Pazar Sohbetleri’nde bu hafta konuğumuz, Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar

Kemerburgaz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar, Manisa'nın Soma ilçesinde 301 vatandaşın hayatını kaybettiği maden faciasının toplum psikolojisine etkilerini ve yaşanan üzüntünün toplumsal bir bunalım halini almaması için, bizlere yapılması gerekenleri anlattı.

Facianın insanlarda 'güvensiz bir dünyada yaşıyorum' algısını tetiklemiş olabileceğini belirten Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar, ?Soma'da yüzlerce ailenin canı yandı, ancak bu elbette Soma ile sınırlı değil, hepimizin canı yandı' dedi. Böylesi travmatik olaylar yaşandığında, o ülkede yaşayan fertlerin güvenlik duygusunun da sarsıldığını söyleyen Doç. Dr. Koçkar, güvenlik duygusunun sarsılmasıyla birlikte aklımızı meşgul etmeye başlayan bir çok sorunun olacağını ancak süreci en doğru şekilde atlatmanın psikolojimiz açısından çok önemli olduğunu dile getiedi. Soma'da yaşanan ve hepimizi yasa boğan acı olayın, toplumsal bir bunalıma dönüşmemesi için dikkat etmemeiz gereken daha birçok önemli detay Pazar Sohbetleri'nde sizlerle...

YAŞANAN ACI OLAYIN ARDINDAN HEPİMİZ DERİN BİR ÜZÜNTÜ İÇERİSİNDEYİZ ANCAK BU ÜZÜNTÜNÜN İLERİ BOYUTLARA TAŞINIP DA TOPLUMSAL BİR BUNALIM HALİNİ ALMAMASI İÇİN NELER YAPMAMIZ GEREKİR?

İnsanların bu güne kadar bildikleri ve dogal olarak kabul ettieri gerçekler yıkıldığı için, 'güvensiz bir dünyada yaşıyorum' algısı tetiklenmiş oldu. Soma'da yüzlerce ailenin canı yandı, ancak bu Elbette Soma ile sinirli degil, hepimizin canı yandı. Böylesi travmatik olaylar yaşandığında, o ülkede yaşayan fertlerin güvenlik duygusu da sarsılıyor ve'Benim güvenliğim bu ülkede yeterince önemseniyor mu?' sorusu ortaya çıkıyor. 'Bizim canımızın yanmaması ile ilgili yeterince önlem alınıyor mu?' gibi sorular da sıkça zihnimizi meşgul etmeye başlıyor. Bu soruları sormamız da tabii ki anormal bir durum değil. Ancak bu soruları kendimize ve ilgililere sorarken, soğukkanlılığımızı elden geldiğince korumaya çalışıp, sürece biraz zaman vererek, değerlendirmeye tabii tutmamız lazım.

Allah en büyük sabrı oradaki ailelere versin, ama hepimiz metanetli ve sabırlı olmalıyız.

YAŞANAN ACIYI DRAMATİZE ETMEMEK VE İZLEYİCİNİN ZATEN İYİ BİR NOKTADA OLMAYAN MORALİNİ DAHA DA BOZMAMAK İÇİN MEDYANIN NELERE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR?

Kamuoyunu bilgilendirme amacıyla orada bulunan basın mensuplarına da bu konuda görevler düşüyor. Zaten hassasiyetle davrandıklarına eminim ama öncelikle işçi yakınlarına soru yöneltirken çok dikkatli olmaları gerekiyor. Çünkü orada çok büyük bir acı olduğu gibi, çok büyük de bir kaos var. Dünyaları yıkılmış durumda olan insanlara da yöneltilecek sorular, ya da orada yaşananlara dair yapılacak yayınlar konusunda hassasiyet çok çok ileri düzeyde olmalı. Mesela naaşların videolarının ya da fotoğraflarının gösterilmemesi önemli. Yayınlanması zorunlu olan bir görüntünün, mozaikli olarak verilmesi de izleyiciye verilecek zarardan kaçınma noktasında önemi büyük.

TOPLUM PSİKOLOJİSİ AÇISINDAN DEVLET, BU KONUYA NASIL YAKLAŞMALI?

İnsanların öncelikle güvenlik algısının geliştirilmesi gerekiyor. Ülke fertlerinin, en basit ifadeyle; 'Ben bu ülkede güvendeyim' diyebilmesi sağlanmalı. Bunun için de birçok konunun gözden geçirilmesi, geliştirilmesi ve pek çok yönetmeliğin değiştirilmesi gerekiyor. Bunlar yapılırken de, çalışmaların doğru zamanda, doğru üslupla, apacik şekilde kesinlikle halka duyurulması gerekiyor. Ancak bunlar yapılırsa insanlardaki güvenlik duygusunun artması sağlanabilir.

SİZCE BU YAŞANANLARI ZİHNİMİZDE SÜREKLİ OLARAK CANLI TUTMANIN BİR ZARARI OLABİLİR Mİ?

Aksine hatırlanmalı?Bu tür acı olayların asla unutulmaması gerekiyor. Yine bizim en çok şikayet ettiğimiz; 'İki gün konuşulur, üçüncü gün unutulur' durumunun bu sefer başımıza gelmemesi gerekiyor. Bu olayın unutulmaması iki açıdan çok önemli. Bunlardan ilki bu gibi olayların bir daha yaşanmamasına dair alınacak önlemlerle ilgili. Bu acı olay hatırlandıkça zaman içerisinde hem devlet kendine dersler çıkaracak, hem de biz vatandaşlar olarak dersler çıkaracağız. İkincisi ise psikolojik açıdan çöküntüye uğramamızı önlemesi açısından çok önemli. Yasın yaşanması gerekir, eğer yasımızı gerektiği sürede ve olması gerektiği haliyle yaşayamıyorsak, psikopatoloji üretmeye başlıyoruz. Yasını yaşayamayan, bastiran kişide, depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz pek çok sorun gelişiyor. Tüm bu olumsuzluklara maruz kalmamak için, bu olayı anarak, konuşarak, hislerimizi bastırıp yok saymadan süreci yaşamamız gerekiyor. Yasanan olagandisi olayi hatirlamak, yasimizi yasamak psikolojik sagligimizi korumanin bir yoludur.

Olayın yaşandığı yerde bir anıtın yapılması ya da her yıl bu anma törenlerinin düzenlenmesi, yaşadığımız yürekleri dağlayan bu olayın unutulmaması için bir yöntem olabilir. Bu tür eylemler, insanların acılarının önemsendiği, bu acının unutulmadığı duygusunu oluşturur.

BU SÜREÇTE BİR UZMANDAN PSİKOLOJİK DESTEK ALMAMIZ GEREKİR Mİ?

Orada yakınlarını kaybetmiş olan halkın yanı sıra, Olayi TV'dan izleyen bir kisinin de tramvatize olması mümkün. Televizyonda, gazetede ya da başka yayın organlarında orada yaşanan olaylarla birlikte ortaya çıkan acıyı ve ruh halini gören bireyler, ister istemez empati kurabilurler. Ancak bu gibi durumlarla başa çıkma mekanizması daha zayıf olan kişiler, zaman zaman çok daha ağır reaksiyonlar gösterebiliyor. Bu noktada Soma dışında yaşayan ve orada yaşamını yitiren bireylerle kan bağı ya da bir tanışıklığı olmayan kişilerin bu reaksiyonları göstermesinde 'maruz kalma' faktörü çok önemli rol oynuyor. Bu olaya dair bütün gün sadece, televizyonda oradaki görüntülerin izlenmesi, oraya dair yazılanların okunması, en genel ifadeyle odak noktasının sadece ve sadece bu acı olay olması, bize daha da kötü hissettirecektir. Daha fazla maruz kalmak, daha fazla tramvatize olmayı getirebilir. Kişide güçsüzlük, iştahsızlık, hiş bir şeyle ilgilenememe, olayı sürekli konuşmak isteme ya da çevredeki insanlardan iyice uzaklaşmak isteme gibi bir durum varsa kesinlikle profesyonel bir müdahale gerekiyor demektir. Zaten Soma'da bu gibi durumlar için yardım sağlayan bir ekip var. Su anda bölgede Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği calismakta. Bu ekip, doğal afetlerde ya da kitleleri ilgilendiren büyük çaptaki olaylarda uzmanlaşmış, psikologlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanlarindan oluşan bir ekiptir.

PEKİ ŞU ANDA ORADA BULUNAN AFETLERDE PSİKOSOSYAL HİZMETLER BİRLİĞİ'NİN DESTEĞİ NE KADAR ZAMAN BOYUNCA DEVAM EDECEK?

Birliğin hizmeti süreçle doğru orantılıdır. Bir yila kadar surebilir. Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği'nin oradaki hizmet süresi, duruma ve oradaki insanların ihtiyacına bağlı olarak uzayabilir ya da kısalabilir.

BU SÜREÇTEN BELKİ DE EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENEBİLİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM, ONLARI PSİKOLOJİLERİNİ BOZMAMAK ADINA NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Hem Soma'daki, hem de ülkenin diğer yerlerinde olan çocukların bu konuyla ilgili olarak, özellikle televizyona, diğer yayın organlarına ve ebeveynlerin kendi aralarındaki konuşmalara maruz bırakılmaması gerekiyor. Çocuklara oradaki durumu çok net, tutarlı ve yasina uygun bir dille anlatmak gerekmekte.. Orada yakınını kaybetmiş olan çocuklar da bu haberi mümkün olduğunca, güvendiği, sevdiği birinden almalı. Bu acı haberi çocuğa verirken de, üzülmesinler diye hayatını kaybeden kişi ile ilgili 'O artık gök yüzüne çıktı', 'Uykuya daldı', 'Seyahate gitti' gibi söylemlerden kesinlikle kaçınılmalı. Çünkü bu tür söylemler çocuklarda, ileriki yıllarda, uykudan korkma ve uyuyamama, gibi durumlara sebep olabiliyor. Doğadan da örnekler vererek, mümkün olduğunca mantıklı biçimde ölüm olgusunu çocuğa anlatarak durumu açıklamak, en doğru yaklaşım olacaktır.

SOMA'DA YAKINLARINI KAYBETMİŞ OLAN ÇOCUKLARIN, ORADAKİ KAOS VE DEHŞETE MARUZ KALMAMASI İÇİN BÖLGEDEN UZAKLAŞTIRILMASI GEREKMEZ Mİ?

Hayır, kesinlikle oradan uzaklaştırılmamaları gerekiyor. Süreç içerisinde, bu çocuklar, tanıdığı bildiği insanlardan, her gün yatıp uyuduğu evinden uzaklaştırılırsa durum daha da olumsuz olabilir. O çocukların hayatında büyük bir yer tutan insanlar yaşamını yitirdi ve bu büyük bir değişiklik anlamına geliyor. Bir de onları korumak adına, alışkın oldukları çevreyi değiştirirseniz, ikinci bir değişikliği kaldıramayabilirler, içine girdikleri üzüntü ve stresi bir kat daha artırmış olursunuz. Cocuklar mumkun olabildigince ayni duzenlerinde kalmalidir. Aile fertlerinden birini kaybetmiş olan çocuklarda özellikle hırçınlık, hiçbir şekilde söz dinlememe, yemeden içmeden kesilme ya da saldırgan tutumlar görülüyorsa kesinlikle bir uzmana başvurulmalı.

SOMA FACİASI'NIN ARDINDAN HİSSETTİKLERİMİZİ İFADE ETMEK, TEPKİLERİMİZİ ORTAYA KOYMAK, YETKİLİLERİN DİKKATİNİ ÇEKMEK YA DA ORADAKİ VATANDAŞLARIMIZIN ACISINI PAYLAŞMAK İÇİN SOKAKLARA ÇIKIP, BAZI EYLEMLER YAPMAK BU SÜREÇTE DOĞRU BİR DAVRANIŞ ŞEKLİ MKİ?

Bariscil yuruyusler yapmak demokratik bir haktir. Yaşanan olaylar elbette çok acı ve duyarsız kalmamız imkansız. Ancak, bu acıyı yaşarken de en doğru tutumları tercih etmemiz gerekiyor. Acımız büyük diye aşırılık içeren tepkiler ortaya koyarsak, başka kötü olaylara sebebiyet vermiş oluruz. Elbette orada yaşananların ihmal, düşüncesizlik ya da insan canına önem vermeme gibi nedenlerden dolayı meydana geldiği aklımıza gelebilir ve bu da bizi öfkelendirebilir. Ancak öfke kontrolsüzlüğünün, yaşanan acı her ne kadar büyük olursa olsun hiçbir mazereti yoktur. Orada canları yanmış olan kişilere destek vermek istiyorsak, öfkeyi kesinlikle bir yana bırakmamız gerekir. Öfkeyle yapılan eylemler hepimize birden zarar vermekten öteye gidemez. Somayi anmak hepimizin yapacagi bir gorevdir. Ancak, yürüyüşler ya da anmalar sırasında taşlar, sopalar, tekmeler, çevreye verilen zararlar ortaya çıkıyorsa, bu yapılanlar, bizim psikolojimizi düzeltmek yerine, sadece travmamızı bir kat daha artırır. Soma'daki vatandaşlarımıza destek vermek amacıyla yürüyüşler, basın açıklamaları ya da anmalar düzenlemek isteyenlerin sukunetle bunu yapmalari gerekmekte.

YAŞANAN FACİANIN ARDINDAN ELBETTE DERSLER ALDIK AMA SİZ ÖZELLİKLE NEYİ VURGULAMAK İSTERSİNİZ?

Bu ülkenin vatandaşları olarak, garip bir algimiz var: 'Bize bir şey olmaz' algısı. Bizler insaniz, her sey olabilir, uygun ve insancil tedbirleri hem bizlerin hem de ilgililerin almasi onemli.

Ote yandan, gelisebilecek bir ruh sagligi sorununda ise derhal bir uzmana basvurulmali.

Leave a Reply