Milgram Deneyi Nedir? Deney Nasıl Uygulanıyor?

Katılımcılara deneyin ‘cezanın öğrenmedeki etkileri’ üzerine olduğu söylendi ve deney tamamlandıktan ancak belli bir süre sonra asıl amaç açıklandı. Deney başlamadan önce, diğer bir katılımcının da var olduğu, aralarında kura ile bir ‘öğretmen’ ve bir ‘öğrenci’ seçileceği açıklandı. Seçim kura ile yapılacak, kura da ‘öğrenci’ ve ‘öğretmen’ yazan iki kağıdın katılımcıların seçimi ile yapılacaktı. Ancak ikinci katılımcı, deney grubunun elemanıydı ve her iki kağıtta da ‘öğretmen’ yazıyordu. Dolayısıyla gerçek katılımcının öğretmen rolünde olması kaçınılmazdı. ‘Öğrenci’ ile ‘öğretmen’ birbirinin sesini duyabileceği ancak birbirini göremeyeceği farklı odalarda yer aldılar. Deneyin asıl amacında otoriter figürü temsil eden, özellikle sert ve disiplinli görünen deney gözlemcisi, deney boyunca katılımcının (öğretmenin) yanında kaldı. Deney başlamadan önce katılımcıya, öğrencinin çekeceği acıyı öngörebilmesi için 45 voltluk bir elektro şok uygulandı.

CEZA: ELEKTROŞOK

Deney boyunca, öğretmen öğrenciye öğrenmesi için sözcükler listesini bildiriyor ve bu sözcükleri öğrenip öğrenmediğini sorarak kontrol etti, her yanlış cevapta ceza olarak öğretmen, öğrenciye, bağlı olduğu makine ile her seferinde artan miktarda elektroşok uyguladı. Gerçekte ise şok uygulanmıyordu. İşbirlikçi denek gerçek denekten ayrıldığı zaman, geçtiği odada elektroşok makinesine bütünleştirilmiş bir ses kayıt cihazını çalıştırıyordu, bu cihaz da her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesini çalıyordu. Voltajın birkaç defa artırılmasından sonra (bu, genelde 150 volttu) aktör, kendisini yan odadaki katılımcıdan ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu. 

DEVAM EMRİ

Denek herhangi bir noktada deneyi durdurma isteğini ifade ettiği zaman kendisine sert gözlemci tarafından aşağıdaki sırayı takip eden sözlü uyarılarda bulunuldu:

1. Lütfen devam edin. 

2. Deney için devam etmeniz gerekiyor. 

3. Devam etmeniz kesinlikle çok önemli. 

4. Başka seçeneğiniz yok, devam etmek “zorundasınız”. 

Denek bu dört uyarıdan sonra bile hala durmak istediğini ifade ederse deney durduruluyor, tersi durumda ise deney ancak denek en yüksek şok olan 450 voltu 3 kere art arda uyguladıktan sonra durduruluyordu.

300 VOLTTAN ÖNCE BIRAKAN OLMADI

Milgram’ın ilk deney dizisinde katılımcıların % 65’inin (40 katılımcıdan 26’sının) deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu, her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da, uyguladıkları görüldü. Hepsi deneyin bir noktasında durup deneyi sorguladı, hatta bazıları kendilerine ödenen parayı geri vereceklerini söylediler. Katılımcılardan hiçbiri 300 volt seviyesinden önce şok uygulamaktan tereddütsüzce vazgeçmedi. Daha sonra bu deney, farklı etkenlerin araştırılması için, çeşitli değişikliklerle yenilendi. 

SIRADAN İNSAN YOK ETME MAKİNASININ PARÇASI OLABİLİYOR

Milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi; “Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.”

50 YIL SONRA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

Milgram’ın ünlü ‘İtaat Deneyi’ni, yaklaşık 50 yıl sonra Santa Clara Üniversitesi’nden bilim adamı Jerry Burger küçük değişikliklerle tekrarladı. Bu değişikliklerden biri, ‘öğrenci’ye verilen maksimum voltun orijinal deneydeki gibi 450 değil, 150 volt olarak belirlenmesiydi. Burger bu değişikliği şöyle açıklıyor: “Deneyde, öğrencinin bağırmaya ya da ağlamaya başladığı düzey olan 150 voltta elektroşok uygulayan deneklerin yüzde 79’u, 450 volta kadar çıktı. Dolayısıyla kırılma noktası olan 150 voltta deneyi sonlandırmakta bir sorun görmedim.”

SÜRPRİZ VE HAYALKIRIKLIĞI

Burger tekrar deneyinin sonuçlarını, “sürpriz ve hayalkırıklığı” olarak nitelendiriyor. “Zira” diyor, “Tekrar deneyinine katılanların yüzde 63’ü, tanımadıkları bir kişiye, deneydeki son nokta olan 150 volt elektroşok uygulayabiliyor.” “Deney sırasında katılımcılarda olağandışı ya da yanlış bir şey yoktu” diyen Burger, 1960’larda otoriteye daha fazla itaat ettiğini düşündüğümüz kuşakla günümüz insanlarının bir biçimde benzer karakteristikler taşıdığının görüldüğünü açıkladı. 

Burger, sonuçları sürpriz olarak karşılasa da, değerlendirmelerinde ihtiyatlı: “Her ne kadar soykırım gibi karmaşık toplumsal davranışları laboratuvar koşullarında elde edilen bilgilerle açıklamak zor olsa da bu tür çalışmalar insanların beklenmedik davranışlarını anlamada önemlidir.” Burger, sonuçları değerlendirdiği American Psychologist dergisinde, deney sonuçlarının Irak’taki Ebu Gureyb ya da II. Dünya Savaşı’nda olanların ancak bir bölümünü açıklayabileceğini belirtti.  

Deneyler nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın Kudüs'te yargılanmaya başlamasından üç ay sonra, Temmuz 1961'de başladı. Milgram, deneyleri şu soruya cevap aramak üzere geliştirmişti: "Eichmann ve Yahudi Soykırımında yer alan yüzbinlerce yardakçısı sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir miydi? Onların hepsi yardakçılık suçuyla suçlanabilir miydi?"

Deneyin Ulaştığı Sonuçlar 

Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (İng.: The Perils of Obedience) özetledi:

Leave a Reply