(özel Haber) Liseli Öğrencinin Çalışması Önemli Bir Yaraya Parmak …

TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Proje Yarışması kapsamında Psikoloji dalında Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi 11’inci sınıf öğrencisi Esra Nur Turan’ın hazırladığı “Bir Kimlik İşareti Olarak Yara İzi” Projesi TÜBİTAK finallerinde yarışacak. “Okul Servislerinde Geçen Zaman’ın Sosyolojik Analizi” projesiyle geçen yıl Ankara’da Sakarya’yı temsil eden Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi 11’inci Sınıf öğrencisi Esra Nur Turan’ın hazırladığı proje, öğrencilerin içe dönük şiddetini ele alıyor.

uran, “Bir Kimlik İşareti Olarak Yara İzi” adlı projesinin amacının “Ergenlik döneminde olan gençlerin, kimlik arayışının doruk noktaya ulaştığını, bedeninin ve ruhun farkına varılmaya başlamasıyla kendine fiziksel olarak zarar vermelerinin hangi psikolojik durumlardan kaynaklandığını saptamak” olarak belirtti.

Esra Nur çalışmasında, “Lise öğrencilerinde Kendini Yaralama davranışı ne gibi psikolojik motivasyonlardan dolayı eylemleşmektedir? Kendini fiziksel olarak yaralama davranışında kimlik arayışının etkisi nedir? Gençlerde kendini yaralama davranışına neden olan psikolojik ve sosyo-demografik unsurlar nelerdir?” gibi soruları da konu ediniyor.

“Bir Kimlik İşareti Olarak Yara İzi” Projesinde Lise dönemi gençlerinde intihar niyeti olmaksızın kendini kasıtlı olarak yaralama davranışını araştırılıyor. Projenin tezi, bu dönemde yoğun bir kimlik arayışı içinde olan öğrencilerin kendi kimliklerini bulma adına yaptığı bir eylem olması. Projenin özgünlüğü, kendini yaralama olaylarını yalnızca bir yönüyle değil, olabilecek birçok ihtimali düşünerek geniş çapta hazırlanması.

Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe doğru giden büyüme ve gelişme süreci içinde, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal değişimlere uğradığı bir geçiş olduğundan bu dönemde gelişimsel yönden çatışmalar yaşandığı için zorluk çeken gençlerde; ailelerin beklentisinin yüksek olması, yoğun sınav stresi altında kalmaları, ekonomik yetersizlik, üzüntü ve depresyondan kurtulma isteği, başarısızlık, hatalarından ötürü kendini cezalandırma isteği, ailesini cezalandırma arzusu, karşı cinsle iletişim kurmakta zorlanma, yalnızlık gibi nedenlerden dolayı kendine zarar verme davranışı olduğu tespit edildi.

Çok geniş bir çerçeve oluşturulan metinde, Şiddet Unsuru Kendini Yaralamanın Tarihçesi, Kendine Zarar Verme Davranışıyla İlgili Yapılan Çeşitli Tanımlar, Kendini Fiziksel Olarak Yaralama, Bir Kimlik İşareti Olarak Yara İzi- Kendini Yaralama Olaylarının Benlik Oluşumu İle İlişkisi, Bedeni Tahrip etmenin Toplumsal Etkileri, Daha Önceden Kendini Yaralama Davranışı Üzerine Yapılan Çalışmalarla Projenin İlişkisi, Projenin Özgünlüğünün İfadesi bölümleri yer alıyor.

Konu belirlenme sürecinin ardından yoğun kaynak taraması yaparak hipotez geliştirdiğini anlatan Turan, daha sonra literatürdeki öncüler sonuçlar ve tekniği sorgulayarak, gözlem yoluyla elde edilen düşüncelerle birleştirildi ve diğer tezleri ortaya attı.

Projenin çalışma kısmında ise Sakarya Atatürk Lisesi ve Sakarya Atatürk Anadolu Lisesi, Yunus Emre Çok Programlı Lisesi, Ali Dilmen Anadolu Lisesi ve Erenler Lisesi’ndeki öğrencilerden faydalanıldı.

Çalışmasında bilimsel araştırma yöntemlerinden anket, görüşme(mülakat) ve derinlemesine görüşme kullanan Turan, 400 öğrenciye hazırlanan anket sorularını uyguladı.

Tipik kendini yaralama davranışı olan 11 öğrenci ile derinlemesine görüşme yaptığını kaydeden Turan, öğrencilerin isteğine bağlı olarak isimlere yer vermediğini anlatarak, “Yapılan derinlemesine görüşmelerde gözlemlediğim kendini yaralama davranışı için isteklendirmeleri destekler nitelikteydi” dedi.

Anket soruları hazırlanmadan önce “Anket Uygulama Yöntemleri ve Teknik Anket” konusu başlığı altında Sakarya Üniversitesi Kamu Yönetimi - ABD - Siyaset ve Sosyal Bilimler mezunu Hümeyye Okuroğlu ile görüşme yaptığını da anlatan Turan, ayrıca anket sorularının düzenlenmesinde Anket Hazırlama Teknikleri kitabından da yararlandığının altını çizdi.

Projenin Psikolojik derinliği ve çözüme yönelik faaliyetler ile ilgili Psikoterapist İskender Savaşır ile görüşme yaptığını söyleyen Turan, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Ek binasında psikoloji görev yapan İlhan Bozkurt ile de iletişim halinde çalışmasını yaptığını belirtti.

Veri toplama araçlarının ilgili kurumlara devam eden kişilere uygulanabilmesi için gerekli izinleri Sakarya ilçe Milli Eğitim Müdürlüğünden alındığı proje hazırlıklardan sonra 2012 yılının Eylül ayında başlatıldı ve 2013 yılının Ocak ayında sonlandırıldı. Anket uygulaması ise Aralık ve Ocak aylarında okullarda yapıldı.

Bulgulardan elde edilen sonuç, gençlerde içe ve dışa dönük öfke ölçeğinin yüksek olduğunu gözler önüne serdi. Kendini yaralama olaylarının nedeni olarak gösterilen en etkili unsurun aile olduğu tespit edilen projede gençlerde aileden anlayış beklentisi dikkat çekti.

Çalışma sonrasında karşılık bulamayan beklenti dışında aileden kaynaklanan birçok etken (aile içi şiddet, ailede kendini ifade edememe, aile baskısı, aile ortamında öfkesini dışa vuramama, yüksek beklenti ve başarıya karşılık verememe endişesi, aile etik değerlerine uyma kaygısı, ailenin tutum ve davranışları, anne babanın ayrı ya da boşanmış olması) ergenlik döneminde, yoğun olarak 12-14 yaşlarında başlayıp 20’li yaşlara kadar devam eden kendilerine zarar verme davranışını ortaya çıkardığı tespit edildi.

Kendini yaralama davranışı olan bireylerin okulda sağlayamadıkları başarı, gelecek kaygısı, üniversite sınavının kişide oluşturduğu yoğun stres ve baskı, okul derslerinde başarı sağlanamaması, okul ortamında rahat davranamayıp köşesine çekilmesi sonucunda yalnızlaşması gibi nedenlerden dolayı kendini yaraladığı tespit edildi. Okul nedeni ile kendini yaralayan bireylerde tipik kendine zarar verme davranışları (kendine vurmak, dudak ısırmak, tırnak yemek, derisini çimdiklemek ya da tırmalamak, kendini ısırmak ve saçını yolmak vb.) olduğu sonucuna ulaşıldı.

Yapılan çalışmada, kızlarda kendini yaralama davranışını isteklendirmesi, yoğun olarak grupta kabul görmek, erkeklerde simgesel erkeklik göstergesi, korkmadığını ve acıdan etkilenmediğini göstermek isteği yoğun olarak tespit edildi.

Her iki cinste de görülen motivasyonlar, öfkesini azaltmak, üzüntü, acı ve sıkıntı hissini azaltmak, kendinden nefret etmek ve kendini cezalandırmak istemek, dış görünümünü beğenmemek, dikkat çekmek, karşı cinsle yakınlaştığında kendini yaralamak, varlığını hissetme başkasına zarar vermemek, bir şeylerin değişmesini arzulamak, ortam şartlarının değişmesi için başkalarını etkilemek ve yaptığı hatalardan arınmak için kendini yaraladığı ise çalışmadaki dikkat çekici sonuçlardan biri.

Sonuç olarak gençlerde kendini yaralama olaylarının başlaması ön ergenlik yaşına (12-14) dayandığı ve bu davranışın toplumda arttığı ve normalleştirildiği görüldü. Kendini yaralama davranışı olan bireylerin yüzde 80’inin hastaneye, klinik servise ve psikoloğa başvurmadığı tespit edilirken, bireyler kendini yaraladıklarını çoğu zaman ailelerinden gizlemekte ve arkadaş ortamında birbirlerini teşvik ederek eylemlerini sürdürdükleri ortaya çıktı.

Konu ile ilgili tüm ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Turan, “Her ebeveyn ve ebeveyn adayının çocuk sahibi olmadan önce ve olduktan sonra, genç ve ergen psikolojileri hakkında bilgi edinmeleri, evlatları ile kurdukları iletişim kanalını iyi seçmeleri gerekmektedir. Genç ve ergen psikolojisi, çocuk yetiştirmede dikkat edilmesi gereken hususlar ve benzeri meseleleri konu edinen çeşitli seminer ve konferanslara katılmaları, kitap okumaları etkili olabilir. Okullarda rehberlik servislerine çok iş düşmektedir. Kendini yaralama davranışı olan genç öğrenciler tespit edilip psikolojik destek verilmeli, gerekirse klinik servise yönlendirilmelidir. Okullarda stresi azaltıcı etkinlikler artırılmalı ve sınavların öğrencide oluşturduğu baskının azaltılması için çalışmalar yapılmalıdır. Kişi psikolojisini en iyi ‘kendisi’ bilir. Ve her kişi kendi yaşamını kurar. Kendini yaralama davranışı olan gençlerin problemlerinin kaynağını kendilerinin araştırması, bulması ve çözüm yoluna gidilmesi için ‘birey’ olmaları gerekmektedir. Gençlerin kimlik inşası ve birey olma aşamaları kendilerini ne kadar bildikleri ile doğru orantılıdır” dedi.

Çalışmanın çeşitli tedavi yöntemleri ile öneriler barındıran bir proje olması itibariyle derinlemesine görüşme yapılan öğrenci grubuyla tedavi sürecine gidildiği öğrenilirken, öğrenciler kendini yaralama davranışlarının hikâyesini yazarak kabul ettiklerini gösterdiler. Psikodrama dersleri almaya başlayan öğrenciler bireysel terapiler ve aile terapilerinin yanında toplu terapiler öğrencilerin sosyal ilişkilerinde aktiflik ve gelişme olduğunu da ortaya çıkardı. Proje yapım esnasında Psiyatrist İskender Savaşır ile görüşülerek kimi vakaların analizi üzerinden çalışmaya derinlik kazandırıldığını kaydeden Turan’ın Projesi okullarda, ailelerde ve bireylerde kendini yaralama davranışının psikolojik nedeninin araştırılmasına ve çözüm yolu arayışlarına ön ayak oldu. Danışman öğretmenliği Ahmet Kaim tarafından yürütülen proje, İstanbul-Asya bölgesinde yapılan yarı finalde Psikoloji alanında Birincilik alarak 19 Mayıs’ta Ankara’ya Türkiye finaline gitmeye hak kazandı. Ankara’da da yoğun ilgi göreceği düşünülen projeden Türkiye derecesi bekleniyor.

Leave a Reply