Kendini anlatır mısın? Psikoloji okumaya karar verirken neden özellikle böyle bir yöntem üzerine (EMDR) ihtisas yapmak istedin?
İnsanlığın baş etmesi gereken en önemli problem, yaşadığı dünyayı öğrenmesi ve anlamasıdır. Ergenlikle birlikte kişi artık bir yetişkin gibi soyut düşünebilme becerilerini kazanmaya başlar. Bu dönem benim hayatımda psikolojiyle ilgilenmeye başladığım zamana denk gelir. Her zaman çok düşünen ve analiz eden bir yapıya sahiptim. Ergenlik döneminde beni yoran bu yapım, bugün mesleğimi severek ve heyecanlanarak yapmama yardımcı oluyor.
2002 yılında Koç Üniversitesi’ne girdim ve 2007’de mezun oldum. Üniversitede okuduğum yıllar boyunca çeşitli yerlerde (anaokulu, danışmanlık merkezleri, hastaneler) stajlarımı tamamlayarak klinik alanında ilerlemeye karar verdim ve 2010 yılında Okan Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü’nden Klinik Psikoloji Yüksek Lisans derecesini alarak uzman oldum.
Psikoloji oldukça geniş bir alan ve kendime bir yol çizmem gerekiyordu. Hangi yaş grubuyla çalışacaktım, hangi ekolden ilerleyecektim? Farklı farklı eğitimler alarak yolumu yetişkinlerle çalışmaktan yana çizdim. Peki, yetişkinlerle çalışırken hangi alanda yoğunlaşacaktım? Bu noktada kendi hayatımdan yola çıkarak bir yol çizdim. 1999 depremi benim açımdan oldukça zorlu bir dönemdi. Seneler sonra aldığım bir travma dersinde aslında depremi bir travma olarak yaşadığımı fark ettim ve bu da benim EMDR’la tanışmama sebep oldu.
Yaşanmış olumsuz anıları, travmaları unutmak isteriz. Çoğu zaman da unuturuz. Bu sağlıklı mıdır? EMDR ile nasıl bir çözüm buluruz?
Kişi hayatındaki olumsuzluklarla başa çıkmak için birçok savunma mekanizması kullanır. Unutmak dediğimiz şey aslında bastırmaktır ve çok güçlü bir savunma mekanizmasıdır. Ancak buradaki önemli nokta, bilinçdışının hiçbir şeyi unutmadığıdır. Bilinçli bir şekilde unuttuğumuzu zannederiz ancak bilinçdışımız bizi biz farkında olmadan yönetmeye devam eder. Farkında olmadan bir şeyler ters gidiyorsa, bazı döngülerden hiç çıkamıyorsak, tekrarlayan olaylar, duygular ve düşünceler bizi ele geçirmişse, o zaman harekete geçme zamanı gelmiştir. Bu noktada EMDR’ın gücünden bahsedebiliriz.
İnsan beyni sağ ve sol olmak üzere iki yarımküreden oluşur. Genel hatlarıyla sol yarımküre mantık, sağ yarımküre ise duygulardan sorumludur. EMDR sırasında göz hareketleri ile beynin iki tarafında bir bağlantı kurulur ve kurulan bu bağlantı iyileşmeyi sağlar. Bu esnada kişinin beyninde tam olarak ne yaşandığı net olarak bilinmemekle birlikte araştırmalar etkililiğini kanıtlar niteliktedir.
EMDR ‘Bilgi İşleme Teorisi’nden yola çıkılarak geliştirildi. Bu teoriye göre bütün bireylerin fizyolojik bazlı bir bilgi işleme sistemi vardır. Anılarımız, zihnimizde düşünceler, duygular ve görüntüler şeklinde depolanır. Öğrenme süreci ise yeni bilgilerin, hafızamızda hali hazırda bulunan eski bilgilerle bağlantıya geçebilmesiyle olur. Olumsuz ya da travmatik bir olay yaşandığında, bu olaya bağlı oluşan olumsuz duygular, düşünceler ve görüntüler bilgi işleme sürecine müdahale etmekte ve bu işlemin yarıda kalmasına sebep olmaktadır. Böylece travmatik anının, hafızanın diğer kısımlarında yer alan diğer bilgilerle bağlantısı kopmuş olur. EMDR, işlenme süreci yarıda kalan travmatik anıları sağlıklı bir biçimde işleyerek, bu anıya bağlı ortaya çıkan rahatsızlıkların giderilmesini sağlar.
Teknik, genel hatlarıyla nasıl uygulanıyor?
Teknik sırasında göz hareketleriyle, seslerle ya da bedende yapılan küçük dokunuşlarla çift taraflı (beynin sağ ve sol tarafı) uyarım sağlanır. Bu uyarım sırasında geçmişte daha önceden sözünü ettiğimiz nedenlerden dolayı harekete geçmekte yetersiz kalmış olan adaptif bilgi işleme süreci harekete geçer ve geçmişte yaşanan olumsuz olay ya da durumun yol açtığı duygusal sıkıntının kaldığı yerden işlenmesi sağlanır. Amaç sadece bireyin duyduğu sıkıntıyı azaltmak değil, aynı zamanda geçmişteki olumsuz olay ya da durumla ilgili negatif inancın yeni bir pozitif inanç ile yer değiştirmesi ve danışanın davranışsal değişimlerle daha işlevsel hale gelmesidir.
Danışan, işlemleme sırasında terapistin iki yöne hareket ettirdiği parmağını gözleriyle takip eder. Danışanın zihninden geçenlere ve göz hareketlerine aynı anda dikkatini vermesinin, beynin sağ ve sol yarımküresini ilişkiye geçirdiği düşünülmektedir.
Gözleri bozuk olan bir bireyde de EMDR uygulanabilir mi?
Gözleri bozuk olan bireylerde genellikle göz hareketleri yerine seslerle ya da bedende yapılan küçük dokunuşlarla uyarım yapılması tercih edilir. Göz bozukluğu olmasa bile, her zaman tercihi danışanlara bırakmakta yarar vardır çünkü bazı danışanlar gözleri kapalıyken tekniğe daha rahat konsantre olabilmektedirler.
EMDR’nin etkin olduğu alanlar hangileridir? İyileşme sürecine varmak ne kadar zaman alır?
Sınav kaygısı, davranım bozuklukları ve özgüven sorunları, performans kaygısı, migren, travma sonrası stres bozukluğu, yas, kaygı bozukluğu, panik bozukluk, basit korkular, ayrılık, obsesif-kompulsif bozukluk, akut stres bozukluğu, sebebi belirlenemeyen ve geçmeyen ağrılar, hipokondria (hastalık hastalığı), cinsel işlev bozuklukları, yeme bozuklukları, uyku bozukluğu, alkol-madde bağımlılığı, kekemelik, tikler, iletişim bozukluğu…
Bunların yanı sıra, suçluluk, utanç, endişe, öfke, performans geliştirme, yalnızlık, özgüven, kendilik değeri gibi yapılandırılması gereken duygusal kaynakların kazanımında da her geçen gün daha fazla kullanılıyor ve etkisi görülüyor.
Kısa süreli tedaviler kategorisine giren EMDR tekniği ile iyileşme süreci bireyden bireye farklılık gösterir. İyileştirme süreci bireyin içsel süreçlerine göre yönlendirilir. Daha spesifik ve büyük travmalarda (ölüm, spesifik korku, doğal afet, taciz, tecavüz vs..) iyileşme süreci daha hızlı tamamlanır. Uzun yıllara yayılmış ve genellenmiş durumlarda (aşağılanmalar, başarısızlık korkusu, reddedilme korkusu vs..) ise süreç biraz daha uzar.
Yukarıdaki sorularda neden EMDR üstüne ihtisas yaptığım sorulmuştu. Bir nedeni de daha kısa sürede sonuç alınmasıdır. Günümüz hayat şartlarında, terapiye gitmek bir lüks; kimsenin buna ayıracak vakti yok. O kadar yoğun bir koşuşturmaca içindeyiz ki, kendimizi dinleyecek vakit bulamaz olduk. Ancak psikoloji bu şartlara ayak uydurmuş durumda değil. Yaşanan her bir olay, her bir olumsuzluk beyine kodlanıyor. Dolayısıyla insanlara yardımcı olabilmek adına daha pratik çözümlere ihtiyaç var. EMDR de kısa süreli ve çözüm odaklı oluşu açısından bu açığı kapatır nitelikte.
Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda EMDR ile nasıl sonuçlar alındı?
EMDR’nin etkililiğini araştıran çok sayıda çalışma yapıldı ve sonuçlar oldukça tatmin edici. Sonuçlar, EMDR’nin danışanların çoğunluğunun travma sonrası stres semptomlarını etkili bir biçimde azalttığını veya yok ettiğini, genellikle psikolojik sorunlarla bağlantılı olan semptomlarda da (endişe, suçluluk, mutsuzluk gibi) azalma sağladığını gösteriyor.
Ayrıca, EMDR birçok uluslararası sağlık ve devlet kurumu tarafından da etkili bulunuyor. Bunlardan bazıları; Dünya Sağlık Teşkilatı, Amerikan Psikiyatri Birliği, Uluslararası Tarvmatik Stres Çalışmaları Birliği, Amerika Savaş Gazileri Bakanlığı, Amerika Savunma Bakanlığı, Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı ve İsrail Akıl Sağlığı Kurulu’dur.
En çok hangi ülkelerde kullanılıyor? Türkiye’de daha çok yeni mi? Nasıl sonuçlar alınıyor?
EMDR ilk olarak 1987’de bir teknik olarak kullanılmaya başlandı. Başta Avrupa, Amerika ve İsrail olmak üzere tüm dünyada kullanılan bir teknik. Türkiye’de ise 1997 yılından beri kullanılıyor. Birçok yaşanan travmatik olaylarda EMDR tekniğiyle etkili sonuçlar alındı. Örneğin, 1999 depreminden sonra, Kasım 2003’te HSBS ve İngiliz Konsolosluğu’na yönelik bombalama saldırılarının ardından, Temmuz 2008’deki İstanbul Güngören’deki bombalama saldırısının ardından…
2010 yılında ise, Türkiye’de EMDR derneği resmi olarak kuruldu.
EMDR ile hipnoz arasında herhangi bir bağlantı var mıdır?
Teknik açıdan hiçbir bağlantı yok. Hipnoz en basit haliyle trans halidir. Trans ise, uyku ile uyanıklık arasında bir durum olup, telkin almayı kolaylaştıran bir ruh halidir. Derin uykuya geçmeden önce 1-2 dakikalık bir süreç vardır. Kişi olup bitenin farkındadır ama gözlerini açmak istese de açamaz ve sonrasında derin uykuya dalar. Hipnoz tam da o 1-2 dakikaya denk gelir. EMDR’de ise durum böyle değildir. Kişi tamamen bilinçlidir. İstediği tepkiyi istediği zaman verebilir.
Ancak, işleyiş açısından hipnoz ve EMDR’nin benzerlik gösterdiği yanları vardır. Her iki teknikte de, zihnin bilinç ve bilinçdışı bölümlerinin iletişime geçmesi ve bütünleşmesi hedeflenmektedir.
EMDR bir tedavi şeklidir diyebilir miyiz?
EMDR tek başına bir terapi ekolü değildir. EMDR bir tekniktir. Bazı durumlarda sadece EMDR tekniğinin kullanılması çözüm sağlarken, bazı durumlarda bu tekniğin başka tekniklerle veya başka terapi ekolleriyle birleştirilmesi gerekir. Bu durum önemlidir çünkü iyileşme aldatıcı bir durumdur. Örneğin, spesifik bir fobiyle (asansör fobisi, köpek fobisi, uçak fobisi vb.) gelen birinin 3-4 seansta EMDR’la sıkıntısı giderilebilir ancak her zaman dikkat edilmesi gereken unsur, altından başka bir patolojinin veya sıkıntının çıkıp çıkmayacağıdır. Böyle bir durumda, başka tekniklerin veya terapi ekollerinin uygulanması gerekebilir.