Erkekler neden evlilikten kaçar?

Evliliğin, bir beraberlikten devlet güvencesine alınan bir ortaklığa dönüşüm olduğunu söyleyen Psikolog Seyda Boybeyi, kadın ve erkeğin bu ortaklıktan beklentilerinin de farklı olduğunu belirtiyor.

‘Önce okulunu oku, sonra evlen, çocuğun olsun istersen çalışırsın' diye yetiştirilen kız ile 'önce okulunu oku, askere git, işini kur, elin para görsün, sonra evlen’ diye yetiştirilen erkeğin evlenmeyi hayal ettirildikleri yaşlar birbirine uymaz. Bir kadın için en verimli yaşlar 20-35 arası iken erkekte bu yaş 35-50’ dir. Kadının kendini evlenmeye hazır hissettiği yaşlarda, erkek henüz askere gitmekte, ne maddi ne manevi evliliğe hazır hissetmemektedir. Evlenmesine en az 6 yıl varken karşısındaki kız gelinlikli hayaller kurmakta, beraber oturacakları evin düzenini planlamaktadır. O kızı kaçırmak istemiyor olmasına rağmen mantığı başka bir şey söyler erkeğe.

Kadın güvende, erkek tasma takılmış gibi…

Devlet güvenceli iş ortaklığı bölümü çoğunlukla kadınların kendini güvende, erkeklerinse kendilerine tasma takılmış hissettiği bir durumdur. Her iki cinsin de bu şekilde düşünmesini sağlayacak elbette psikolojik ve sosyolojik alt yapılar vardır.

Bir kız küçük yaşlardan itibaren evlenmek ve çocuk doğurmak için kodlanır. Küçük kız çocukları evcilik oynar, bebeklerini giydirirler. Erkek çocuklar ise polis, itfaiye, doktor gibi gördükleri meslekleri modelleyecek oyunlar oynarlar. Ergenlik bölümünde yine iki cins için farklıdır. Duygularını keşfeden ve aşk duygusu peşinde koşan genç kızlar ile cinselliğini keşfeden ve cinsel haz peşinde koşan genç erkekler olurlar.

Kızların duygusal beklentileri ile cinsel ihtiyaçlarını da keşfetmeleri genelde 20’li yaşlarda ve evlendikten sonra olurken, erkeklerde önce cinsel ihtiyaçların doyumu ardından duygusal arayış başlar. Bu noktada erkek kendini ve isteklerini anlamaya başladığında yaşı 35 olmuştur.

Kızlar evlenmeyi özgürlükle özdeşleştiriyor

Kızlar evlenene kadar genelde ailesiyle yaşar. Arkadaşlarından kıyafetine kadar her şeyine karışılabilir, gece bir yerde kalacaksa yalan söylenir, erkek arkadaşla gidilecek tatilleri aile hep ‘kız kıza’ bilir. Kendi evine çıkmak ise neredeyse imkânsızdır. Tüm aile bu durumun olmaması için seferber olur. Genç kız bir an önce sevdiği erkekle özgürce olabilmek için evlenip kendi alanına sahip olmak ister.

Evlilik, erkeğin gelişim sürecini baltalıyor

Erkeklerde ise durum epey farklıdır. Erkek 'hayta oğlan' yakıştırmasının yarattığı baskıdan başka bir baskıyla karşılaşmaz. Gece dışarı çıkması ya da hangi kadınlarla beraber olduğu gibi konular tamamen erkeğin özgürlük alanlarıdır. Eve geldiğinde yemeği hazır, kıyafetleri ütülü odası tertemizdir. Gece eve gelmezse 'dırdır eden' kimse yoktur. En fazla annesi çok merak etmiştir ve öpülerek gönlü alınır. Bunlara rağmen yalnız yasamak isterse kendi evinde çıkabilir ailesi yalnızca özleyeceklerini söyleyerek gitmesini istemez ama başkada sorun çıkmaz.

Bu durumda genç erkek için gelişim sürecini baltalayan evlilik, genç kız içinse kendini daha doyumlu hissedeceği ve özgürleşeceği alanıdır. Kız evlenmek ister, erkek öteler. En sonunda iş ayrılma ya da evlenme noktasına geldiğinde erkek, sevdiği insanı kaybetmemek için istemeyerek de olsa evlenmeyi kabul eder. Böylelikle bir çift daha şirketleşmiş olur. 

Leave a Reply