Çalışan annelerin kabusu: “Yetersizlik duygusu”

Yetersizlik duygusu, özellikle çalışan annelerde oldukça sık görülen bir durumdur. Annenin bebeğinin doğumundan birkaç ay sonra yanından ayrılmak zorunda kalması ile başlar.

Yıllarca süren vicdan azabı, çalışmak zorunda olan annelerin çocuklarıyla beraber geçirilmeyen her an için öfke duyması ve bu anları telafi etme çabasını kapsar. Bazen yoğun duygu aktarımının zamana yayılamamasından kaynaklı olarak anksiyete şeklinde kendini gösterir. Yetersizlik duygusu yaşayan anneler aynı zamanda tam zamanlı bir ev kadını gibi evdeki işleri aksatmamak ve düzeni korumak için canla başla çalışırken, hiç bitmeyecek gibi dönüp duran bir kısır döngünün içinde sıkışırlar. Bu aşamada eşlerin birbirine destek olması oldukça rahatlatıcı olacaktır.

ÇOCUKLUKTA YAŞANILAN TRAVMALARA DİKKAT!

İş hayatına geri dönmekten kaynaklı yetersizlik duygusuna ek olarak, her ebeveyn için geçerli olabilecek başka bir yetersizlik duygusu daha vardır: Çocukluğunda sağlıklı duygusal koşullarda yetişmemiş her kadının kendi içinde yaralı bir küçük kız barınır. Ebeveyn olan annenin çocukluğunda yaşadığı travmalar, onaylanma ve takdir edilmenin gerçekleşmemesi, çocuğa değerli olduğunun hissettirilememesi, kıyaslanarak büyüme, mükemmeliyetçi yaklaşım ve bunun sonucunda annenin bilmeden bilinçaltına attığı yetersizlik duygusu ve üzerinde bıraktıkları etkiler, kişinin kendi çocuğu doğduktan sonrasında varlığını daha fazla hissettirir.

Yetersizlik duygusu

YETERSİZLİK DUYGUSU NASIL OLUŞUR?

Çocuk doğduktan sonra anne için yeni bir hesaplaşma başlar. İlk zamanlarda kendini göstermeyen bu durum, çocuğun ileriki yaşlarında daha çok açığa çıkar. Annenin içindeki küçük kız eğer yaralı, yani duygusal olarak zarar görmüş ise annede kendine güvensizlik söz konusu olur ve yaptığı işlerin ve davranışların dışardaki diğer insanlar tarafından onaylanmasına olan ihtiyacı fazladır. Dış onay beklentisi anne olmadan önce de kendini gösteren bir davranış kalıbıdır. Başkalarının ne dediği doğrultusunda davranmaya çalışma ve onaylanmayan davranışı yapmama durumu, kendi olumlu özelliklerine ve yapabildiklerine karşı inançsızlık, kişinin anne olması ile beraber yetersizlik duygusuna dönüşür. Ailesinin ona yaptığı hataları yapmayacağı, en kusursuz şekilde davranacağı yeni bir alan vardır. Artık kendi çocuğu olmuştur. Her şeyi kusursuz yapmalı, çok iyi bir iş çıkarmalıdır. Çünkü artık kıyaslanacak başka çocuklar ve başka anneler vardır ve çocuğuna yaptığı her şey başka çocuklar ve anneleriyle kıyaslanmaktadır. Bu kıyas çok da bilinçli olmaz aslında ama anaokulu arkadaş ve velileriyle buluşmalarda herkes kendi projesinin gelişimini anlatır ve üzerine biraz daha eklenir. Birbirini tetikleyerek, çocuklarını farkında olmadan kıyas içine sokarlar. Bu durum diğer yıllarda şiddetle devam eder. Mükemmeliyetçi anne profili oluşmuştur ve tarih kendini tekrarlar. Böylece yaralanmış, duygusal olarak travmatize edilmiş bir çocuk daha yetişkinliğe adım atmış olur. Anne farkında olmadan kendi ebeveyninin davranış modelini taklit etmiş, içindeki öz güvensiz ve öz değersizlik duygusunu mükemmeliyetçilikle örtmüştür.

Yetersizlik duygusu

BİLİNÇLİ BİR ANNE DEĞİLSE…

Çocuğu için en iyisini isteyen anne bilinçli bir birey değilse, aslında yetiştirdiğinin kendi dünyasındaki küçük kızı olduğunun da farkında değildir. Yukarıda da bahsettiğim gibi hepimizin içinde bir çocuk vardır ve o çocuk kendi yaralarıyla, öz güvensizliğiyle yıllarca orada beklemektedir. Onaylanmayarak büyüdüğü bir çocukluk geçiren ve dolayısıyla kendini sevmeyen bir yetişkin, anne olduğunda farkında olmadan çocuğuna karşı toleranssız ve eleştirel olur. Çünkü hepimizin içinde bir de ebeveyn tarafımız vardır. O da ailemizdeki bir kişiden birebir kopyaladığımız öğrenilmiş ebeveynliktir. Hangi ebeveyni seçtiğimizi kendi çocuk yetiştirme şeklimizde görürüz. Yetersizlik duygusu taşıyan ve yukarıda bahsetmiş olduğumuz mükemmeliyetçi anne, bilinçsizce, kendi hoşlanmadığı davranışı yapan ebeveynini kopyalamıştır. Üstelik asla böyle olmasını istememiş, bebeği doğduğu ilk andan itibaren özellikle bundan kaçındığını düşünmüştür.

BİLİNÇLİ BİR ANNEYSE…

Kişi, eğer bilinçli ve bu konuda kişisel gelişim seansları almış bir anne ise kendi ebeveyn tarafını yeni baştan oluşturur ve bir önceki kuşağın getirdiği arızaları kendinden sonraki kuşağa aktarmaz. Nasıl bir ebeveyn olacağına, kendi içindeki küçük kızın sesini duyarak, onun yaralarını sararak cevap verir. Bu bir süreçtir, zaman alır. Kendi sesini duymaya, kendini ve özellikle de içindeki küçük kızı sevmeye başlar ve kendini onaylama davranışı geliştirir. Kendini daha fazla onaylamakla beraber, artık dışarıdakilerin ne düşündüğü onu daha az etkilemeye başlar. Çocuğuna karşı da bitmek bilmeyen kusursuzluk beklentisi ile yaklaşmayacağı için yetersizlik duygusu ortadan kalkar. Bu değişim kelebek etkisi oluşturur, yani çocuğun ileride yetersizlik duygusu ile yaşamasının önüne geçer. Anne, kendi kuşağında kendini baştan inşa eder. Bunun için terapist ile içindeki çocuk çalışması, dış onayı iç onay haline getirecek öz değer çalışmaları yapılmalıdır.

Kişisel Gelişim ve Yaşam Koçu
Psikolog Şeyda Boybeyi

 

Ünlü annelerin annelik hakkında düşünceleri
FOTO GALERİ'YE GİT »
 

Open all references in tabs: [1 - 4]

Leave a Reply