Mersin Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi

Başhekim Gözükara, bu tedaviyle hastaların ruhsal olarak rahatladıklarını ve beceri sahibi olduklarını belirterek, “Evden çıktıkları için hem hastaları hem de onların bakımını üstlenen ailelerini özgürleştirmiş oluyoruz” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nın, tüm illerde devlet hastaneleri bünyesinde ‘Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezleri’ kurulması talimatı çerçevesinde Mersin’de ilk merkez açıldı. Mersin Devlet Hastanesi bünyesinde 22 Ağustos 2011 tarihinde açılan Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi, kronik ruh hastalarına hizmet vermeye başladı. Mersin Devlet Hastanesi Başhekimi Mehmet Yavuz Gözükara, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, merkez ve uyguladıkları tedaviyle ilgili bilgi verdi. Sağlık Bakanlığı’nın Mersin’e 2’si kendi hastaneleri biri de Toros Devlet Hastanesi’nde olmak üzere 3 Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi kurulmasını şart koştuğunu ifade eden Gözükara, bu kapsama ilk merkezi Mezitli ilçesi Çiftlikköy Mahallesi’nde açtıklarını kaydetti. Üniversite Caddesi üzerinde kullanılmayan bir sağlık ocağı binasını yeniden düzenleyerek güzel bir mekan oluşturduklarını dile getiren Gözükara, yaklaşık 4 aydır burada ağır ruh hastalarına hizmet verdiklerini söyledi. Kronik ruh hastalıklarının, toplumun içinde hem o hastaları oldukça sıkıntıya sokan hem de hastanın ailesini, çevresini, toplumu sıkıntıya sokan bir hastalık grubu olduğuna işaret eden Gözükara, bu hastaların hem ailelerine yük olduklarını ve özgürlüklerini kısıtladıklarını hem de toplum içinde uyum sağlayamadıkları dönemde diğer bireylere sıkıntı olduklarını vurguladı. Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi’nde bu tip kronik ruh hastalarının tedavilerini gerçekleştireceklerinin altını çizen Başhekim Gözükara, merkezde bir psikiyatri uzmanı, bir psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı, 2 hemşire, bir güvenlik görevlisi, bir tıbbi sekreter, bir temizlik personeli, 3 uğraş öğretmeninin görev yaptığını bildirdi. Uğraş öğretmenlerini Halk Eğitim Merkezi’nden talep ettiklerini dile getiren Gözükara, faaliyetler arttıkça öğretmen sayısını 5’e çıkaracakları bilgisini verdi.

Kronik hastalığı olanları şu anda poliklinikten takip edilen hastalar içinden seçtiklerini aktaran Gözükara, hastası olan ailelerin de direk merkeze başvurabileceklerini kaydetti. Başhekim Gözükara, “Bu hastalarımızı psikiyatri uzmanlarımız evlerinde veya poliklinikte değerlendiriyor. Hastalarımızı topluma kazandırmak, psikososyal destek olmak için oradaki uğraşı hocalarımız kişinin ilgi duyduğu alanda uğraşı terapisi yapıyor. Örneğin ebru çalışması, tarım faaliyetleri, resim çalışmaları var. Müzik dinletileri oluyor, sosyal programlarımız oldukça zengin, ayda bir kültür gezileri yapıyoruz. Müzelere gittik, otel mutfağını ziyaret ettik. Düzenli olarak sinemaya, tiyatroya ve pikniğe götürüyoruz” dedi.

PSİKİYATRİK VAKALAR AİLEYİ EVE MAHKUM EDERLER

Psikiyatrik vakaların normalde sadece psikiyatrik ilaç tedavisi desteği aldıklarına ve toplum desteği olmadığı zaman topluma kazandırılmalarının son derece güç olduğuna dikkat çeken Gözükara, “İşte bu psikososyal destek dediğimiz kısmını merkezde oluşturuyoruz. Hakikaten sonuçları son derece yüz güldürücü. Çünkü bu vakalar içine kapanık insanlar, evden çıkmazlar, aile bireylerine de kolay kolay izin vermezler, onunla ilgilenen insanları dışarıya bırakmazlar. Aileyi bir şekilde eve mahkum ederler. Dolayısıyla ailelerinin özgürlüğünü kısıtlıyorlar ve yaşam standardını çok ciddi şekilde düşürüyorlar” diye konuştu.

HEM HASTALARI HEM AİLELERİ ÖZGÜRLEŞTİRİYORUZ

Haftanın 5 günü mesai saatleri içinde verilen hizmet çerçevesinde merkezde uygulanan tedavinin ayrıntılarını anlatan Gözükara, şunları söyledi: “Son derece güzel bir ortamımız var, bahçeli bir binadayız. Hastalarımız bu merkezlere sabah geliyorlar. Önce bir günaydın toplantısı yapılıyor, daha sonra müzik eşliğinde sabah sporu yapıyorlar. Haftanın 5 günü uyguladığımız programlarımız var, bu çerçevede mesai bitimine kadar merkezde kalıyor hastalar. Gün boyunca psikoloğumuz, sosyal çalışmacımız, uğraşı hocalarımız program çerçevesinde hastalarla ilgileniyorlar. İnsanlar orada bir şeylerle meşgul olurken hem ruhsal olarak rahatlıyorlar hem de bir beceri kazanıyorlar, o beceriyle daha sonra sosyal hayata adapte oluyorlar. İş bulup çalışmaya başlıyorlar. Ayrıca ürettikleri ürünleri merkeze kaynak olması açısından satıyoruz. Ahşap boyama tepsiler yapıyorlar, ebru eserler ortaya çıkarıyorlar. Bu onlara bir moral motivasyon oluyor. Bu gerçekten çok önemli, evden çıktıkları için hem hastaların özgürlüğünü sağlamış oluyoruz hem de onların bakımını üstlenen ailelerini özgürleştirmiş oluyoruz. Evde bu hastalar zaten çok büyük problemdir, özellikle şizofreni grubu ya da takıntılı insanlar ailesine hayatı zehir ediyor. Ama burada hem meşgul oluyorlar hem tedavileri çok etkin oluyor hem de aile rahatlıyor. Evladın da olsa devamlı psikiyatrik biriyle bir arada bulunmak çok zor. Ailelerine fiziksel tacizde bulunuyorlar, fiziksel zarar veriyorlar, dövüyorlar, bağırıyorlar. Bu insanlar bu şekilde topluma kazandırılmış oluyor. Tedavisi çok daha etkin oluyor, hem de iş sahibi oluyorlar.”

Hastaları ücretsiz olarak her sabah evlerinden alıp akşam yeniden bıraktıklarını ifade eden Gözükara, merkezde yemek ihtiyaçlarını da karşıladıkları hastaların ilaç tedavilerini de birebir takip ettiklerini söyledi. Bunun çok önemli olduğunun altını çizen Gözükara, merkezlerin kurulma amaçlarından birinin de bu olduğunu belirterek, “Psikiyatrik vakalar iyi takip edilmedikleri zaman ilaçlarını içmezler. O zaman da tedavinin bir anlamı olmuyor” ifadelerini kullandı.

KAMUOYUNDAN DESTEK İSTİYORUZ

Merkezin kapasitesinin 30-35 kişi olduğunu, ancak henüz çok bilinmediği için şu anda 17 hastaya hizmet verdiklerini kaydeden Gözükara, toplumda bilindikçe bu merkezlerin yetmeyeceğine işaret ederek, şimdiden daha büyük merkezleri açmanın çalışmasını yapmaya başladıklarını bildirdi. Bu çerçevede bir AB hibe projesi hazırlamak için kolları sıvadıklarını, Çukurova Kalkınma Ajansı ile de görüşeceklerini vurgulayan Başhekim Gözükara, bu hizmetin maddi boyutu olduğuna dikkat çekerek, bu anlamda desteğe ihtiyaç duyduklarını söyledi. Herkesin merkeze bir şekilde yardımcı olabileceğinin altını çizen Gözükara, şöyle devam etti: “Kamuoyundan destek istiyoruz. Yardımsever insanlarımız bize destek verebilir. Uğraş terapilerinde kullandığımız malzemeler için özel bir kaynağımız yok. Ebru ve resim için boya malzemeleri, dokuma için iplikler, aşçılık faaliyetleri için günlük gıda gerekiyor. İhale usulü olduğu için bizim günlük gıda alma şansımız yok. Şimdilik merkezde çalışanlar ve biz katkıda bulunuyoruz. Günlük gıda almak için biraz para gerekiyor. Aradığımız insanlar yardımcı oldular ama çok bilmedikleri için çekingen davranıyorlar. Yardım etmek isteyenler direk merkeze başvurabilirler. Fazla bir şey de değil istediğimiz, günlük iaşe için market sahibi bile yardım edebilir, mefruşatçılar bize ip temin edebilir. Ayrı bir yer kiralayıp sera yapmak istiyoruz, bunun için düzenek lazım, bunu bir hayırsever karşılayabilir.”

KİMLER BAŞVURABİLİR

Toplum Destekli Ruh Sağlığı Merkezi’ne şizofreni grubu, psikotik bozukluklar, duygu durumu bozukluları ve manik depresif hastalık grubunda kronik ruhsal hastalığı olan herkesin başvurabileceği bilgisini veren Başhekim Gözükara, başvuruların merkeze ya da Mersin Devlet Hastanesi psikiyatri polikliniğine yapılabileceğini belirtti. Gözükara, sözlerini şöyle tamamladı: “Tespit edilen hastanın ailesi ziyaret edilerek anlatılıyor, ilaç tedavisi ile birlikte psikososyal destek tedavisinin yapılmasıyla tedavisinin daha hızlanacağı söyleniyor. Aileler merkezimizi gezdikten sonra daha çabuk ikna oluyorlar. Tedavi 4 ile 6 ay sürüyor. Tedavisi tamamlanan hastaların yerine yenilerini alacağız. Tedaviyle hastanın artık topluma, sosyal hayatın içine girebilecek hale geldiğini görüyoruz. Meslek sahibi oluyor ve toplumdan artık kendini çekmiyor, toplumun içine giriyor. Sağlıklı bir insanın yapması gereken işleri yapabilir hale gelmesini hedefliyoruz ve büyük oranda o hale geliyorlar.”

 

Leave a Reply