Çocuklara Ölüm Nasıl Anlatılmalıdır?

Okul öncesi dönemde çocukların ölüm korkusunun altında yalnız kalma korkusu vardır. Bu dönem çocuğunda, aile bireylerinden birinin ölümü onun bakımı ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda sorun yaratabilir. Anne ve babanın yalnız kalma korkusunu destekleyen ifadeleri bu korkuyu daha da tetikler. Örneğin `Yaramazlık yaparsan ben hastalanıp ölürüm, annesiz kalırsın.’ Böylece çocuk ölümü kendisine yönelik bir ceza olarak algılar. Çocuklar ölümü genelde 10 ile 12 yaşlarında algılamaya başlarlar.

Aile bireylerinden birinin ölümü bütün aile için sarsıcı ve üzüntü vericidir. Yetişkinler ölüm karsında yas tutarak tepki gösterir. Belirli bir süre iştahsızlık, uykusuzluk, ağlama nöbetleri, mutsuzluk, karamsarlık yaşanır. Çocukların durumu yetişkinlerden farklılık gösterir. Çocuk da üzülür ama onların tepkisi daha çok ortada kalmış olmaktan ortaya çıkan acılarını paylaşmadır. Yas dönemi çocuklarda daha sınırlıdır. Duygusal, düşünsel ve fiziksel tepki verirler fakat normal hayatlarına geri dönmek isterler. Kimi çocuklar ölümü yok sayarak olduğundan daha fazla canlı olmaya çalışırlar. Bu durum da çocuğun ölümü inkar ediş şeklidir. Hiç beklenmedik ölümlerde yaşanan bir tepkidir. Gerçeği benimsemek, üstesinden gelemeyeceği duyguların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunların en belirgin olanı, kendisini ortada bırakan ebeveyne yönelik öfkedir.

Çocuklar da Yas Tutar

Anne ya da babanın ölümünde sağ kalan ebeveyne çok ağır görevler düşer. Bu görevlerin belki de en ağırı ölüm haberini çocuğa vermektir. Böyle bir haberi çocuğun kendisini güvende hissedeceği kişiden duyması doğrudur. Beklenmedik ölümlerde küçük çocuklara alıştırılarak haberi vermek gerekir. Ölüm çocuktan uzun süre gizlenmemeli, sağ kalan anne ya da baba kendisini toparladığında çocuğun yaşına uygun olarak söylemeli. Ölümü öğrenen çocuğun uzaklaştırılması, başka bir ortama gönderilmesi doğru değildir. Çünkü çocuklar bu dönemde aile bireyleriyle bir arada olmaya ve yas dönemini paylaşmaya ihtiyaç duyarlar. Fakat çocuğu ölünün temizlendiği ortama sokmak, son halini göstermek, cenaze törenine götürmek sakıncalı şeylerdir. Yas döneminde çocuğun yanında dövünmeler ve haykırmalar gibi aşırı tepkiler vermemek gerekir. Çocukların yas tepkilerinin farklı olduğu unutulmamalı ve onlar yetişkin gibi tepkiler vermediği için suçlanmamalı.

Ölümü yok sayan çocuk beklenmeli ve çocuğa anlayışlı davranmalı. Ölüm hakkında konuşmak istemeyen çocuk zorlanmamalı, soru sorması desteklenmeli. Bu dönemde çocuğa soru soramayacak kadar aklının karışık olduğu, birlikte zor bir dönemden geçildiği, her zaman yanında olunacağı, istediğinde ağlayabileceği hakkında bilgi verilmelidir. Burada anne ya da babanın ölümünden sonraki yaşantı da önem kazanır. Annenin ya da babanın boşluğunu kimin doldurduğu ve çocuğun onlarla kurduğu ilişki önemlidir.

Ölüm çocuklara ne kadar iyi anlatılırsa anlatılsın aile bireylerinden birinin ölümü bütün aileyi etkiler. Ölüm kolay kabullenmesi beklenen bir durum değildir. Bu süreçte zaman ve destek gerekir. Genellikle okul öncesi dönemde ebeveyn kaybı ruhsal sorunlara veya ruhsal uyumsuzluklara neden olur. Yas döneminde çocuklarda uyku sorunları, kekemelik, alt ıslatma, tırnak yeme, tikler, saldırganlık, yeme problemleri, okul başarısızlığı, uyum ve davranış bozuklukları ve depresyon görülebilir. Bu durumlarda aileler bir uzmandan yardım almalıdır.

Leave a Reply