‘Nefs psikolojisi’ şifreyi çözdü

Ben'den öte! Ben'den ziyade!

-Nefs Psikolojisi’ni nasıl bir ihtiyaca karşılık olarak yazdınız? 

Böyle bir kitap yazmayı bundan yirmi sene önce aklımdan bile geçirmiyordum. Ama varolan psikolojinin bazı eksiklikleri, yetersizlikleri olduğu da hissediliyordu. Ama ne anlatacağız, nasıl söyleyeceğiz? Bir kere terminoloji değişik. İnsandan bahsediyoruz. Batı ‘ben’den üstünü bilmiyor. Dolayısıyla benötesi psikolojisi tasavvufu, psikolojiyle buluşturmanın bir denemesiydi. Oradan yola çıkarak daha kapsamlı, daha sistematik bir şey anlatalım dedik. 

-Ne anlatıyor Nefs Psikolojisi?

Nefs yapısının topografisi ve dinamizmini ortaya koydum. Freud’a baktığınız zaman teorisinin bir topografisi var; id, ego, süper ego gibi. Onlar arasındaki ilişkinin bir dinamizmi var. Bunu anlatmak lazım. Dokuz Yüz Katlı İnsan’da başladığımızı biraz daha açıkladık burada. 

-Dokuz Yüz Katlı İnsan’dan farklı olan neler var?

Hallere çok büyük önem verdik. Hallerin çok önemli olduğunu ve insan varoluşunda özellikle rüyalar tarafından tetiklenen hallerin veya insanın cüzi iradesini kullanarak ibadetinde, hayır, hasenatında gerçekleştirdiklerinin psikolojik açıdan bizde bilmediğimiz ama hissetmemiz gereken bazı halleri uyandırdığına dikkat çekiyoruz. Varolan dört ilişki kategorisi dediğimiz insan-insan, insan-eşya, insanın kendisiyle ilişkisi, insan ile Rabbi ilişkisinde biz sınırsız bir derinliğine görme; mükaşefe, müşahade, rüyet, basiret, feraset gibi potansiyellere sahibiz. Bunlar körelirse satıhta kalıyoruz ve tatmin olmuyoruz. Mesela eşya tutkusu, tüketim toplumu. Almak için bir iştiyak var. Bir objeyi çok seviyorsunuz. Almak istiyorsunuz. Ama aldıktan belirli bir süre sonra o objeden nefret eder hale geliyorsunuz. Tüketim toplumunun temeli bu. Al ve yok et. 

HER EYLEM, İNSANIN TEKAMÜLÜ İÇİN BİR VESİLEDİR

-Peki nasıl bir açlığın karşılığında oluşuyor bu duygu?

Her eylem, her arzu ve yönelimin aslında insanın tekamülü için bir vesile olması gerekir. Beni kurtarması gerekir. Beni kurtarmıyorsa, beni nefs katlarında bulunduğum katın darlığından, karanlığından yükseltmiyorsa bana ihanet etmiş gibidir. 

-Nefs psikolojisini oluştururken hangi tasavvufi kaynakları temel aldınız? 

Bir kere Kur’an-ı Kerim’den ilham aldım. Kitabın sonunda psikoloji ile ilgili ayetlerin bir listesini görebildiğimiz kadar verdik. Kur’an ayetleri ve Hadis-i Şeriflerden başka Hz. Mevlana’dan, İbn-i Arabi Hazretlerinden, Yunus Emre’den, diğer tasavvuf büyüklerinden, Şahabettin Sühreverdi’den, Mevlevi yolunun büyüklerinden, Ankaravi Hazretlerinden hareket ederek bir yapboz oyununun parçalarından bir resim ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. 

-Tasavvuf terbiyesi ‘Nefs Psikolojisi’nde nasıl bir yerde duruyor? 

Seyr-i sülûk dediğimiz tasavvuf terbiyesi psikolojinin aslıdır, özüdür. Biz sadece ‘esfel-i safilin’den (aşağıların aşağısı) ibaret isek bir bataklıkta yaşıyoruz demektir. Halbuki insanın o bataklığın ötesinde bir varoluşunun mümkün olduğunu bildiğimiz zaman oradan yükselmek mümkündür. Hepimizin içinde saf, temiz, içinde hiçbir kötülük olmayan asli potansiyel var. Tasavvuf bu asli potansiyelin altını biraz daha çizer. Batı psikolojisinde bu yok. İnsanı ‘esfel-i safilin’den ibaret sanıyor. 

MÜSLÜMANLAR DA DOĞRU DÜRÜST ARAŞTIRMIYOR 

-Benötesi psikolojisi ve ‘Nefs Psikolojisi’nin farkında mı Batı? Bu yeni bakış nasıl bir kapı aralar psikiyatriye? 

Benötesi psikolojisinde Hz. Mevlana’yı, Uzakdoğu bilgeliğini okuyorlar. Biraz kokusunu almışlar. Hatta onlardan bir tanesi diyor ki ‘Biz bir gen haritası çıkardık ve insanın genetik yapısını kodladık. Kodunu çözdük. Aynı şekilde insanın genom projesi gibi hal projesini yapmamız gerekiyor.’ Tevazu hali, selam hali, sekine hali, şükür hali... Ankaravi Hazretlerinde 70’e yakın hal sayılıyor. Bunların hepsi, anlamamız gereken kodlar. Eğer bunları anlarsak o zaman bunları neyin harekete geçirdiğini de çözeriz. Mesela depresyondaki bir insan acaba hangi halleri yaşayabilse ilaca, psikoterapiye alternatif olarak iyileşme gösterebilir? Heyecan verici yeni bir tedavi süreci. Ama bunu ilmel yakîn bilmek yetmiyor. Tatbik edecek, neticesini göreceksin. Bilimsel olarak nasıl yapacaksın? Programlar yapılır, anksiyetesi olan hastayı sosyoterapi çerçevesinde hayır hasenata yönlendirirsin. Sonra da ölçersin kaygı düzeyini, üç ay evvel üç ay sonra. Bir de baktın ki kaygı düzeyi yüzde 60-70 azalmış. Biz Müslümanlar da bu işi doğru dürüst araştırmıyoruz. 

-Nefs Psikolojisi literatüre nasıl kazandırılacak?

İngilizce’ye çevrildi ama hala üzerinde çalışıyoruz. Avrupa maneviyat psikolojisi toplantılarına gidiyorum iki üç senedir. Maneviyat adına o kadar saçma sapan şeylerle uğraşıyorlar ki gülersiniz. Orta Asya’dan şaman getirmişler. Çocuksu bir gerileme halindeler. Çok açlar, inanılmaz derecede bir açlık var. 

-Dindar olup antidepresan kullanan, psikolojik rahatsızlıklar yaşayan birçok insan var. Bunun nedeni dini hayatı yüzeysel yaşamaya başlayışımız mı? 

Büyüklerimizden öğrendiğimize göre bedeni ibadetleri, farz olarak yapılması gerekenleri yapıyorsak düşmüyoruz ama tekamül de edemiyoruz. Dolayısıyla tekamül edebilmek için daha ferah, daha rahat, aydınlık bir nefs katına yükselmek istersek salih ameller boyutunu yaşamamız lazım. Tsunami gibi düşünürsek Batıdan üzerimize gelen dalgalar karşısında su altında kalmıyoruz tamamen. Mesela sanal bağımlılık gibi bu dalgalar arttıkça mükellefiyetler İslam’ı o dalgaları kesmeyecek. Bu çağa göre bizim daha büyük bir çaba ile bir şeyler yapmamız lazım. Çünkü hastalık çok. Akıl almaz bir ifsad söz konusu. Hem maddenin hem insanın ifsadı... Ciddi bir şekilde bu gidişatı sorgulamak ve onun yerine tez üretmek gerekiyor. Bu hastalıklara karşı nafile ibadetler, hayır, hasenat, umre ziyaretleri ile ikinci, üçüncü, dördüncü vitese takmamız lazım.

TERAPİSTLER DE HER RÜYANIN YORUMUNU YAPMAKTAN ACİZDİR

-Rüyaların nasıl bir karşılığı var ‘Nefs Psikolojisi’nde?

Rüya dediğimiz zaman çok dikkatli olmak lazım, rüya çok değerli. Hadis-i Şeriflerden biliyoruz. ‘Benden sonra vahiy müessesesi kapanmıştır. Bundan sonra sadık, salih rüyalar vardır’ deniliyor Hadis-i Şerifte. Demek ki insana sürekli vahye yakın mesaj geliyor. Demek ki içimizde böyle bir potansiyel var. Bunu değerlendirerek içimizdeki can’ımızla senkronizasyon haline geçip kendimizi düzeltmeye gayret ederiz. Bana bir kusurumu gösteriyor rüyamda. İbret gözüyle bakarsam kendimi değiştirebilirim. 

-Herkes rüya tabir edebilir mi? 

Rüya herkese anlatılmaz. Biz terapistler her rüyanın yorumunu yapmaktan aciziz. Rüyanın sahibi mürşidi kamildir. Rüya ehil ellerde olmazsa çok büyük yıkım da yapabilir. Peygamberimizi manada görmenin sahih olup olmadığını da bilirse bir mürşidi kamil bilir. Aczimizi de bilmemiz gerekir. Bu anlamda statik rüya sembolleri de yanlıştır. 

-Yakın zamanda Peygamberimizin rüyalarına girip twit atın dediğini iddia edenler oldu...

Müslümanların tutumunun bu aile içi yaşanan münakaşaların dışarıya yansıtılmaması gerekir. Kendi aramızda kalır. Efendimizle ilgili manaları da ancak mürşid-i kamil bilir. 

Psikolojinin Üçüncü Boyutu: Nefs Psikolojisi ve Rüyaların Dili, psikiyatrist yazar Dr. Mustafa Merter’in son kitabı.

Leave a Reply