İyi insan kendini tanıyandır


Kendinden çok etrafını düşünen, iyilik meleği olmaya çalışan insanların aslında sağlıklı bir ruh haline sahip olmadıkları belirtiliyor.
Haberin devamı ↓

Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan stresi yenmek için her zaman iyi olmak gerekmediğini belirten Prof. Dr. Sedat Özkan, "Kişi profesyonel destek almanın ötesinde kendini ifade etmeyi öğrenerek de stresle baş edebilir" diyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Liyazon Psikiyatri Bölüm Başkanı ve Humanite Psikiyatri Klinik Başkanı Prof. Dr. Özkan; stres ve panik atakla ilgili yeni yaklaşımları anlattı. "HAYIR" DİYEBİLMELİ Türkiyede ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran ruh ve sinir hastalıkları uzmanı Mazhar Osmandan bu yana psikiyatrist imajında ne değişimler yaşandı Psikiyatri gittikçe tıp ve günlük hayat içine yerleşti. Marjinal algı değişti, tımarhane ve deli doktorluğu kavramları tıp ve hayatın dışında, ilkel ve mitolojik hale geldi. Yeni tedavilerle, hastanın yıllarca psikiyatriste bağımlı olması gerekmiyor mu Psikiyatri tedavisinin amacı; kişiyi kendi kendine yeterli hale getirmektedir. Elbette yeni tedaviler psikiyatri uzmanına olan bağımlılığı azaltacaktır. Hep iyi insan olmak mutluluk anlamına mı gelir İyi insan olarak tanımlanan kişi, her zaman ruhen sağlıklı insan anlamına gelmez. Sağlıklı insan; kişiliği olan, kendi benlik algısı bulunan, gerektiğinde "Hayır" demeyi bilen kişidir. Başkalarının belirlediği kalıplara göre yaşamak; kişide kimlik karmaşası ve çatışmaya, bu durum da yoğun öfke birikimine yol açar. Kendi mutluluğu için uğraşmayan insanın, uzun dönemde ortaya koyduğu iyilikler de sağlıklı olmuyor. Sürekli fedakarlık ettiğini söyleyen kişiler de bu kategoride mi "Saçımı süpürge ettim" söyleminin ardında mutlak bir öfke yatar. Bu durum; kişide depresyona, ilişkide ise patlamaya yol açar. Bu duygular uzun sürerse neler olur Uzun süre devam eden bu tip duygusal çatışmalar; organizmadaki hastalık sürecini tetikleyip hızlandırıyor. Böylece bağışıklık sistemi zafiyete uğruyor. Negatif deneyimler, negatif öğrenmelere yol açtığı için sürekli travmaya maruz kalan insan, hayatı ,içinde yaşadığı şekilde yorumluyor. Hastanın duygularını ortaya koyup negatifi pozitife çevirerek sorunları aşması gerekir. SIKINTI KANSER YAPMAZ AMA SÜRECİ HIZLANDIRIR Psikolojinin kanser tedavisinde nasıl bir yeri var Gerçekten moral bozukluğu tedaviyi engeller mi "Duvarı nem, insanı gam çökertir" derler... Psikoloji bedeni doğrudan etkiler. Kanser fiziksel bir hastalıktır ancak ciddi örseleyici yaşam durumları, kayıp ve yas olayları, uzun süreli ruhsal çatışmalar, kişinin beyin kimyasını bozararak; kanser sürecini hızlandırabilir. Psikolojik sıkıntı kanser yapmaz ama var olan oluşumu tetikler ve hızlandırır. YÜZLEŞİYORLAR Ruhun kimyasının bozulması kansere de zemin hazırlar mı Beden, beyin ve ruh bir bütündür. Bedenin kimyası bozulursa doğal olarak ruhun dengesi de bozulur. Ruhun kimyası bozulursa beden bozulur. Beyin, bedeni kontrol ederken ruh da beyni etkiler. Ruhsal sağlığı bozulan, ruhsal dengesi sarsılan kişinin beyin kimyası elbette sarsılır. Bozulan beyin kimyası da organizmayı hasta ederek bir kanser süreci varsa hızlandırır. Hastanın psikolojisini bozmadan kanser olduğu nasıl söylenmelidir Hastaların dünyayla psikolojik bağlarını güçlendirip o zamana kadarki çatışmalarını aşıp hayata karşı ilgilerini canlı tutmaları gerekir. Yoğun bakımda bile televizyon izlesinler, dünyadan kopmasınlar. Hastanın yaşadığı kaygı, panik ve varoluşsal endişe fark edilmezse onkolojik tedavi sınırlı olur. Biz bu konuda Çapada "Hastaya nasıl söylenir" konusunda 8-10 seanslık bir psikoeğitim geliştirdik. Hasta bu krizle yüzleşince daha mutlu yaşıyor. SAKİNLEŞTİRİCİLER MUTLULUK VERMEZ Halk arasında antidepresanlara mutluluk hapı gibi bakılıyor. Bu konuda yorumunuz nedir Antidepresanların suni bir mutluluk yaratması söz konusu değildir. Bu ilaçlar ancak düzenli, programlı ve aylarca kullanıldığında sonuç verir. İnsanların sorunlarını çözmek için kafalarına göre ilaç almaları çok yanlış bir davranıştır. Kişinin bir sorunu olduğunda bunu çözmesini, mutlu olmasını sağlayan bir ilaç yoktur. İnsanlar, mutlu olmayı ancak kendileri sağlayabilirler. Antidepresan ilaçlar, beyinde yapay bir mutluluk yaratmaz. GEÇ ETKİ EDER Bu ilaçlar hemen etki eder mi Antidepresan ilaçların etkisi, sanılanın aksine geç başlıyor. Antidepresanları kullanmaya doktor onayı olmadan başlamamak gerektiği gibi kesmek için de doktor kontrolü gerekir. ŞİZOFRENİ TEDAVİSİ İÇİN İKİ HAFTA YETER Şizofreni tedavisinde yenilikler var mı Şizofrenide; hekim kontrolünde düzenli ve uzun süreli ilaç tedavisi esastır. Son yıllarda hızla artan ilaçlarla bu hastalara eskisinden çok faydalı olunuyor. Tedavinin etkili olmaya başlaması için yaklaşık iki haftalık süre gerekir. Bu ilaçlar kişinin ilişkilerini, sosyal ve mesleki aktivitelerini düzeltebilir. RUHSAL ÇATIŞMA KİMYAMIZI BOZAR Moda hastalık olan panik atak, kalp krizi ya da felçten nasıl ayırt ediliyor Gerçek kalp krizinin belirtileri; göğüste basınç hissi, yaygın göğüs ağrısıdır ve dinlenince geçer. Panik içindeki kişi ise yatağa uzansa bile belirtiler sürer. Panik atakların inmeye yol açmadığı ise tıbbi bir gerçektir. Panik atak sırasında, kan basıncı yükselse bile bu durum inmeyi tetiklemez. Panik atakla hormonlar arasında ilişki var mı Hamilelik, doğum sonrası dönemde risk artar mı Hormonal değişiklik ya da bozukluklar; düzenleyici mekanizma olarak beyni ve insanın psikolojisini etkiler. Hamileliğin getirdiği psikolojik mutluluk hali ise hastalar üzerinde olumlu etki edebilir. Riskli gebelik gibi durumlarda ise kaygı bozukluğu biraz atar. HAYATIN KIYMETİNİ DAHA İYİ BİLİYORLAR Kanser olan kişi hayata karşı hep negatif yaklaşım mı geliştirir Kanser olan insanın hayata ve kendine bakış açısı değişir. Bazı hastalar muhasebe yapmaya başlar. Hayatın kıymetini anlamaya başlarlar. Yaşam kalitesine önem verirler. Kanserden önceki yaşamlarına rağmen, kanserden sonraki yaşamları daha mutlu ve daha pozitif olan hastaların da sayısı çoktur. STRESİ YENME TÜYOLARI Kendinizi yormayın. Aynı zamanda tek bir iş yapın. Problemleri kavramaya çalışın; anlamlıyı anlamsızı objektif olarak ayırt edin. Karşınızdakini dinlemeyi ve soru sormayı öğrenin. Olaylar karısında esnek olun, hataları kabul edin. Kendinizi etrafınıza basit bir dille ifade edin. Sakin olun, gülümseyin. Zamanlamayı iyi yapın. Önemli olan hiç strese maruz kalmamak değil, onu tanımak ve başa çıkabilmeyi başarmaktır. 

Leave a Reply