Hareket alanları; Edebiyat, Türkçe, Tarih, Coğrafya gibi öğretmenlik uzantısı olan bölümler ki bunlarda da ağırlıklı olarak Fen-Edebiyat bölümleri. Çünkü puan olarak, öğretmenliklere göre biraz daha düşük. Ama formasyon, yüksek lisans derken buraları kazananların da çilesi pek bitmek bilmiyor.

 Öğretmenliklerde de nerdeyse Tıp kadar başarı sıralaması gerekiyor, ayrıca atama problemleri de cabası!

Ya da Radyo TV,  Sinema,  Reklamcılık, İletişim gibi renkli, hareketli ama bir o kadar da aslanın ağzında olan meslekler. Bunlarda da asıl önemli olan üniversite bittikten sonraki iş kaygısı!

 Hal böyle olunca da bu arkadaşlarımız, kendi bölümlerinden kaçarak LYS’ de MAT sınavı ile en azından TM puan türünde 180 yakalayıp, bir İktisat, İşletme ya da Kamu gibi bölümlere girmek istiyor, girdikten sonra da 1.sınıfından itibaren Matematik ve onun türevi olan derslerden oluşan bir programın altında eziliyorlar.

Lise hayatında öğrenciler Matematikten kaçıyorlar ama tabiri caizse yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlar!

Peki, Hukuk neden Sözel bölümde olmaz? Yanlış hatırlamıyorsam daha önceleri sözeldeydi. Ya Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji bölümlerine ne demeli? Bu bölümler de daha çok sözele uymuyor mu?

Tüm bu bölümlerin yoğun Matematikle alakası var mı?

Tabi ki bu duruma YÖK karar veriyor. Savunmaları da “Hukuk gibi bölümlerde sayısal zekâ da istiyoruz!” olabilir. Böylece bu bölüm öğrencileri üniversite hocalarını da fazla zorlamaz, daha seçkin bir grup olabilir.

Herkes en iyi öğrencileri ister, buna bir diyeceğimiz yok. Ama biraz da bölüm mantığına, derslerine uygun seçim yapılamaz mı?

Diyeceksiniz ki, boşuna anlatıyorsun! Zaten alan, katsayı diye bir şey kalmadı, isteyen Hukuk da yazar, isteyen Tıp da! Kimse kimseye karışmıyor. Ayrıca en son müfredat değişiklikleri ile artık liselerde alan ayrımı da kalktı. 

Bundan böyle lise öğrencileri sayısal, sözel tüm dersleri görecek, hal böyle olunca da herkes istediği bölümü yazabilecek!

Bu tespitler doğruda, pratikte pek öyle olmuyor maalesef!

Öğrencinin LYS’ deki tüm testlerden hazırlık yapması ve kazanmak istediği bölümün puanlarını tutturması imkânsız. Zaten ilgi ve alakası olan dersler dışındakiler tamamen vitrin çalışması!

Biz de diyoruz ki YÖK, yukarda yazdıklarımızı bir düşünürse iyi olur! Ya da neden böyle olduğunu bize anlatırsa biz de aydınlanmış oluruz!

Yada hiç bu işlere kafa yorma, mantığımız her zaman olduğu gibi  “Gittiği yere kadar”’ …