Dursun SİVRİ

Sempozyumun ikinci gün sabah saat 09.00’da planlanan eş zamanlı iki ayrı mekan ve iki ayrı oturum tarzındaki panel oturumları başladı. Biri öğretmen evinde diğeri Kültür ve Turizm Müdürlüğün yeni yapılan modern konferans salonunda.

 

İki salondaki konuşmaları aynı zamanda izlemek mümkün olmadığından her birinden oturum görüntülerini almaya gayret ettik. Konuşmaların da tercihlerimize göre izleyip not almaya çalıştık. Burada aktarılacak olan sondajlama usulü dikkat çeken tespitleri paylaşmak olacak. Öğleden önce iki salonda eş zamanlı iki panel öğleden sonra da yine iki olmak üzere dört panel oturumu yapıldı. Bir de kapanış oturumu ile açılış oturumunu sayarsak toplam altı oturum yapıldı. Her oturumda bir moderatör ve en az üç panelist konuşmacı bir oturumda dört konuşmacı toplamda 25 bilim adamı sunum yaptı.

 

“Şiddet Tedavisinde Said Nursi’nin Müsbet Hareket Yaklaşımı” üzerine Said Nursi’nin hayatından örnekler, Risale-i Nurlardan o kadar enteresan çıkarımlar, şerhler, izahlar, etkili pratik çözüm önerileri ortaya konuldu ki uzun yıllar risale okuyan bir çok profesör, uzman, akademisyen “biz de burada çok şeyler öğreniyoruz” dediler.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

 

Meselâ; Bediüzaman’ın hayatından ve talebelerinin aktardığı hatıralardan çokların bildiği yumurtayı kırarken dahi sert hareketle kırmadığını, bunun gerekçesinin insanın fıtratındaki şiddet duygusunu harekete geçirilmemesi gerektiğini ders verdiğini…

Dağdaki yılanı bile öldüren talebesine kızdığını, bozuk ampülleri dahi çöpe atarken kıran talebesi Ceylan’ı ikaz ettiği gibi basit gibi görünen şiddet tedavisi ve de ne kadar önemli olduğunu uzman psikologlar, psikiyatr hocalarından dinlemek farkındalık şuurumuzu geliştiriyor.

 

İlk oturumlardan birinin konusu “Şiddet Karşısında Said Nursi’nin Üçüncü yolu” idi.

Prof. Dr. Süleyman Seydi’nin başkanlık yaptığı oturumda konuşmacılar Dicle Üniversitesinden Yrd. Doç Dr. Mehmet Emin Uludağ, “Yeni Türkiye Toplumunun oluşumunda Bediüzzaman Said Nursi’nin Şiddet ve İktidar Çatışmasını Engelleyen Modeli” konulu sunum emek yoğun mutfak çalışması olduğu anlaşılıyordu. Kur’ani yolun ve modelle batı felsefesinin medeniyet paradigmalarını mukayeseli tablolar ve şemalar halinde sunması aynı bahsi defalarca okuyanların bile yeni şeyler öğrenmesine vesile oldu. Sosyolog ve psikologların henüz somut sonuçlar ve kuvvetli iddiaları olmadığı bir zamanda, gayet anlaşılabilir ve uygulanabilir basitlikteki çözüm formülleri yakın gelecekte bilim dünyasının daha fazla dikkatini çekecektir.

 

ÖFKE VE TESLİMİYET ÇIKMAZINDA BEDİÜZZAMAN’IN ÜÇÜNCÜ YOLU

 

“Akrebin Kıskacında, öfke ve teslimiyet çıkmazı karşısında Bediüzzaman’ın üçüncü yolu” kitabının yazarı Av. Ahmet Özkılınç da konuşmacıydı. Adı geçen kitabın tanıtımını Risale Haber’de (http://www.risalehaber.com/author_article_detail.php?id=12384) bir makale ile yaptığımıza dikkat çekerek oturumdan bazı notları aktaralım.

 

Bediüzzaman’ın 1926’da Van’dan önce Burdur’a, sonra kısa bir süre Isparta ve 1 Mart 1927’de Barla’ya sürgün edilmesi döneminde Takriri Sükun Kanunu ve İstiklal Mahkemelerinin “önce as sonra yargıla” tarzındaki ceberrut uygulamaları dönemidir. Bediüzzaman bu dönemde kanunsuz baskı altında tutularak “yeter” demesi sağlanarak bertaraf edilme planlarını boşa çıkarmıştır. Ne teslim olmuş ne de zamanın iktidarı ile çatışmaya girmiştir. Sabır ve tahammülün sınırlarını zorlayarak sivil direnişin en güzel örneğini ortaya koymuştur denildi Sonra Serbest Cumhuriyet Fırkası denemesi ilk defa Isparta’da Ispartalı olmayan İzzet Bey isimli birisi Ankara’dan kurucu gönderiliyor. Nur talebelerinin de üye olmaya davetine terzi Burhan isimli esnafın risaleden aldığı derse binaen itibar etmeyerek başka bir oyunu da bozmaları gibi dikkate değer bilgiler aktarıldı. Üstadın asla usül hatası yapmadığı ve hukukun içinde kalmaya da azami dikkat etiği, hukuksuzlukları görmezden gelmediğini, haklı olmak kadar haklı kalmanın da önemli olduğu belirtildi.

 

İSTİBDAT VE İSYAN DIŞINDA ÜÇÜNCÜ YOL

 

Üçüncü konuşmacı araştırmacı yazar Muhammed Salar “İstibdat ve İsyan Dışında Üçüncü Yol” konulu sunumunu yaptı. Ahmet Özkılınç’ın Üstadın hayatından vakadan hareketle yaptığı değerlendirmelerin mütemmimi mahiyetinde tevafuk etti sayın Salar’ın sunumu. Müdakkik bir risale okuyucusu olduğu ortaya koyduğu çıkarımlardan anlaşılan üçüncü yol analizi güzel bir mantık sıralaması ve ilgili pasajları, yorumları ile Risale-i Nura has bir yol olduğunu gayet ikna edici anlattı.

“Risale-i Nur Hukukunu Koruma Derneği”nin de başkanı olan Muhammed Salar’ın “Risale-i Nur’da tashih” konusuna Üstadın teliften daha ehemmiyet verdiğinden hareketle Risale-i Nur basan 11 yayınevine ortak sahih metin üzerinde bir çalışma yapılması üzerinde davetlerde bulunmuş. Bu konu ile ilgili de kısa bir röportaj yaptık. İleriki günlerde yayınlayacağız inşallah.

 

PSİKOLOG VE PSİKİYATRLER BEDİÜZZAMAN’A BEYAZ BAYRAK ÇIKARMALIDIRLAR

 

Panel oturumlarının her bir oturumu ve her konuşmacının sunumlarında orijinal enteresan noktalar, tespitler ortaya konuluyor. Gerek katılımcılar için gerekse programda sunum yapan uzman akademisyenler için fikirlerin buluşması olarak “telahuk-u efkâr” kavramının çok güzel pratiği ortaya çıkıyor. Hızlandırılmış hizmet içi eğitim ve yoğunlaştırılmış seminer-konferans işlevi görüyorlar.

Sempozyumun mutfak çalışmaları, programların icrasında teknik direktör veya süreç yönetimini de yürüten Doç. Dr. İshak Özgel’in başkanlığını yaptığı oturum çok canlı geçti.

 

Yazar Dr. Murat Çiftkaya, Diyarbakır’dan araştırmacı yazar Kadri Karaman ve psikiyatr profesörü Ramazan Özcankaya’ın yer aldığı oturumda psikolojik tahliller ağırlıktaydı. Kişisel gelişim konuları da şahsen ilgimi çektiği için bu oturumun bir bölümünü daha yakından takip etmeye gayret ettim.

Modern psikolojinin paradigmalarında esas alınan hususun haz odaklı olmasıdır. İnsana haz veren her şey normal, haz vermeyen üzen her şey anormal bir durum. Ayrıca modern psikoloji insanı aynen hayvan olarak kabul etmektedir denildi. Kişilik bozukluklarının bugün bilinen ve kabul edilen bir telakkisi var ki, kişilik bozukluklarının tedavisi mümkün değildir. Şiddet uygulayan, cinayet işleyen insanların kesinlikle kişilik bozukluk hastalığı vardır denildi. Bu ön perspektifinde  olaya bakıldığında Denizli hapsinde 6 tane adamı öldürmüş bir mahkumun risalelerle tanıştıktan sonra “tahta bitini öldürmek günah mı?“ diye sorar hale gelmesi modern psikolojinin kabulleri arasında yoktur denildi.

Prof. Dr. Ramazan Özcankaya bu olaya, “Modern Psikolog ve Psikiyatirler Bediüzzaman’a beyaz bayrak çıkarmalıdırlar” dedi.

Hz. Ali’(r.a) nin bir kâfiri öldürmek için yatırdığında aşağıdan Hz. Ali’ye tükürmesinden sonra öldürmekten vazgeçmesi” olayı tahlil edildi. Hak namına öldürecekken hissiyatın, nefsin karışmasından dolayı öldürmeyişi olayı şiddeti önlemede iman ve ihlasın önemi vurgulandı.

 

HACCIN HİKMETLERİNDEN ARAFAT MÜZDELİFE MEDİNE SÜRECİNDE KORUYUCU MÜSBET HAREKET

 

Haccın hikmetleri ile müsbet hareket yaklaşımı arasında ne âlâka var denilebilir.  Sempozyumun son oturumlarından birinde böyle bir konu sunuldu ve canlı tartışmaların ve sual cevap faslı geçti.

Başkanlığını Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu’nun yaptığı oturumda hem hekim hem sosyal bilim alanında ihtisas yapmış Dr. Şerafettin Ekici ile Dr. İsmail Benek panel konuşmacısıydı. Şiddet olayının hem tıbbi hem de sosyal analizlerini yapan Şerafettin Ekici oldukça kapsamlı içerikte bir sunum yaptı.

Oturumun farklı özgün ve dikkat çeken sunumunu Dr. İsmail Benek yaptı.

Konuşmasına Hafız Ali’nin memleketinde ve Hafız Ali sisteminin özellikle bir sempozyum konusu yapılmasını önerisiyle başladı.

“Tearüf, Teavün ve Koruycu Müsbet Hareket” konu başlıklı sunumunda Bediüzzaman’ın Sünuhat eserinde “haccın hikmetlerinin bilinmeyişi milyonlarca İslâm’ın İslâm aleyhine istihdamına zemin hazırladı” sözünden hareketle hac vazifesinin ifa sürecinden çıkarımlar ortaya koydu.

Arafat MüzdelifeMina  sürecinde Arafat’ta tearüf (tanışma) Müzdelife’de fikrin buluşması, Mina’da şeytana karşı İslamın yüksek siyasetinin ortaya konulması olarak değerlendirdi.

Medeniyetin edildiği Medine denilince Ensar, Ensar denilince Teavün (yardımlaşma) akla geliyor.

EnsarAsr-ı saadet Medeniyet-i Fuzla sürecini izah ederken Teavün, Teşrik-i mesai Maslahat-ı Vasıta-ı İçtimaiye sürecinden faziletli medeniyet ortamına gidecek süreci Asr-ı saadetten  Medine’den örnek verdi.

Hem psikolojik hem sosyal bir analiz olan sunum sonrası sual-cevap ve katkı bölümünde Psikiyatr Prof. Dr. Ramazan Özcankaya bu sunumun hem psikolojik hem de Risale-i Nurun ruhunu çok güzel yansıttığını ifade ettiler. Bu tahliller akademik bilimsel açıdan da akredite olabilecek bir değerlendirme olduğu teyit edildi ve teşekkür edildi.

 

KAPANIŞ OTURUMU ve PLAKET TÖRENİ

 

Kapanış oturumunda üç kişilik akademik bir heyet iki günün değerlendirmesini yaptılar. Ortaya konulan sunum ve tebliğlerin günümüzün kronik sorunu olan şiddet konusunda Bediüzzaman’ın ne kadar etkin yöntemler ortaya koyduğu özetlendi.

Katılımcıların değerlendirmesi bağlamında Eski Siirt Milletvekili eğitimci ve uzun yıllar Risale-i Nur hizmetlerinde tanınan Öner Ergenç çok sayıda eski ve yeni milletvekili grubuyla programa katılması ve izlenimlerini anlattı. Memnuniyetini ve takdirlerini kendine has üslubu ile ifade ettiler.

Programın son bölümü sunum yapan, katkıda bulunanlara plaket töreni yapıldı. Otuzdan fazla kişiye plaket verildi her birinin eski ve yeni milletvekillerinin vermesi ne kadar çok vekilin programa iştirak etmiş olduğunu öğrenmiş olduk.

Sabah saatlerinde yapılan oturumlara katılım düşüktü. Hafta sonu psikolojisinden olmalı. Öğle sonrası oturumlara katılım ve oldukça fazla ve canlıydı.

Programın açılış seansına katılan Vali Memduh Oğuz beraberinde Emniyet Müdürü, Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü ile ikinci günkü oturumlara da katıldı. İlgi ile takip etti, katkılarda bulundu. İleride daha kapsamlı programların Isparta’da olabileceğine dair duyumlarımızı bilgi notu olarak belirtmiş olayım.

 

PROGRAM DIŞI ISPARTA’DAN GÖZLEMLER

 

Bilindiği gibi gazetecilik refleksi bir program planlandığı gibi gerçekleşirse fazla haber değeri taşımaz. Biz şu ana kadar planlanan işleyişin amaca uygun gerçekleştiğini aktardık. Her şey normal olunca habercilik ve gazetecilik yönü ikinci plana düşüyor. Kamera arkası veya tiyatro dilinde perde arkası tabir edilen arka planda neler olmuş ilgililerine soralım istedik.

Önce İstanbul İlim ve Kültür Vakfı başkanı ve organizasyon heyetinden Prof. Dr. Faris Kaya’ya sorduk:

 

Bu konuyu nasıl belirlediniz, hazırlık süreci ne zaman başladı?

 

Bu sempozyum öncesi İstanbul’da Emniyetten, Milli Eğitimden ve bilim dünyasından insanlarla iki kez bir araya geldik. Beyin fırtınası yaptık. Bir buçuk ay önce belirledik. Partner olarak da Isparta Kültür Eğitim Vakfı ile ortak yapmayı kararlaştırdık. Kısa sürede maksat hasıl oldu.

Prof. Dr. Murat Sarıcık Isparta Kültür Eğitim Vakfı adına program koordinasyon kurulu başkanı.

 

Siz nasıl buldunuz gerçekleşme durumu ve izlenimlerinizi alabilir miyiz?

 

Isparta olarak ilk yapıyoruz böyle bir programı. İtiraf edeyim öncelikle ben çok şeyler öğrendim yapılan sunumlardan. Kısa sürede hazırlandık. Çok kapsamlı tanıtım yapmadık. Salonlar küçük. Ama tahminimizin ötesinde maksat hasıl oldu diyebilirim.

 

Doç. Dr. İshak Özgel’e özel bir paragraf açmak istedik. Programın organizasyon heyetinde akışın her safhasında kesintisiz takip eden süreç yöneticisi. Mardin Sempozyumunda Doç. Dr. İsmail Yıldız aynı misyonu başarılı bir şekilde yerine getirmişti. Burada Doç. Dr. İshak Özgel aynı misyonu yerine getiren çok hızlı ve anında çözüm üreten fedakârlığı göze çarpıyordu.

Ona da amaç, hedef, maksat hasıl oldu mu diye sorduk:

İshak bey hazırlık süreçlerinden kısa sürede bu programın gerçekleşmesini beklentilerin ötesinde olduğunu ifade ederken gözlerinden sevinç ışıldıyordu.

Tebliğ gönderenlerden hiç aksama olmadan planlandığı gibi tam gerçekleşme oldu.

İstanbul İlim Kültür Vakfının mutad olarak yaptığı uluslar arası sempozyumların yanında yurt içinde de sempozyumların yapılması gereğinden hareketle kısa sürede bu programın karar verilip hayata geçirildiğini söyledi. Oldukça memnun ve mutlu olduğu hissediliyordu.

 

BEDİÜZZAMAN’IN EVİNİ ZİYARET

 

Program sonrası zamanı etkin değerlendirmek adına yürüme mesafesindeki “Nur Sokağı”ndaki Bediüzzaman hazretlerinin 1953-1960 yılları arasında kaldığı ve şu an müze haline getirilen eve gittik.

Gelen ziyaretçilere önce salonda vakıf elemanlar tarafından bilgi veriliyor. Sonra gezdiriliyor. Evin her köşesi ve sergilenen eşyaların hikayesi anlatılıyor. Her köşenin fotoğraflarını almaya gayret ettik. Yıllar önce ziyaret etmiştim. Bal renkli Cevrolet otomobilin resmini de çektik.

 

Sidre’de akşam

 

Üstad Bediüzzaman’ın talebesi Bayram Yüksel’i her gün Sidre denilen Isparta’ya hâkim bir tepede “Teras” adında bir restoran bulunuyor. Saaff-ı evvel abilerden Said Atıcı ağabeyin misafiri olarak programa gelen kalabalık bir misafir heyeti ile beraber akşam yemeği yedik. Isparta’yı temaşa ettik. İki yüz bin nüfusa sahip Isparta çok gelişmiş, harika yeşil manzarasını yukarıdan seyretmek çok muazzam bir duygu. Hatırlattıkları ile manzarası ile çok anlam yüklü.

1977’de yüksek tahsil sırasında Ankara 27’de kalırken Isparta’ya gidişine üzüldüğüm Bayram Yüksel ağabeyin Isparta’da kuruluşuna vesile olduğu Isparta Kültür ve Eğitim vakfı külliyesi ve hizmet inkişafı ile merhum Hilmi Doğan ağabeyin  bir şiirinde “İhlas deryasında Bayram’ı seyir” beyitini hatırladım.

Sidre, Taşıyla toprağı ile mübarek Isparta, Bayram Yüksel ve Ispartalı Bediüzzaman kelimlerinin çağrışımları yazıya dökülecek olsa binlerce cilt kitaplara sığmaz.

 

Latif bir tevafuk

 

Isparta’ya gitmezden önce bilgisayarım arızalandı servise vermiştim. Notları nasıl yazıp yetiştireyim diye düşünüp duruyordum. Aklıma gelen çözüm sabah kalkıp en yakın internet kafeden yazmayı planlıyordum. Kalkınca bir de ne görüyüm. Dış kapının hemen önünde bir çanta. İçinde bir bilgisayar. Nerden gelmiş kim getirmiş düşünmeden açıp notları yazmaya başladım. Sonra, kızımın dershane arkadaşı beraber dersaneye giderken bilgisayarını birkaç günlüğüne bizim eve bıraktığını sonradan öğrendim. Vesilenin mahiyeti değil neticesi önemli.

 

Bu yıl peş peşe yapılan Bediüzzaman programlarında Risale-i Nur hizmeti bakımından fefkalade güzel faaliyetler oldu. Biz de bunları Risale Haber aracılığı ile paylaşılmasına vesile olmaya gayret ediyoruz. Türkiye ve dünyanın dört bir köşesinden takip edenler için şevke medar olduğunu düşünüyoruz. Bu bilgisayar tevafukunu da Risale-i Nur hizmetlerinde çok yaşanmış tevafuklardan biri olduğuna inanıyoruz.

Her kim yaparsa yapsın Risale-i Nur hizmeti adına yapılan her faaliyeti haber yapmak paylaşmak Risale Haber’in asli yayın prensibidir. Emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz.

Her şeyi aktaramamakla beraber yine de yazı uzun oldu. Kusura bakmayın. Selam ve dua ile… Nice hizmet haberlerinde buluşmak üzere…

 

Sempozyum notları -1: http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=145256

 

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

Open all references in tabs: [1 - 3]

Leave a Reply