Bağımlılıkla Mücadele Aile Terapisinin Önemi

Aileder Yönetim Kurulu Başkanı Sosyal Hizmet Uzmanı Fatih Kılıçarslan ile bağımlılığı aşmada aile terapisinin ve bağımlılıkla mücadelede toplumsal sorumlulukların önemi hakkında konuştuk…

Ana-babanın koruyucu, bağımlı veya otoriter ve baskıcı tutumlardan kaçınmaları, çocukların hayatın sorumluklarını gelişimine uygun olarak vermeleri, yanlışlıklar karşısında önce ebeveynlerin hayır diyerek örnek davranışlar sergilemeleri, önemli rol oynamaktadır.
***

Madde bağımlısı çocuklar genellikle kurban oluyor. Karı koca ayrılma noktasına geliyor, uyum sorunu var ve çocuk bu yuvayı kurtarmak için kendini kurban olarak ortaya koyuyor.
***

İnsanların bilgisiz olması, devletin yeterince organize olamaması, sosyal alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının önde olmaması veya sayılarının az olması, bu ülkeyi küresel kapitalizmin istismarına açık hale getiriyor. Bu da çocukların hayatla mücadelesinde, ekonomik zorluklar karşısında mücadelesinde şevkini kırıyor.
***

Çocuk farkında olmadan madde bağımlısı oluyor

Hocam, çocuk ve ergen madde bağımlılığı tedavi süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çocukları madde bağımlılığına iten etmenler konusunda aileler maalesef bilinçsiz. Madde kullanımıyla ilgili, madde kullanan çocuklarda meydana gelen davranış ve fiziki değişiklikler konusunda bilgisiz. Birçok aile çocuğunun madde bağımlılığını geç fark ediyor. Bir yıl sonra, hatta iki yıl sonra çocuğunun madde kullandığını fark eden anne ve babalara rastladım. Dolayısıyla bu durum tedavi sürecini de olumsuz etkileyerek güçleştiriyor.  

Tedaviyi öncelikle çocuğun istemesi, tedavi sürecine anne ve babanın da katılması gerekiyor. Çocuk ve ergen madde bağımlılığı tedavisinde aile işbirliği içinde psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, pedagog ve eğitimci ekip çalışması içersinde klinik ilaçlı tedavi yanı sıra bireysel, aile ve grup terapi programları uygulayarak bağımlılık tedavisi uygulanmaktadır.

Tedavi yöntemleri arasında aile terapisi de saydınız. Niçin aile terapisi?
Ailede döngü var, aile içi problemler kuşaklar boyu artıyor. Sorunlar miras kalıyor. Mesela bir vakadan söz edeyim. 4 yaşındayken,  yuvaya getirilen bir kadının hikâyesi bu. Annesi akıl hastası, baba ise evi terk etmiş. Kendisi de 4 yaşında yuvaya bırakılmış. O da küçük yaşta evlenmiş, 16 yaşında hamile kalmış. Şiddet gördüğü için boşanıp kadın sığınma evine gelmiş.  

Bu patoloji ailede oluşuyor. Babasının 4 yaşında evi terk etmesi bir problem. Annesinin akıl hastası olması problem. Kendisinin küçük yaşta evlenip şiddet görmesi, ayrılıp kadın sığınma evine gelmesi, kendisinin de çocuğunu yuvaya vermesi başka ve daha büyük bir problem. İkinci bir evlilik yapmış, tekrar şiddet gördüğü için ayrılmış. Yine kadın sığınma evine girip ikinci çocuğunu da yuvaya vermiş. Sonuçta da kendisinin sokaklarda yaşaması bir problem… Üçüncü kuşak yani yuvaya bırakılan iki çocuk da muhtemelen problemli olacaklardır. Aile içi patolojiyi çocuk temsil ediyor. Kuşaklar boyu problem var. Muhtemelen kadının anne babasının geldiği ailelerde de yani ondan önceki kuşakta da problem vardır.  

İkinci vaka ise, ailenin bir probleminin çocukta patolojik olarak ortaya çıkması… Madde bağımlısı çocuklar genellikle kurban oluyor. Karı koca ayrılma noktasına geliyor, uyum sorunu var ve çocuk bu yuvayı kurtarmak için kendini kurban olarak ortaya koyuyor. Aile çocuğun sorunlarını çözmek için bir araya geliyor. Tüm bunlar aile terapisinde ortaya çıkan sonuçlar… Çocuk farkında olmadan madde bağımlısı oluyor. Terapi sırasında seanslar ilerledikçe hikâyeyi öğreniyorsunuz ki, çocuk bir kurban…  

Madde bağımlılığı bir sebep değil bir sonuçtur  

Bu aile terapisi Türkiye'de sıkça duymadığımız bir uygulama. Sizin de bu alanda yayınlanmış bir çalışmanız var.

Uluslararası Hakemli “Bağımlılık Dergisi’nde”  “Madde Bağımlısı Ergenlerde Aile Terapileri ve Bir Olgu” adlı makale yayınladım. 13 hafta, madde bağımlısı bir ergeni ailesiyle klink çalışma yaptık. Bir yıla yakın üzerinde çalıştım.

Aile bireylerinin hepsini kolayca terapinin içine alabiliyor musunuz?
Aslında bu bir süreç ve çeşitli toplumsal değişimlerden sonra daha sağlıklı işleyecek bir süreç… Erkek ve kadın hayatın her alanında beraber hareket etmeli. Sivil çalışmalarda da kadınlar ve erkekler birlikte hareket etmeli. Tüm seminerlerde konuşmacıların hemen hepsi erkek, dinleyicilerin hemen hepsi kadın… Erkekler kendilerini eğitip bu tip toplumsal çalışmalardan yararlanmadığı ve bunların içinde aktif çalışmadığı zaman bazı sorunları çözmek mümkün değil. Yeniden bir düşünce sistemi geliştirmeli terapiye dahil olanlar. Bu davranış geliştiği zaman ailenin kriz çözme yeteneği gelişiyor.  

Madde kullanan çocukların aile yapısı nasıldır?
Madde bağımlısı çocuklarda, annelerin ve babaların tutumlarında, çocukluk dönemi gelişim sürecinde ciddi olumsuz, yanlış yaklaşımlar vardır. Özellikle, madde bağımlılığı bir sebep değil, bir sonuçtur. Bunun sebepleri öncelikle aile içerisindeki, anne ve babanın çocukla ilişkilerinde yaşadığı sonuçlardır. Karı-koca ilişkisi içerisinde olan anne baba, evlilik yaşantısında bir uyum, ahenk sağlayamazsa, duygusal anlamda, ilişki anlamında olumlu yaklaşımlarda bulunmazsa, çocukların doğumuyla birlikte ortaya çıkan anne ve babalık rolüne de olumsuz bir şekilde yansıyor. Aile yaşam döngüsünde yeni bir evrede, ailede meydana gelen değişim, kriz faktörü olarak ebeveynleri etkiliyor, kriz yönetilemediği zaman ortaya çıkan çatışmadan olumsuz etkilenen çocuklar oluyor.  

Aile ilişkisi çok iyi, sevgi, saygı var. Buna rağmen çocuk bağımlı…
Sokak kültürü var. Bugün çok temiz ve sağlıklı ailelerin çocuklarını etkileyen çok güçlü bir sokak kültürü var. Sağlıklı aile ilişkileri olsa da, aile ne kadar sağlıklı ilişki geliştirmiş olsa da, anne-baba ne kadar sağlıklı model olursa olsun, sokak kültürü çocukları etkileyebilir, manipüle edebilir.  

Çocukların ebeveynleriyle yaşadığı iletişim sorunları çocuğun davranışlarını nasıl etkiler?
Birbiriyle uyumlu olmayan karı-koca, çocuklarının doğmasıyla birlikte olumlu, verimli ve sağlıklı iletişim gerçekleştiremiyorlar. Karı-koca arasındaki iletişim sorunları, boşanmış anne-baba sorunları neticesinde çocuk gelişimi olumsuz etkileniyor. Böylece çocuk, aileden, anne-babadan uzaklaşmaktadır. Çünkü çocuk anne ve babanın çatışma alanı haline gelmekte, karı-koca kendi arasındaki çatışma ve problemi çocuk üzerinden gidermeye çalışmaktadır. Dolayısıyla çocuk, sorunun bir parçası haline gelmektedir. Çocuk aile sistemini korumak adına kendini kurban edebiliyor. Bu durum çocukta uyum ve davranış sorunlarına yol açmaktadır. Çocuk inişli çıkışlı duygusal tepkiler yanı sıra içine kapanıklık, aşırı hareketlilik, uyku ve yeme düzeninde bozukluk, derslerinde başarısızlık vs. davranış sorunları gösterebiliyor.  

Bunun sonucu olarak ebeveynlerin, çocuklarıyla yaşadıkları kriz ve çatışmada, çocuk sokağa yöneliyor ve itiliyor. Çocuk ailede eksikliğini çektiği ilgiyi, desteği, sokakta arkadaş grupları içerisinde bulmaya çalışıyor. Aile içinde onay görmeyen, takdir görmeyen, bağımsızlaşma süreci desteklenmeyen çocuk, otoriteyle, baskıyla ya da koruyucu anne-baba tutumları ile bastırılan çocuk, sokakta arkadaş grubu içerisinde güçleniyor, kişilik ve kimlik kazanıyor, bağımsızlık kazanıyor ve bu çocuğun sokakta yaşama, sokağa bağımlı olma sürecini arttırıyor.  

Koruyucu tutum da baskıcı tutum da yanlıştır  

Anne baba koruyucu ve titiz olmasın mı? Medyada yer alan bağımlı haberleri, bağımlılık yaşının 11 yaş altına düştüğüne dair tespitler anne babaları endişelendiriyor.
Medyadaki bağımlı haberleri, aileleri aşırı titiz yapabilir. Fakat sağlıklı bir ailede sınırlar ve roller çok belirlidir. Koruyucu tutum da baskıcı tutum da yanlıştır. Sınırları yok edici tutumlarda kadın yok olur, erkek yok olur, çocuk yok olur. Bireysel sınırları yok edersek çocuk savunma ihtiyacı hisseder. Savunma nedir, kaçmak yalan söylemek… Çocuk sınırlarını belirleyemiyor. Hayır, diyemiyor. Sokak kültüründe veya mahallede, sokakta madde bağımlısı arkadaşına hayır diyemiyor. "Gel şu baliyi beraber içelim" ya da "Sen de benim yanımda ol" tekliflerine hayır diyemezse kişisel sınırlarını belirleyemezse çocuk arkadaşını reddetmekten korktuğu için, o sevgi paylaştığı arkadaşına hayır diyemiyor. Onu kaybetmek istemediği için onun yanında olmayı tercih ediyor. Fakat çocuğun bu arkadaşının yanında olması büyük bir risktir.  

Yani tüm sorun aileden mi kaynaklanıyor, psiko-sosyal nedenler yok mu?
Çocuk ve ergenlerde madde bağımlılığın yaygınlaşmasında, sosyolojik altyapısı da vardır. Doğu ve Güneydoğu'dan gerek terör olayları gerek ekonomik nedenlerle göç eden aileler, İstanbul'da varoş bölgeler oluşturmuşlardır. Aileler şehir yaşamına, şehir yaşamının getirdiği zorluklara karşı uyum sorunu yaşadılar. Bunlar ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan güçlükler yaşamışlardır. Ailelerin bu uyum sorunundan en çok çocuklar etkilenmiştir. Çocuklar yeterli sağlıklı gıda ve eğitim alamadılar, aile içerisinde sosyal ve psikolojik açılardan anne-babalarından destek görememişlerdir.  

İşsizlik sorunu ve ekonomik güçsüzlük ile birlikte bu çocuklar sokağa yönelmiştir. Sokak kültürünün, alt kültürün, çeteleşmeler, gruplaşmalar, mafya tipi örgütlenmeler ile birlikte okullara, ilköğretim okullarına kadar madde kullanımı inmiştir.  

 Evden kaçan bağımlılar için aile ne yapabilir? Çoğu vakada bağımlı evde değil. Ailesinden kaçmış…
Bunu devlet çözecek. Sosyal hukuk devleti anlayışında bunlar çözülür. Sosyal hizmet kurumu yeterli değil. Bürokratik işlemlerle uğraşılan yerler olmuş. Bunun üzerine belediyeler devreye girmiş. Ama onlar da yetersiz. Ancak yoksulluk üzerine çalışmalar yapabiliyorlar. Ülkemizin sosyal hizmet politikası yok. Bu bir bilim ve tecrübe işidir. Bu projeyi ancak bilim adamları ve bu alanda çalışmalar yapmış kişiler başarabilirler.  

Ayrıca sivil toplum çalışmaları da bu sürece destek verecektir. Profesyonel düzeye taşınabilecek projeler geliştirilmeli. Diyelim ki madde bağımlıları var. Hiçbir karşılık beklemeden bu alanda çalışacak insanlara ihtiyacımız var. Belediyeler, sivil toplum kuruluşları, devlet bu çalışmaları oluşturabilir.  

Aileyi terapi etmeden bağımlıyı tedavi edemezsiniz  

Ekranda gençlerin suç ortamında yer almasını tehlikeli buluyor musunuz?
Burada medya dilini değiştirmeli, çirkinlikleri kötülükleri öne çıkararak, farkında olmadan olumsuz örnekleri veriyor ve perçinleştiriyor. Almanya devleti küresel kapitalizme karşı vatandaşlarını koruyor. İnsanların bilgisiz olması, devletin yeterince organize olamaması, sosyal alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının önde olmaması veya sayılarının az olması, bu ülkeyi küresel kapitalizmin istismarına açık hale getiriyor. Bu da çocukların hayatla mücadelesinde, ekonomik zorluklar karşısında mücadelesinde şevkini kırıyor. 

Madde bağımlısı çocuklar medyada yer alırken, onları toplum dışına iten cümlelerle yer alıyor. Mesela haberlerde "Tinerci çocuklar yakalandı" diyor. Bu medyada bu şekilde yer aldığı zaman toplumun bağımlıya bakışı değişiyor. Ve yapılan tedavinin işe yaramamasına yol açıyor. Medyamızın toplum üzerinde psiko-sosyal etkisi var. Buna göre yayın yapmalı. Avrupa'da medyanın belirli kriterleri var. Fakat Türkiye bu kriterlere çok da dikkat etmiyor. Toplumsal duyarlılık gelişirse bağımlı tedavisi daha etkili olacak.  

Genel olarak çocukların kullandığı maddeler nelerdir?
Sigara, alkol, esrar, kokain, kafein, eroin, uçucu maddeler (tiner, bali, uhu, benzin, çakmak gazı), uyuşturan ve enerji veren bağımlılık yapıcı haplar…  

Aile, bağımlı çocuğu veya ergeni nasıl anlayabilir? Madde bağımlılığın belirtileri nelerdir?
Madde ve uyuşturucu kullanan bir çocuğun her şeyden önce tutumu, davranışları ve psikolojisinde belirgin değişikler yaşanır. İçine kapanabileceği gibi aşırı hareketlilik gözlenebilir, öfke, kızgınlık patlamaları yanı sıra yalan söyleme gibi uyum ve davranış sorunları ile çocuğun derslerinde düşme, sınıfta kalma ya da okulda öğretmenleri tarafında sürekli uyarı cezaları aldığını gözlemleriz.  

Çocuğun bedeninde belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Aşırı kilo kaybı, kollarında iğne izleri, sürekli öksürmesi, gözlerinde kızarıklık, uyku düzeninde bozukluk olur, arkadaş grubu değişir, giyim tarzı değişir kollarında dövme ya da kesikler görülür.  

Aileler uyanık olmak zorunda  

 Madde bağımlılığından, çocuklarımızı önleyici ebeveyn yaklaşımları nasıldır?
Ebeveynlerin çocuklarıyla açık, duygularını anlamaya dönük ve güvenli iletişim kurabilme, çocuğun ergenlik sürecinde yaşadığı ruhsal değişimlerinde destekleyici, yol gösterici yaklaşımlar yanı sıra ihmal ve şiddetten kaçınılmalıdır. Ayrıca çocuğun sınırlarını, yaşamın kural ve değerlerini oluşturabilmesi için rehberlik etmeli ve sağlıklı model oluşturabilmelidir.  

Klinik tecrübelerime göre madde bağımlısı çocuklar, çevresinde var olan kötülük karşısında sınırlarını belirleyememe ve kendisini madde kullanımına teşvik eden arkadaşlarına hayır diyebilmek ile ilgili güçlükleri var. Burada ana-babanın koruyucu, bağımlı veya otoriter ve baskıcı tutumlarda kaçınmaları çocukların hayatın sorumluklarını gelişimine uygun olarak vermeleri, yanlışlıklar karşısında önce ebeveynlerin hayır diyerek örnek davranışları önemli rol oynamaktadır.  

Çocuğumuza hayır diyebilmeyi, sınırlarını oluşturmayı eğiterek öğretebilmeliyiz. Çocuklarımızın kendi bağımsız sınırlarını oluşturabilmelerine rehberlik etmeliyiz. Aksi halde müdahaleci koruyucu ve baskıcı ebeveyn tutumları ile birçok olumsuz alışkanlık karşısında çocuğumuzu koruyamaz hale gelebiliriz.  

Çocuklarımızı etiketleyici, damgalayıcı, özellikle aile ve toplumda dışlayıcı yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Çocuklarımızın gelişim dönemlerinde yaptığı yanlış tutumları suçlamak, yargılamak yerine doğru, olumlu ve güzel tutumun nasıl gerçekleştireceğini model olarak somut şekilde çocuklarımıza göstererek, değer ve ahlaki tutumlarını geliştirmelidirler. 

Madde bağımlılığında önleyici toplumsal yaklaşımlar ne olmalı?
Toplumumuz, bu alanda hizmet veren kuruluşları bilmek zorundadır. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nü, Emniyet'te Çocukları Şube Müdürlükleri'ni bilmek zorunda. Milli Eğitim Müdürlükleri'ne bu çocukları haber vermek zorundadır. Bu kuruluşları harekete geçirmek ve işbirliği yapmalarını sağlamak gerekmektedir. Kendi başına çözüm üretemiyorsa, gece saat 11'de mendil satan bir çocuğu görüyorsa, Çocuk Şube Müdürlüğü'ne bildirmeliyiz. Bağımlı çocuklarımızı balici, tinerci vs. kavramlarla suçlamamalıyız. Çocuklarımızı aile ve topluma kazandırarak, üreten bir değer haline getirmeliyiz. Eğer çocuklarımız madde bağımlısı ise ilgili tedavi kurumlarına yönlendirmeliyiz.  

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim. Son söz olarak ailelerimizi bu konularda uyanık olmaya, dikkatli davranmaya çağırıyorum.

 

Leave a Reply