Hem depresyon hem koroner arter hastalığı varsa dikkat!

Depresyonun epidemiyolojisi hakkında www.kazabam.com’dabilgi veren Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, depresyonun birinci basamakta en sık rastlanan, yaşam boyu prevalansı yüksek bir hastalık olduğunu ifade etti.

Özellikle kadınlarda evli, erkeklerde ise bekâr olma durumlarının depresyon için risk faktörleri arasında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dilbaz, depresyona yakalanma sıklığının erişkinlerde yüzde 12,3; erkeklerde yüzde 12,7; kadınlarda ise yüzde 21,3 oranında olduğunu söyledi.

“Depresyon, koroner arter hastalarında da çok önemli bir risk faktörü”
Prof. Dr. Dilbaz, “İntihar ve depresyon ilişkisine bakıldığında, Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 30 bin intihar olduğu söyleniyor. Ve bunların yüzde 60’ında da duygulanım bozukluğu eşlik ediyor. Bu anlamda da gerçekten intihar girişimi ya da tamamlanmış intiharların depresyonla çok sıkı bir ilişkisi olabildiğini görüyoruz. Bir diğer konu ise depresyonun koroner arter hastalıklarıyla ilişkisi. Bu hastalık grubunda birçok risk faktörü var. Sigara gibi, kilo gibi, ama depresyon da en az onlar kadar önemli bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

Yapılan araştırmaların koroner arter hastalıklarının yüzde 20’sinde depresyon olduğunu gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Dilbaz, “Eğer depresyon varsa, koroner arter hastalarının bir yıl içinde tekrar atak geçirme risklerinin de üç beş misli daha fazla olduğu söyleniyor. Bu nedenle, koroner arter hastalarının da özellikle depresyonda tanınıp tedavi edilmesi gerekiyor. Bütün bunların dışında, depresyon önemli bir hastalık. Çünkü kronik, tekrarlayıcı ve  süregelen bir özelliği var. Bazen hastalarımız sorar iyileşmeye başlayınca: ‘Hocam,  bir daha hastalanmam değil mi?’ diye. Ben de diyorum ki, ‘Bu kızamık gibi bir hastalık değil ki bir kere yakalanınca vücut bağışıklık kazansın.’ Hatta tam tersine, bir kez depresyon geçirirseniz tekrarlama olasılığı daha da artıyor.” diye konuştu.

“Majör depresif bozuklukta etkili tedavi önemli”
Majör depresif bozukluğunun kronik, tekrarlayıcı ve progresif bir seyir izleyebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Dilbaz, “Majör depresif bozukluk, beyinde çeşitli işlevsel ve yapısal değişikliklerle ilişkilidir. Etkili bir ilaçla tedaviye başlamanın önemi nedir, diye soracak olursak; kronik bir hastalık olduğu için ne kadar kısa sürede tedavi edebilirsek o kadar hızlı remisyona sokuyoruz hastamızı. Eğer hasta hızlı remisyona girmezse ya da artık belirti kalırsa o zaman relapsların oranı da artıyor. Özellikle de ağrılı semptomlar varsa. Yapılan araştırmalara göre fiziksel semptomlar relapsı artırıyor. Bu nedenle birinci basamakta ağrılı yakınması olan, ağrılı yakınmaları önde gelen hastalar varsa, bilin ki tedaviye yanıtları zor. Çok kolay baş edemeyebilirsiniz. Bu tip hastaları bir psikiyatriste göndermek daha uygun olabilir. Çünkü bu hastalar remisyona geç girebildikleri gibi, aynı zamanda relapsları da çok fazla olabiliyor. Bu nedenle etkili tedaviye başlamak bu hasta grubunda önemli.” diye konuştu.

 

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
 

Leave a Reply