İnsan inanmaya programlı mı?

DIÅ HABERLER SERVÄ°SÄ°

İnsanlarda Tanrı inancı doğuştan mı geliyor yoksa sonradan mı öğreniliyor? Dinbilimcilerin ve filozofların yıllardır sorduğu bu soruya bir yanıt da bilim insanlarından geldi. ABD’deki Fuller Yüksek Okulu psikoloji profesörü Justin L. Barrett, New Scientist dergisinin son sayısında Tanrı inancının konuşmak, yürümek gibi her insanda bulunan bir özellik olduğunu savundu. Tezini çocuklar ve bebekler üzerinde değişik deneylerle kanıtlamaya çalışan Barrett, bebeklerin dünyadaki her şeyi anlamlandırmaya çalıştıklarını ve “yönetici bir gücü†daha hayatın ilk yıllarında kabullendiklerini savundu.
Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ise bebeklerin kendi başına hareket edebilen cisimlere yaratıcı güç atfettikleri görüldü. Çocukların kendi kendine hareket edebilen herşeyi ölümsüz, çok bilgili ve algıları çok gelişmiş gördükleri tespit edildi. Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir başka araştırmaya göre ise çocukların anne ve babaları evrime inansa bile, 10 yaşın altındaki çocuklar evrime değil Tanrı tarafından yaratılmaya inanmaya daha yatkın. 10 yaşından sonra da bu inanç kişiye göre değişerek farklı yönlere doğru şekillenmeye başlıyor. Barrett çocukların inanca meyilli olduğunu savunurken inandıkları gücün kültürlerine göre değişebildiğini, din olgusunun daha ileri yaşlarda oluştuğunu hatırlattı. Profesör Barrett’ın tezini destekleyen bir açıklama da ABD’deki Emory Üniversitesi profesörlerinden Robert N. McCauley’den geldi. McCauley’ye göre beyin kişiyi insanları tanımaya programlandığı için sıradan bir bulutta bile insan yüzleri görebiliyoruz. Aynı şekilde doğaüstü olaylarda da bir düzen ve neden bulmaya programlıyız. İnanç hayatla mücadele eden insana düzen kurması için yardımcı oluyor.


Kim neye inanıyor?
-  Hıristiyanlık: 2.2 milyar
-  İslam: 1.6 milyar
-  Hinduizm: 900 milyon
-  Ateist-Seküler-Dine inanmayan-Agnostik: 750 milyon
-  Çin geleneksel dini: 400 milyon
-  Åamanizm ve diÄŸer kabile dinleri: 400 milyon
-  Budizm: 375 milyon
-  Sihizm: 25 milyon
-  Musevilik: 15 milyon
-  Diğer: 80 milyon
 

%93
1998 yılında ABD Ulusal Bilim Akademisi’nde yapılan bir incelemede akademi üyelerinden yüzde 93’ünün Tanrı’ya inanmadıkları görüldü. Ancak aynı araştırma ABD toplumu üzerinde yapıldığında neredeyse aynı oranda ABD’linin Tanrı’ya inandıklarını söyledikleri ortaya çıktı.
 

Din olmasa uygarlık gelişmez miydi?
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Ara Norenzayan din ve uygarlık gelişiminin bağını New Scientist’e açıkladı. Buna göre dünyanın en eski tapınma merkezlerinden Göbeklitepe toplumların gelişimine ışık tutuyor. Göbeklitepe’den yola çıkıldığında uygarlıkların Taş Devri’nden günümüze dinin de yardımıyla geliştiği ve ilerlediği görülüyor. Geçmişte çok daha küçük toplumlar halinde yaşanıyordu. Bu toplumlardaki akrabalık ilişkileri nedeniyle herkes birbirine karşı fedakarlıkta bulunuyordu. Ancak topluluklar büyüdükçe fedakarlıklar gittikçe azaldı. Burada din devreye girdi. Din çerçevesinde yapılan ritüeller insanları birbirine yaklaştırdı. Uygarlıklar gelişti. Toplumda ortalama bir düzen sağlanmış oldu.
 

Ateistler sevilmiyor
Amerikan Sosyoloji Dergisi’nde yer alan bir araştırmaya göre bir toplumda en az kabul görenler ateistler oluyor. Tanrı’ya inananlar diğer dinleri takip edenlere da saygı duyuyor ancak ateistlere genellikle güvenmiyorlar.

 

Botton: İnançsızlar dinden yararlanmalı
‘Ateistler için din’ kitabının ünlü yazarı Alain de Botton ‘Din ve Tanrı’ dosyası için New Scientist’e konuştu. Botton dergiye, “Ateistlerin de dinin yararlarından faydalanmalarını istiyorum. Dinler insanların ihtiyaçlarına dayanıyor. Toplum içinde düzenli bir şekilde yaşanmasına yardımcı oluyor. Dinler kendimizi kontrol etmemize ve iyileştirmemize yol açıyor. Ateistler dini reddettikleri için dinin tüm yararlarını da geride bırakıyor†yorumunu yaptı.
 

Dini hareketlerin ömrü 25 yıl
Günümüzde dünyada varolan dinler bugüne dek ortaya çıkan dini hareketlerin ve grupların yalnızca çok küçük bir kısmı. Connecticut Üniversitesi’nden araştırmacı Richard Sosis, 19. yüzyılda Amerika kıtasında çıkan dini hareketleri inceleyerek bunların ortalama ömürlerinin 25 yıl olduğunu savundu. 80 yılda ise her 10 dini hareketten/gruptan yalnızca dokuzunun ayakta kaldığı görüldü. Laik hareketlerin ömrünün ise çok daha az olduğu görüldü. Çoğu sosyalizmden feyz alan bu hareketlerin yüzde 90’ının ortalama 6.4 yılda ortadan kaybolduğu görüldü.  

Open bundled references in tabs:

Leave a Reply