Psikoloji kongresinde dini kimlik ve değerler

Hangi dinden olduğumuz kendimizi tanımlarken önemli evet ancak hangi din, ülke, cinsiyet, eğitim ve yaştan olursak olalım, dine verdiğimiz önemin kişisel değerlerimiz içindeki yeri yüzde 1’den daha az oranda farklılık gösteriyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Din artık önemli değil!” dedi Profesör Shalom Schwartz Milano’da gerçekleştirilen 14. Avrupa Psikoloji Kongresi’nde. “Bunu size kanıtlayacağım” diye sözlerine devam etti.
Kendisi dünyaca ünlü bir sosyal psikolog ve kültürler üzerine araştırmalar yapan bir bilim insanı. Kendi adıyla anılan “Schwartz Değerler Ölçeği” farklı kültür ve uluslarda yaşayan kişilerin değer önceliklerini ortaya koyan ve binlerce atıfta bulunulan bir kuram.

On temel değer
Dünyaya kendi kişisel değerlerimiz penceresinden bakıyor ve bu açıdan yargılıyoruz. 3 tane evrensel zorunluluktan ortaya çıkan (biyolojik, sosyal ve topluluk) 10 temel değerimiz var. Bunlar özyönelim (seçme, yaratıcılık, keşfetme), uyarılma (zorluklara karşılık yenilenme), hazcılık (kişisel zevkler peşinde koşma), başarı (sosyal standartlara göre kişisel başarı), güç (insanlar ve kaynaklar üzerindeki statü ve sahiplik), güvenlik (emniyet, harmoni), uyum (kişi ve normlara zarar vermemek adına hareketlerini kısıtlama), geleneksellik (kültüre ve dine saygı, bağlılık, kabul etme), yardımseverlik (grup üyelerinin refahını koruma ve geliştirme) ve evrensellik (insanları ve doğayı anlama ve koruma).
Bütün bu değerler birbirleriyle etkileşim ve çelişki içinde. Örneğin başarı basamaklarını çıkarken başkalarına yardım etmekle zaman kaybetmek yolumuza çıkan önemli bir engel. Bu noktada motivasyona bağlı olan kişisel değer önceliklerimiz devreye giriyor ve bize seçimimizi yaptırıyor.

Değer öncelikleri
Yaşam koşullarımız, dolayısıyla değer önceliklerimiz farklı. Yaş, cinsiyet ve eğitim, değer önceliklerimizi belirleyen pek çok faktör içinde en önemlileri arasında.
Erken erişkinlik döneminde iş ve aile büyük önem taşıyor, başarı ve uyarılma tüm değerlerin önüne geçiyor. Orta erişkinlik döneminde kazanımla rın korunması adına güvenlik, uyum ve geleneksellik öne çıkıyor. Yaşlılık döneminde güvenlik ve geleneksellik çok yüksek bir düzeye ulaşıyor.

Erkek ve kadın
Erkekler için güç, kadınlar için yardımseverlik en öne çıkan değerler. Başarı, hazcılık, uyarılma, özyönelim erkeklerin öncelikleri arasındayken, evrensellik, uyum ve güvenlik kadınların öncelikli değerleri. Birey aldığı eğitimle değişmeye ve başarı odaklı olmaya başlıyor. Evrensellik üniversite eğitimiyle yükseliyor çünkü üniversite eğitimi bireyin ufkunu genişletiyor.
Schwartz Değerler Ölçeği’ne göre ebeveyn, mizacımız, becerilerimiz, arkadaşlarımız, yetiştiğimiz çevre, bağlı bulunduğumuz din, kültür, içinde bulunduğumuz politik ve ekonomik sistem gibi diğer faktörler de değer önceliklerimize etki ediyor. Ayrıca birbirine zıt değerler arasında çoğunlukla denge sağlamaya çalışıyoruz.

Kişisel değerler ve din
Schwartz’ın Milano’daki kongrede sunduğu “Dini kimliğin kişisel değerler içinde yok oluşu: Protestanlık, Katoliklik, Doğu Ortodoks Kilisesi, Müslümanlık, Yahudilik ve dinsizlik üzerine bir çalışma” 2002-2012 yılları arasında 36 Avrupa ülkesinde yaşları 15 ile 102 arasında değişen yaklaşık 253.000 katılımcıyla yapılan Avrupa Sosyal Araştırması’nın sonuçlarından biriydi. Katılımcıların yaklaşık 94.000’i dinsiz, geri kalanı ise Hıristiyanlık, Müslümanlık ve Musevilik dinlerinden birine mensupmuş.
Araştırmaya katılan 3 Müslüman ülke Türkiye, Kosova ve Arnavutluk’muş. İsrail de bu araştırmada yer almış. Dini kimliğin kişisel değerler içinde önemini kaybetmesi araştırmanın önemli bir sonucuydu. Üzerinde araştırma yapılan dinler tektanrılı ve bunlar temelde aynı felsefeye, uygulamada farklılıklara sahip. Doğu dinleri ve felsefesi bu çalışma kapsamının dışında kaldığı için ortaya çıkan sonuçlar daha homojen.

Etkileşim ve çatışma
Kendimizi tanımlarken hangi dinden olduğumuz önemli. Ancak hangi din, ülke, cinsiyet, eğitim ve yaştan olursak olalım, dine verdiğimiz önemin kişisel değerlerimiz içindeki yeri yüzde 1’den daha az oranda farklılık gösteriyor. Finlandiya’da yaşayan bir Protestan ile Doğu Ortodoks kilisesine bağlı bir Rus için din kişisel değerler içinde aynı yerde duruyor.
Araştırmaya katılan bireyler dinin varlığına saygı duyuyor, ancak din kişisel değerlerimizle etkileşim ve çatışma halinde. Güvenlik, uyum, geleneksellik, yardımseverlik ve evrensellik değerleri bizi dine yakınlaştırabilirken, özyönelim, uyarılma, hazcılık, başarı ve güç bizi ondan uzaklaştırabiliyor.
Yaşadığımız dünyanın her geçen gün daha fazla başarı ve güç odaklı olmaya başladığını düşünürsek, dinin solmaya yüz tutmuş etkisini daha iyi anlayabiliriz. Başımızı kaldırıp sadece yakın coğrafyaya baktığımızda bile terör, sefalet, hırsızlık, yolsuzluk bize bunu defalarca kanıtlıyor.  

Dr. NESLİHAN SABUNCU Özyeğin Üniv.

Leave a Reply