Korku ve kaygılarınızı en az 6 aydır kontrol etmekte zorlanıyorsanız anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz...
Hisar Intercontinental Hospital Psikoloji Bölümü'nden Uzman Psikolog Gülşah Yahşi, yaşamı tehlikeye soktuğu sanılan ve genelde biyolojik bir sebebe bağlanan; aslında tamamen psikolojik bir rahatsızlık olan panik atak, anksiyetinin en sık görülen türü olduğunu dile getirdi. Bir kaygı bozukluğu olarak bilinen ve bireyin kontrol dışında gelişen sıkıntı ve huzursuz davranışlar sergilediğini söyleyen Yahşi, panik atak rahatsızlığının aniden ortaya çıktığını ve atağı yaşayan kişilerde, ataklar sırasında bayılma ya da ölüm korkusunun yer ettiğini belirtti.
Hangi durumlar panik atağa neden oluyor?
Yahşi, panik atağın rahatsızlığında, çocuklukta yaşanan bir ayrılık veya aile üyelerinden birinin kaybı temel sebep olabildiğine değiniyor. Bunun yanı sıra genel olarak evhamlı, endişeli yapıya sahip kişilerin panik atağı yaşayan gruba girdikleri görülüyor. Tabii ki, yaşanmış olumsuz bir olayın duyulması, kişide kendisinin de olumsuz şeyler yaşayacağına dair olan endişeye neden olabiliyor. Aynı zamanda evhamlı kişiler yakın çevresinde yaşanan bir rahatsızlığın kendisinde de çıkabileceği endişesi ile bedensel bazı işaretleri felaket habercisi olarak algılayıp, tekrarlayan panik atak nöbetleri geçirmesine neden olabiliyor.
Panik atak nöbetlerinin belirtileri neler?
Kişiden kişiye değişmekle birlikte, panik nöbetler sırasında yaşanan belirtiler olarak: kişiyi fazlaca rahatsız edecek derecede nefesin tıkanıyor gibi olması, göğüs ağrısı, çarpıntı, halsizlik, elin ayağın titremesi, ateş basması ya da ürperme, terleme, elin ayağın uyuşması, baş dönmesi, baygınlık hissi gibi durumlar sayılabilir. Yahşi'ye göre, panik atak yaşanan bir duruma özgüyse, yani o an şartların getirdiği bir tehlike düşüncesiyle beraber gelen bir ataksa, 1 kez yaşanan ve tekrarı olmayan bir atak olabilir, böylece tedavi gerektirmeyebilir. Ancak; herhangi bir duruma bağlı olmaksızın ortaya çıkan panik ataklar çoğunlukla tedavi gerektirir; çünkü kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda bozabilen bir sorun olarak karşımıza çıkar. İnsanların %10'u en az bir kez panik atak geçirir; bunların %3'ü tekrarlayan şekilde olmaktadır.
Bir kez atak yaşandı... Peki, sonra?
Ataklardan sonra kişinin kendi bedenine olan dikkati artar. Kendi bedeni üzerinde dikkat etmediği birçok şey artık o kişi için birer tehdit unsuru haline gelir. Dikkatin bedende yoğunlaşmış olması da bedende gerçekleşen en ufak bir değişikliği bile olumsuz yorumlamaya doğru gider ve endişeden kaçmak zorlaşır, gerçek bir fizyolojik rahatsızlık olduğu inancı kuvvetlenir. Panik atakları yaşayan kişiler, genelde panik ataklardan korunmak için birtakım davranışlar geliştirirler. Örneğin kardiyolojik sorunları olduğunu düşünen bir kişi merdiven inip çıkmaktan kaçınır ve bundan kaçındığı için de sorunlarına dair olan inancı kuvvetlenir. Bunu deneme fırsatı bulamadıkça merdiven inip çıkmama davranışı kalıplaşır ve kişinin yaşamı kısıtlanır, zorlaşır. Kişi, farkında olmadan kendini bir döngüye sokabilir, rahatsızlığını kuvvetlendirip devam ettirebilir. Aslında panik atağı yaşayan kişi atak yaşadığı durumların ne kadar üstüne giderse hastalık da o kadar küçülür. Psikoterapiye iyi yanıt veren bu rahatsızlığın tedavisi bir yana, bu rahatsızlığı yaşayan kişi, ataklarından dolayı kaçındığı davranışları belirleyip, yaşamını kısıtlayan şeylerin üstüne giderse bu hastalığı bir nebze hafifletebilir.
Panik Atağınızın Olması Sorumluluklarınızdan Kurtulacağınız Anlamına Gelmemeli!
Kişinin çevresindekilerin de ona yaşadığı panik ataklardan dolayı işini kolaylaştırıcı, sorumlulukları hafifleten tarzda davranmamaları iyi olur. Kişiye yapabileceği ölçüde küçük sorumluluklar verebilirler, atakla baş etmede destek olarak yardımcı olabilirler. Atakların ortalama süresi 20 dakika kadardır ve gittikçe azalan bir grafik izler. Soğukkanlılığını koruyarak kişinin yakınında olanlar bu durumun geçici olduğuna vurgu yaparak atağı yaşayan kişiye destek olabilirler.
Panik atak yaşayanlar ilaç kullanmak zorunda mı? İlaçsız tedavi mümkün mü?
Panik atak rahatsızlığına sahip kişilerde ilaç tedavisi ve psikoterapi ayrı ayrı da, birlikte de kullanılabilir. Bu kişiye ve rahatsızlığın öyküsüne göre değişir. Yapılan bilimsel çalışmalar bu rahatsızlığın ilaca da psikoterapiye de iyi yanıt verdiğini göstermektedir. Kişinin ihtiyaçları ve isteği doğrultusunda ilaçlı ya da ilaçsız tedaviler mümkündür.