Psikolog Sibel Deniz Toledo, hamilelik süresince en sık rastlanan psikolojik problemlerin başında annelerde bebeğe ve doğuma ilişkin korku ve kaygıların yer aldığını belirterek, "Gebelik süresinde oluşan depresyon genelde gebeliğe ve çocuk sahibi olmaya hazır olmamakla ilişkilidir" dedi.
Toledo, yaptığı açıklamada, hamileliğin ilk 3 ayında genellikle değişim olmadığını bildirdi. Bunun nedeninin bebeğin hareketlerinin hissedilmemesi olduğunu kaydeden Toledo, "Hamileliğin 2. evresiyle beraber, yani hareketler başladığı zamandan itibaren annelik hissi daha fazla hissedilmeye başlıyor. Anneler artık içimde bir can var ve büyüyor diye düşünmeye başlıyor. Son aylarda ise doğum ve artık kavuşayım gibi özlemler daha ağırlık kazanıyor" dedi.
Gebelik süresinde oluşan depresyonun genelde gebeliğe ve çocuk sahibi olmaya hazır olmamakla ilişkili olduğunu vurgulayan Toledo, şunları ifade etti:
"Anneliğe hazır olmamak, kilo alacağım kaygısını taşımak, vücudunun ve hayatının değişeceğinden kaygı duymak gibi etkenler vardır. Eş destekleyici ve pozitif olmalı. Mümkün olduğunca destekleyici ve pozitif cümleler kurmalı. En önemlisi bütün yükü anneye bırakmadığını, kendisinin yanında olduğunu hissettirmeli. İletişimi hep bu dille kurmalı. Çocuğun dünyaya gelmesi sürecine birlikte hazırlanılması gerekir. Ancak bebeği bir taraf mı istedi veya herhangi bir şey kullandı mı gibi sorular ve sorunlar da depresyon yaratabilecek faktörler. Ancak genelde de bu tarz depresyon durumlarının daha çok doğrum sonrası ortaya çıktığını görüyoruz.
Çeşitli sebeplerden ötürü ortaya çıkan korku, gerginlik, ağrı, kaygı gibi hislere ek olarak, gebelik süresince oluşan ağrı çemberi diye bir durumun ortaya çıkışı da strese sebep oluyor. Doğum sürecinin düşüncesi annelerde doğuma dair bir strese sebep oluyor. Özellikle doğum sırasında açılma ve kasılmalarla birlikte meydana gelecek olan ağrının düşüncesi anneleri kaygılandırıyor ve daha fazla stres oluşturuyor. Kişi doğumdan daha çok korkuyor, süreç daha çok zorlaşıyor ve anne hamilelik süresince daha çok ağrı çekiyor. Yani aslında gebelik süresince, doğum korkusu sebebiyle stres oluşuyor. Ağrılar stresi artırıyor, stres de ağrıyı. Hepsi birbirini tetikliyor."
DOĞUM ÖNCESİ KAYGI NASIL GİDERİLİR?
Toledo, doğum öncesi kaygının öncelikle doğumun gerçekten ne olduğunu bilerek giderilebileceğine dikkat çekerek, şunları ekledi:
"Doğum bir hastalık değil; tam tersi doğum kadınların yüzyıllardır yaptığı bir eylem ve kadının vücudu doğum için programlanmış durumda. Rahim, pelvis ve o bölgedeki bütün kas sistemi bunun için hazır ve programlanmış. Bu doğal bir süreç. Anne adaylarının da bunun farkında olmaları ve doğumun gerçekten ne olduğunu bilmeleri, kaygılarının geçmesinde çok önemli bir role sahip. Doğum temelde bir kas eylemi. Uzun kaslar itiyor, rahim ağzındaki yuvarlak kaslar açılıyor ve bebeğe yol sağlıyor. Çok temelde böyle bir mekanizma çalışıyor. Bu kasların da doğum sırasında sorunsuz çalışması adına mahremiyet, destek, kısıtlama olmaması, bol bol hareket edilmesi, eşin destek vermesi gibi şeylerle bilerek ve hazırlanarak bu süreç kolay atlatılabilir."