BİLİMKURDU / Bilimsel merak ve araştırma nesnesi ‘zihin’

BİLİMKURDU / Bilimsel merak ve araştırma nesnesi ‘zihin’
‘Zihin’ kitabında, biyoloji, nöroloji, nörobiyoloji, bilişselbilimler, dilbilim, psikoloji, evrimsel psikoloji, davranışsal genetik alanlarından toplam 16 biliminsanı, zihne dair sorularını ve tezlerini aktarıyorlar. Makaleler ve söyleşilerin ortak bir perspektife göre derlendiğini söyleyebiliriz: Tezlerin her birinde, zihinsel işlevler, olaylar, özellikler ve bilinç ele alınırken, biyolojik evrim sürecinden miras edindiklerimize ve doğuştan getirdiklerimize, yani doğamızda verili olana odaklanılıyor.

Nalân Mahsereci
[Tüm yazıları]

New Meksiko Üniversitesi’nden evrimsel psikolog Goeffrey Miller daha da ileri gidiyor ve “Hayatta kalabilmek için mi, çiftleşebilmek için mi evrimleştik?” diye soruyor: Esas olarak kültürel evrim çerçevesinde açıklanan birçok konuyu, özel olarak müziği, ama bunun dışında bütün olarak sanatı, dil kapasitesini ve espiri yetisini de, olası cinsel partnerinize yapılan “kur gösterileri” olarak cinsel seçilimle ilişkilendiriyor. İnsanı toplumsallığından ve geliştirdiği kültürden tümüyle soyutlayıp, salt biyolojik bir varlığa indirgeyen, bu nedenle kafadan karşı çıkılabilecek bir tez; ama bir o kadar da kışkırtıcı. Yeniyetmeliğimizde âşık olduğumuz müzik yıldızlarını, odalarımızı kaplayan çekici müzisyen posterlerini, konserlerde ayılıp bayılan hayranları, müzik aleti çalmayı ilgi odağı olmakta kullananlarımızı anımsıyorum da... “Gerçeğin belirleyicisi değil ama, etkenlerinden biri olarak değerlendirilmeli mi acaba?” sorusu uyanıyor zihnimde.John Brockman’ın editörlüğünü yaptığı Zihin kitabında, biyoloji, nöroloji, nörobiyoloji, bilişselbilimler, dilbilim, psikoloji, evrimsel psikoloji, davranışsal genetik alanlarından  toplam 16 biliminsanı, kendi uzmanlıkları çerçevesinde zihne dair sorularını ve tezlerini aktarıyorlar. Makaleler ve söyleşilerin ortak bir perspektife göre derlendiğini söyleyebiliriz: Bu tezlerin her birinde, zihinsel işlevler, olaylar, özellikler ve bilinç ele alınırken, biyolojik evrim sürecinden miras edindiklerimize ve doğuştan getirdiklerimize, yani doğamızda verili olanlara odaklanılıyor. Zihnin, beden ve beyinden, yani kendi biyolojik altyapısından bağımsız işleyemeyeceği vurgulanıyor. Kimi makalelere odaklanarak açmaya çalışalım:Nörolog Stanislas Dehaene, “Sayı Algısında Beyinsel Bir Temel” başlıklı makalesinde, kendisinin de birinde yer aldığı, birçok araştırma grubunun yüzlerce deneye dayanan çalışmasının sonucunu açıklıyor: Buna göre, beynimiz doğuştan sayı algısıyla donatılmış gibi görünmektedir. Dehaene gibi, temel aritmetiğin, türümüzün doğasında olan, biyolojik olarak belirlenmiş bir bilişsel yetenek olduğunu düşünen biliminsanları var. Yapılan kimi deneylerde bebeklerin sayılara dayanarak iki örüntüyü ayırt edebildiği, basit toplama ve çıkarma yapabildikleri anlaşılmış. Aslında bu yetenek türümüze özgü de değil. Hayvanlarla yapılan deneyler, birçok hayvan grubunun sayı sayabildiğini (örneğin balarıları 4’e kadar sayabilmektedir), sınıflayabildiğini, az ile çoğu ayırabildiğini gösteriyor. Bu sayımızın Bilim Gündemi sayfalarında yer alan, güvercinlerin sınıflama yapabildiğini gösteren yeni bir araştırmaya dair haberi, bu çerçevede dikkate alabiliriz.Stanislas Dehaene, pek çok hareketli ve birbirinden çok farklı nesneyle dolu bir dünyada yaşadığımız için, bizim de içinde yer aldığımız pek çok canlı türünün sayabilmesi ve gruplayabilmesinin, evrimsel bir avantaj oluşturduğunu belirtiyor. Yırtıcı canlıları zararsız olanlardan, (...)

Yazının tamamını okumak için oturum açmanız gerekmektedir...
E-abone olarak Bilim ve Gelecek'in tamamına online erişmek için lütfen tıklayınız

Leave a Reply