Bir hedef belirledim, hayatım değişti

02042014 karar1

“Bir an geldi ve ‘Ben burada ne yapıyorum?’ dedim. O günden sonra hayatım değişti, iyi ki denemişim.” Böyle başlayan hayat hikayelerini artık daha çok duyuyoruz çünkü birçok insan gerçek hedeflerinin peşinden koşmaya başladı. Peki ya sizin hedefiniz nedir bu hayatta?

Kadınlar ve hedefler deyince aklınıza ne geliyor? Her sabah tayyörünü ve stilettolarını giyip, elinde kahvesi ile bir plazadan içeri giren ve daha prestijli bir pozisyon için hırsla çalışan bir kadın mı? Peki hayattaki tek hedefi iyi bir anne olmak olan kadının aslında “hedefsiz” olduğunu mu düşünüyorsunuz? Böyle düşünüyorsanız yalnız değilsiniz ama diğer yandan ortada büyük bir yanlış anlama var.

Bu ay içinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü barındırıyor; böyle bir ayda size kadın ve hedef kelimeleri yan yana geldiğinde aslında ne kadar çok olasılığın olduğunu hatırlatmak istedik. Bunun için de Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik Merkezi’nde öğrencilere koçluk desteği veren Klinik Psikolog ve Profesyonel Koç Duygu Müderrisoğlu ile bir araya geldik.

Psikolog Müderrisoğlu günümüz gençlerinin artık hayatlarını, seçimlerini ve hedeflerini daha çok sorguladıklarını ve koçluk hizmetine bu alanlardaki sorularına yanıt bulmak için başvurduklarını söylüyor. Oysaki geçmişte üniversiteyi okumayı hedefleyenlerin bile sadece belli üniversiteleri ve o üniversitelerin belli bölümlerini kazanmak gibi az seçenekli hedefleri vardı. Bugün Boğaziçi’nde okuyan bir öğrenci dahi bu okulu kazanmakla yetinmiyor, okuduğu bölümün gerçekten kendisine uygun olup olmadığını hatta başka bir okula geçip geçmeyeceğini sorgulayabiliyor. Ne mutlu onlar için…

Peki ya bizler? Üniversiteyi kazanıp, mezun olup bir işe girmek gibi hedeflerle yola çıkan ve birçoğu gerçekten istediği hedeflere yürümediği için yarı yolda pes eden bizler? Şu an çalıştığı işten ya da çalışmamaktan, yaptığı evlilikten ya da evlenmemeyi seçmekten dolayı mutsuz olanlar için vakit geçti mi? Hemen umutsuzluğa kapılmayın çünkü bugüne kadar defalarca duyduğunuz üzere hiçbir şey için geç değil. Üstelik zaten kadınlar gerçekten ne istediklerini evlendiklerinde, boşandıklarında, çocuk sahibi olduklarında ya da menopoza girince düşünmeye başlıyor. Yani hayatı epeyce bir deneyimleme şansı bulduktan sonra…

 

Gerçekten ne istiyorsun?

Psikolog ve Profesyonel Koç Duygu Müderrisoğlu, koçlukta ilk sorunun “Sen gerçekten ne istiyorsun?” olduğunu söylüyor ancak çok basit gibi görünse de aslında bu cevabı bulmanın yolu hayatta birçok deneyim yaşamış olmayı gerektiriyor. Ardından kişinin değerlerinin ne olduğuna sıra geliyor. Psk. Müderrisoğlu, “Herkesin hayatta olmazsa olmaz dediği değerleri mutlaka vardır. Bunları ortaya çıkarmak ve seçmek içinse araştırma yapmak gerekiyor. Değerleriniz özgürlük, yenilik, gelenekler, mobilite, öğrenmek gibi birçok kavram olabilir. Peki bunlardan hangi iki tanesi sizin vazgeçilmez? Bunları sadece sorular sorarak ortaya çıkarabiliyoruz ve sonra şunu soruyoruz: Bunlar senin için ne ifade ediyor ve bunlarla ne yapmak istiyorsun?”

Kişi değerlerini bilmediğinde veya bulamadığında herhangi bir hedefe ulaşmak için gerekli motivasyonu da bulamıyor ya da motivasyonu kalıcı olmuyor. Örneğin vazgeçemediği değeri seyahat etmek, yeni yerler ve insanlar görmek olan kişiye “Hareket senin için ne ifade ediyor, içinde neler var?” diye soruluyor ve altından farklı istekler, ihtiyaçlar ve hatta çekinceler, istenmeyenler çıkıyor. “Sıkılıyorum, değişiklik benim için çok önemli, bir yerde duramam” diyen kişiye “Peki birkaç dakika dur ve seyahat eden, istediklerini gerçekleştiren seni düşün, neler yapıyorsun şu anda?” diyerek o hedefin pratikte ne demek olduğunu, gerçekçi olup olmadığını anlaması sağlanıyor. Bu kişi hedefine ulaşmış olarak kendini düşündüğünde bu hedefin aslında hayatında uygulanabilir olmadığını da fark edebiliyor. Ancak burada pes etmek yok, bunu yapamadığına karar verdiyse “Başka ne seçenekleri var?” sorusuna sıra geliyor. Psk. Müderrisoğlu, önce iç görünün sağlanmasının önemli olduğunu, içten dışa doğru bir ilerlemenin yaşandığını söylüyor.

 

Buraya kadar okudunuz ve yazının içeriği hakkında bir fikriniz oldu… Peki siz gerçekten ne istiyorsunuz? Hayal ettiğiniz bir hayatı mı yaşıyorsunuz yoksa değiştirebileceğiniz bazı noktalar var mı? Bu değişimi yaparken nelerden vazgeçebilirsiniz ve nelerden asla feragat etmezsiniz?

 

Hedefiniz gerçekçi olsun

Hedef deyince birçok insan çok uzaklarda, yükseklerde, ulaşılması zor ya da zaman alacak noktalar belirleyebiliyor. En büyük hata da burada yapılıyor. Psk. Müderrisoğlu, “Gerçekçi hedefler belirlemek önerisinde bulunmamızın nedeni kişinin kapasitesi olmadığı için değil, hayatın dinamiğinin bu şekilde işlememesi… Mümkün olduğu kadar yakına ve aşağıya hedef koyulduğunda motivasyon da geliyor, gerçeklik prensibi de kaybolmuyor ve kişi kendinden hoşnut oluyor. Bütün amaç da o değil mi?” diyor.

En önemli noktalardan biri de kişinin o hedefi ne kadar çok istediği... Bir koç danışanına bunu birkaç kez soruyor; “Bu senin için neden bu kadar önemli, sana ne sağlayacak ve nelerden vazgeçeceksin?” sorularının ardından farkındalık iyice derinlere iniyor ve artık bu kişi için hedef şaşmıyor, motivasyon kaybedilmiyor.

 

Bir başarı hikayesi

Bir finans şirketinde önemli bir pozisyonda çalıştığınızı düşünün. Rekabet ortamındasınız, stresiniz bol ve sürekli kendinizi ispatlamak zorundasınız. Gün geldi ve daha yüksek bir mevkiye terfi etmeniz söz konusu ancak kurumunuz sizin altı ay boyunca koçluk desteği almanızı istiyor. Bunun sonucunda hem onlar sizin yönetim becerilerinizin yeterli olup olmadığını anlayacak hem de siz bu pozisyonu isteyip istemediğinizi… “Kim böyle bir pozisyon istemez?” diye mi düşündünüz? Düşünmeyin çünkü gerçekten ne istediğini bilen, kendisinin farkında olan insanlar bu tür görevleri reddedebiliyor. Gerçek bir hikayeden aldığımız bu örnekte de genç, altı ayın sonunda aslında daha ne kadar bu işi yapmak istediğinden emin olmadığını, yapsa bile mevcut pozisyonundaki işin içeriğinin onu daha çok tatmin ettiğini, aradığı bazı imkanları daha çok sunduğunu fark ediyor ve pozisyonu kabul etmiyor. Bu kararı başarısızlık olarak niteleyecek çok insan var ama aslında bu gerçek bir başarı hikayesi… O kendini biliyor, kabul ediyor ve o kabulle hoşnut olarak yaşamını sürdürüyor.

Bir kurumun üst düzey yöneticisi olup bol sıfırlı maaşlar kazanmayı reddetmek nasıl bir başarı diye düşündünüz mü? Her insanın biricik olması nedeniyle her insanın hedeflerinin ve mutluluk kaynaklarının da farklı olacağını kabul etmek gerekiyor.

<![CDATA[

]]>

UYARI: Bu siteye yazılan her türlü yorum kamuya açık bilgi haline gelecek ve diğer okuyucular tarafından görülecektir. Her nekadar editörlerimiz yapılan yorumları kontrol etse de, gözden kaçmış yorumlar olabilir. Bu nedenle bilgileri paylaşırken ilaç ve firma isimleri vermemeli, hakaret içeren yorumlar yazmamalısınız. Yorumlardan dolayı ortaya çıkabilecek sorunlardan, yorumu yapan kullanıcı sorumludur. Yorum yapan herkes bu kuralları okumuş ve hukuki sorumlulukları kabul etmiş sayılır.

Yorum ekle


Yenile

Leave a Reply