Dr. Ahmet Nihat DÜNDAR

 Bilindiği üzere PSİKOLOG ve PSİKİYATRİST deyimleri, bu alanda yeterli bilgisi olmayan bazı kimselerce biri birine sıkça karıştırılan iki ayrı deyim ve iki ayrı mesleği ifade etmektedir.

En basit tanımıyla PSİKİYATRİST teşhis, tedavi ve ilaç yazabilme yetkisine sahip bir HEKİM’ i, bir başka ifadeyle Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra sınav kazanarak bu alanda İHTİSAS (Tıpta uzmanlık) yapmış bir meslek mensubunu (Halkın deyimiyle bir DOKTORU) ifade ederken, bizim de yazımızın konusu olan PSİKOLOG ise mezun oldukları okul, yaptıkları ihtisas ve yetkileri açısından bu meslek mensuplarıyla bir ilgi ve alakası bulunmayan bir başka meslek mensubunu ifade etmektedir. Ancak hemen belirtmeliyim ki PSİKOLOG’ların da İnsanlarda görülen normal ve normal dışı davranışları, düşünme, öğrenme, duygu ve heyecan gibi insanın psikolojik süreçlerini incelemeleri, İnsan ve hayvan davranışlarının fizyolojik nedenleri konusunda araştırmalar yapmaları, zaman zaman ileri derecedeki davranış bozukluklarının tanı ve tedavisine yönelik çalışmalarda da(psikoterapi) bulunmaları, hafif uyum sorunlarının çözümlenmesine yönelik danışmanlık yapmaları, genel olarak psikolojik gereksinimleri ve sorunları saptamada yardımcı olmaları ve çözüm yollarını araştırmaları, bireylerin mesleki uyumları ve kişiler arası iletişim becerilerinin geliştirilmesine çalışmaları bu iki ayrı meslek grubunun karıştırılmasına da yol açabilmektedir.

PSİKOLOG’ lar çalışmalarında genellikle çeşitli tipte zeka, yetenek, kişilik testleri, tutum ölçekleri, görüşme ve kayıt tutanakları, formlar, istatistik tabloları ve anketleri kullanır ve meslek eğitimlerini çeşitli üniversitelere bağlı edebiyat, fen-edebiyat fakülteleri ve benzeri fakültelerin "Psikoloji" bölümlerinde edinirler. Bilindiği üzere lise ve dengi okul mezunlarının katılabildiği ve Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) “Eşit Ağırlık (EA)” puanı ile öğrencilerin alındığı bu fakültelerin eğitim ve öğretim süresi 4 yıldır.

Günümüzde modern PSİKOLOJİ, davranışı ve davranışın altında yatan süreçleri bilimsel olarak inceleyen çalışma alanı olarak tanımlanırken, bir canlı olarak insanın çevresine uyum sağlama ve kendi içinde de dengeli bir gelişme eğilimi içinde olduğu bilim çevrelerince kabul edilmektedir.

Polislik zor bir meslek…

Katı disipline dayalı bir hizmet anlayışı, çalışma koşulları,sıra dışı uygulamalara muhatap olma ve benzeri koşullar bu zorluğun nedenleri..,

Oysa polis dediğimiz görevliler de bir insan… Onlar da aramızdan birileri…

Genelde pek çok meslek mensubu dinlenirken onlar görev yapıyorlar. Onların gecesi, gündüzü yok… Pazarı, bayramı, yıl başı’ sı da yok, saatle çalışıp, saatle dinleniyorlar. Onlar da evli, onların da kendisinden ilgi bekleyen eşleri,çocukları, muhtaç anne ve babaları, yakınları var, onların da mesai içinde herkesin yaptığı gibi halletmesi gereken günlük işleri var…Görev gereği yapması gereken işlerin çoğu sıra dışı… Hırsızlar, dolandırıcılar, katiller, sapıklar, kaçakçılar, kısacası kural tanımayanlar daha çok çevresinde… Kuralları aynen uygulasa da, uygulamasa da genelde şikayet edilen görevliler polisler… Başta herkes direniyor, direniyor ama sonrasında bir bakıyor ki kendisi tedavi, yardım ve desteğe muhtaç olmuş…

İşte pek çok kurum ve meslek mensubunda görülebilen;

1. Kişiler arası iletişim ve özgüven problemleri, içe kapanıklık,
2. Değersizlik, ümitsizlik, çaresizlik,
3. Geçmişe dair pişmanlıklar,
4. Öfke patlamaları,
5. Saldırgan davranışlar,
6. Dikkat problemleri ve unutkanlık,
7. Çok sık hastalanma,
8. Ani davranış değişiklikleri,
9. Algı bozuklukları (başkalarının duymadığı sesleri duyma, hayaller görme v.b)
10. Duygu noksanlığı, soğukluk, ilgisizlik,
11. Diğer insanlara oranla aşırı sevinç, üzüntü, coşku veya keder,
12. Karamsarlık, bulantı, telaş, panik, korku ve utanma duyguları,
13. Ölüm ve intihar üzerine sıkça konuşma,
14. Tembellik, miskinlik, durgunluk , hareketsizlik,
15. Takip edildiği, düşüncelerinin okunduğu, çevresindeki insanların kendisine kötülük yapacakları düşüncesi,
16. Kuşkular, saplantılar, normal olmayan düşünce ve inançlar,
17. Zaman akışını çok hızlı, çok yavaş, bazen de durmuş gibi algılama,
18. Evlilik ve eş seçimi ile ilgili sorunlar,
19. Stresle başa çıkmada güçlük,
20. Uyum sorunları,
21. Kimseye anlatılmayan fakat paylaşma gerekliliği hissedilen duygu ve düşünceler,
22. Yaşamdan hoşnut olmama,
23. Bir sorunla baş etmede kendini yetersiz hissetme,
24. Doğru kararlar verebilme isteği,
25. Düzensiz iş öyküsü, gelir ve giderlerde iniş ve çıkışlar, hırs ve başarı arasındaki çelişki, ölümcül hastalık, iş, evlilik ve yakın dostluklarla ilgili kayıplar,
26. Ani kilo değişimlerine bağlı uyku problemleri,
27. Geçerli bir nedene bağlı olmayan yorgunluk,

Gibi sorunlar maalesef Emniyet Mensupları arasında da sıkça görünür hale gelmiştir.
Kuşkusuz bu sorunların bir çoğu bireysel ve psikolojik, önce teşhis konulması, sonra tedavi edilmesi gereken sorunlar, bazıları ise mesleğin özelliklerinden, çalışma koşullarından kaynaklanabilen AMA MUTLAKA ÇÖZÜLMESİ GEREKEN sorunlardır.

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız bu ve benzeri problemlerin Emniyet Teşkilatı da, sıralı amirleri de, yöneticileri de farkındadırlar…

17.3.2008 tarihinde yayımlanan “ Emniyet Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirlikleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği” ve bu yönetmeliğe dayalı olarak merkez ve taşra teşkilatlarında yapılan iyi niyetli çalışmalar. Bu bilgi ve tecrübeye dayalı birikimin ürünleridir ama maalesef bu çalışmalar yeterli düzeyde değildir ve arzu edilen sonuçları da sağlayabilmiş değildir…

Kuşkusuz arzu edilen sonucun elde edilememesinin pek çok sebebi vardır. Güvence verilmesine rağmen(Başvuran kişilerle ilgili tüm bilgiler gizli tutulur ve kendi rızası dışında kimse ile paylaşılmaz, bilgiler personel dosyasına işlenmez, resmi hiçbir işlem yapılmaz v.b.) çalışanların hiçbir şeyin GİZLİ kalmayacağına, kısa sürede duyulacağı doğrultusundaki inancı, endişeleri, GÜVEN problemleri, görevlerini kaybetme endişeleri, uzman personel ve araştırma eksikliği ve benzeri sebepler, sonuç almayı olumsuz olarak etkileyen faktörler olarak gösterilebilir.

En son olarak 2.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 661 sayılı KHK(Kanun Hükmünde Kararname) ile Emniyet Teşkilatı Kadrolarında da bazı değişiklikler yapılmış ve taşra teşkilatları için 7. Dereceden 100 adet PSİKOLOG kadrosu İhdas edilmiştir. Artık taşra polisi için önümüzdeki günlerde 100 adet yeni PSİKOLOG atanacak ve muhtemelen yukarıda bahsettiğimiz Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliklerinde görevlendirileceklerdir. Genç Psikologlar ne denli başarılı olurlar, olamazlar, mevcutları başarılı olmuşlar mıdır, olamamışlar mıdır bunu elimizde yeterli veri olmadığı için bilemiyoruz ama biz bu yeni uygulamanın (Kadro ihdasının) sorunun çözümüne olumlu katkı sağlayabileceğini düşünmekteyiz…

Yeter ki görevlilerin seçimi iyi yapılsın, ADAMA İŞ BULUNMASIN, İŞE UYGUN ADAM atansın… Teşkilatımıza hayırlı olmasını, sorunların çözümünde yardımcı olmasını temenni ediyorum.

Leave a Reply