik psikoloji ile uğraşan insanları neredeyse tamamı tıp mezunu değil ve bu problem teşkil eder, sebebi de psikiyatristlerin psiko terapi ilke uğraşmamaları. İlaçla tedavi daha çok işlerine geliyor. psikolojik tedavinin eğitimini almak istemiyorlar, sadece bunun eğitimini alan insanlar da “Tıp okuyacak halimiz yok ya” diyorlar. Böyle bir kriz var ortada bu krizin neticesi herhalde hastalara iyi yansımıyor, her iki alanda da eksiklikler baş gösteriyor, bu sadece bizim problemimiz değil, dünyada yaşanan ortak bir sıkıntı. Onun dışında da bilimsel manada bu sahalarda herhangi bir hareketlilik yok.

Psikolojimizi koruyabilmemiz için ne gibi bir öneriniz var, gelen hastalara maneviyata yönelmeyi öneriyor musunuz?

Ben önermiyorum çünkü psikoterapist sınırları bunu önermeme engel, psikiyatrik sahada kalırsak elbette ki önermelerde bulunuyoruz, eğer şahıs manevi alana yöneliyorsa destek alacağı alan genişliyor demektir. Ya da destek alacağı iltica edeceği kocaman bir yer var demektir. Şüphesiz ki takdire şayandır. Tavsiye ettiğim yerde soran olursa söylerim, her gelene söylemiyoruz.

 

 

 

Leave a Reply