Bilmem duydunuz mu? Avrupa'nın çeşitli üniversitelerinde "Psikoloji Dersleri" veriliyor. Bu derslerde kullanılan teknikler çok ilginçtir. Ancak asıl ilginç ve bir o kadar da korkunç olan, elde edilen sonuçlardır.

Örneğin 2 aylık bir terapi dersi sonucunda 1 yaşındaki bebek hakkında, "O çok kötü biri. Şeytan o şeytan" konusu işlenmiş ve derse katılanların yüzde 72'si masum bebeğin kötü biri olduğuna inanmaya başlamıştır.

Türkiye'de de bu dersler bazı üniversitelerde uygulanmaya başlandı. Örneğin Gazi Parkı olaylarından bir süre önce Başbakan Erdoğan konuları sıkça işlenmeye başlandı. Ve eylemlerden hemen önce bir üniversitede psikoloji dersindeki öğrencilere, "Recep Tayyip Erdoğan'ın hastalığı nedir?" sorusu soruldu.

Doğru şık olarak hangisi kabul edildi biliyor musunuz?

"Diktatör"

Son 2 yıldır Başbakan Erdoğan için sürekli kullanılan, "Diktatör" yakıştırmasının nedenini sanırım şimdi daha iyi anlamış bulunuyorsunuz.

Peki sokağa ilk çıkanlar, daha doğrusu sokaklara ilk sürülenler kimlerdi? Üniversitelerde, okullarda aklı iki yıl boyunca yıkanan, bilinçaltına "Bir diktatör tarafından yönetiliyorsunuz. Özgürlükleriniz elinizden alınıyor" denilerek bıçak gibi bileylenen bir gençlik. Erdoğan'dan önceki diktatörleri görmemiş, Erdoğan'dan önceki katillerle tanışmamış gençlik.

Erdoğan üzerinden oynanan ve kısmen başarıya ulaşan oyunun bir de ikinci perdesi vardı. Sokakta kendilerine karşı koyacak en büyük gücü, yani polisi bertaraf etmeye gelmişti sıra...

Bu kez twitter, facebook ve Erdoğan karşıtı yazarlar ile sanatçılar üzerinden korkuç bir kampanya başlatıldı. Kampanyanın adı, "Katil polis", "Polis şiddeti", "diktatörün köpekleri" olarak konuldu.

Sosyal medyada dönen yalanları bilmem yeniden hatırlatmaya gerek var mı?

"Polis TOMA ile Aylin kardeşimizi ezdi", "Polis gerçek mermi kullanıyor", "Polis üzerimize ateş açtı, onlarca ölü yaralı var" diyen şeytan ruhlu yaratıkların uydurduğu mesajlar belleklerimizde henüz canlılığını koruyor.

Peki polis gerçekten orantısız güç kullandı mı, kullanmadı mı?