Aşk ve ölüm mektupları

Buenos Aires - Catalina'nın annesi Miryam Ovando, 21 yaşındaydı kayıp edildiğinde. Rosario Üniversitesi psikoloji bölümü okuyordu ve Peronist gençlik militanıydı, antropoloji öğrencisi kocası Raul Rene de Sanctis gibi. Mayıs1977'de kayıp edilmeden bir kaç ay önce Buenos Aires'e taşınmışlardı ve hala da cesetlerine ulaşılmış değil. Koruyucu ailesinin, öz anne babasını öldürdüğünü öğrendiği günü anlatan Catalina, “Çıkıp çığlık çığlığa bağırmak, ciğerlerimi kusmak istedim. Meğer annem ile babamın öldürülme sebebi benmişim” diyor

Birçok kayıp çocuğu gibi Arjantin’in son askeri diktatörü General Reynaldo Bignone döneminde dünyaya gözlerini açan Laura Catalina de Sanctis Ovando, henüz bebekken annesinin kollarından alındı. Hayatının 21 yılını büyük bir sırra mahkum olarak yaşayan Catalina ile görüştük.

HİÇBİR ŞEYİN YÜZÜ

* En başından alacak olursak, ne zaman fark ettin koruyucu ailenle aranda olmayan bağları?

- Küçükken, aynaya baktığımda kendi kendime şu şekilde söyleniyordum,“Hiçbir şeyin yüzü...” Bazen yüzümü buruşturuyordum, bakalım bir şeye benzeyecek mi diye, “Hiçbir şeyin yüzü” diye tekrarlıyordum kendi kendime. Demek istediğim hiç kimseye benzemiyordum, kocaman bir boşluk ve dipsiz bir mesafe hissediyordum beni büyütenlerle kendi aramda. Mesela anne dediğim insanın hamileliğine dair tek bir kare fotoğrafı yoktu, her seferinde değişik bahanelerle geçiştiriyordu sorularımı. Aslına bakarsan derinliğine baktığımda asla bir bağ hissetmemişim, bunu şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.

AVENİDA DE MAYO BÜYÜKANNELERİ

*Ne zaman öğrendin koruyucu ailenin biyolojik ailen olmadığını?

- 1998 yılıydı, 21 yaşındaydım, bir gün televizyonda ‘Avenida de Mayo Büyükanneleri’nin bir haberini gördüm. O an sanki kafama bir şey düştü, hayal mi gördüm, biri beni dürttü mü bilmiyorum. Heyecanla ‘annemin’ yanına giderek, “Ben senin gerçek kızın değilim değil mi? Avenida de Mayo Büyükannelerinin aradığı çocuklardan biri miyim? diye sordum. Koruyucu annem, o an ne diyeceğini şaşırdı, biraz duraksadı ve “Evet” dedi, “Sen benim gerçek kızım değilsin ama Avenida de Mayo Büyükanneleri yalan söylüyor, onların dediği gibi değil, senin annen ve baban çatışmada öldürüldüler, babanın ailesi seni istememiş, biz de seni hareketten (Hristiyan Aile Hareketi) aldık. Büyük bir aşkla sana sahip çıktık, sana bugüne kadar hiçbir şey söylemedik, çünkü Avenida de Mayo Büyükannelerinin seni elimizden almalarından korktuk, lütfen kimseye bir şey söyleme, suçsuz yere bizi cezaevine atarlar” dedi. Saatlerce ağlayarak beni ikna etmeye çalıştı.

Televizyonda gördüğüm Avenida Mayo Büyükanneleri haberlerinden sonra her şeyi anladığımda bile, devam etmeyi tercih ettim, zamanını bekleyerek. Kendimi odama kapatıyor, sürekli araştırıyordum.

*Neler yaşadın bu süre içerisinde?

- Bir kaç yıl böyle geçti, sessizce. Sonra yan komşumuzdan (kim olduklarını halen bilmiyorum) birileri gizlice Avenida de Mayo Büyükannelerine bizi şikayette bulunmuş gerçek kızları olmayabilirim şüphesiyle.

Bir gün fakülteden çıktığımda, yanımda Manuel Goncalves isminde birisi yanaştı ve bana “Ben de kayıp çocuğu idim, Aveni de Mayo Büyükanneleri sayesinde gerçek kimliğime kavuştum” diyerek, bana DNA testi yaptırmamı söyledi. O an çok korktuğum için hiçbir cevap vermeden, koşarak oradan uzaklaştım. Bir an ne yapacağımı şaşırdım. Hatta koruyucu annemin haklı olduğunu, bu kişilerin kötü insanlar olduklarını bile düşündüm. Bir yandan koruyucu ailemi korumak istiyordum, diğer taraftan içimdeki merak öldürüyordu beni.

Daha sonra bir gün, o dönemki erkek arkadaşımla bazı eşyalarımı almak için eski evimize gittik. Dolapları karıştırırken, bir mektup gördüm, erkek arkadaşım mektubu elimden aldı. Koruyucu annemin o dönem Tucuman’da olan koruyucu babama yazdığı mektupta şunlar yazılı idi: “Hareketin asistanlarından bir kız geldi, eve bayıldı. Birçok konuda konuştuk ve bana bazı açıklamalarda bulundu, 7 yıldır harekette çalışıyormuş, bugüne kadar hiçbir şekilde sağlık problemi olan yada benzer problemli bir çocukla karşılaşmamış. Hepsinin sağlık durumlarının iyi olduğunu söylüyor, dönünce daha detaylı anlatırım tüm konuştuklarımızı.”

Mektubun tarihi ise 7 Nisan 1977, bu tarih annemin kaçırıldığı tarihle de örtüşmekteydi. Önceleri önemsemedim, erkek arkadaşım Rodrigo ise deliye dönmüştü, mektuba inanılmaz önem atfederken o, ben saçmalık olduğunu düşünüyordum. Sonunda Rodrigo beni ikna etti ve DNA testi yaptırmaya karar verdim. Bunun için Praguay’a gitmeye karar verdik.

* Neden Buenos Aires değil de Paraguay?

- Buenos Aires’te bu testi yaptıracağım devlet kurumlarında koruyucu ailemin halen etkisi olduğunu düşünmüştüm. Korkuyordum, en çok da ordu istihbaratından emekli olan koruyucu babam Carlos Hidalgo Garzon’dan. Çok asabi biriydi kendisi, son zamanlarda ise iyice deliye dönmüştü. O yüzden DNA testi için Paraguay’a gitmeye karar verdik. Diğer yandan ise bir daha buralara gelmemeye karar vermiştik. O zaman tam olarak ne yaptığımı bile bilmiyordum, sadece öyle karar verdik.

* Sonra Paraguay’a gittiniz mi?

-Evet, Rodrigo’nun eski bir arabasıyla Corrientes üzerinden Paraguay’a geçtik. Sınırı kaçak geçmiştik ve ülke içinde trafik ışıklarında sarıda geçtiğimiz için bizden rüşvet istediler, parasız pulsuz olan biz rüşveti ödeyemeyince aynı gün Arjantin’e gönderildik. Buenos Aires’e 500 kilometre uzaklıkta oturan Rodrigo’nun ailesinin yanına geldik. Nihayetinde DNA testini yine Buenos Aires’te yaptırdık.

“ENTRİKA GİBİYDİ”

*Peki bu süreçte hiç Avenida de Mayo Büyükanneleri’nin yanına gittin mi?

-Hayır, hiç gitmemiştim ve de gitmeyi düşünmüyordum. Çünkü tüm bu anlatılanlar bana entrika gibi geliyordu. Kimseye güvenim yoktu,yanımda yalnızca Rodrigo vardı ve ben yalnızca sırtımı ona yaslayabiliyordum. Ancak bir gün Rodrigo Büyükanneleri ziyaretten geldiğini söyledi. Oradan aldığı anneme ait olması muhtemel birkaç fotoğrafı alarak, koruyucu babamın yanına gitmiş. Koruyucu babam fotoğraflardan annemi tanımış, Rodrigo annemin fotoğrafıyla geldiğinde deliye dönmüştüm. Fotoğraf çok eskiydi, hayal ettiğim gibi değildi,doğru düzgün görünmüyordu bile. Buna oldukça kızmıştım, hatta kabul etmedim,tüm bunlar saçmalık diye düşünmüştüm.

*Bu olumsuz tavrın hukuki süreci de engellemedi mi? Hukuki süreç hangi aşamadaydı?

- Kesinlikle, Rodrigo da bana aynısını söylemişti. Bu yüzden doğduğum Campo de Mayo Hastanesi’nin o dönemki doktorunu ziyaret etmeye karar verdik. Doktorun adresini savcılık aracılığıyla Rodrigo almıştı, çünkü birkaç gün önce savcılığa ifade vermişti. Doktorun bana anlattıklarından sonra, dışarı çıkıp çığlık çığlığa bağırmak, ciğerlerimi kusmak istedim. Meğer annem ile babamın öldürülme sebebi benmişim. Koruyucu ailem bana sahip olmak için biyolojik ailemi öldürtmüş. Koruyucu ailemin hastaneye gönderdiği, sonradan ulaştığım mektuplardan birinde “Kargo havalandı mı?” yazıyordu. Bu demek oluyor ki, “Onları ortadan kaldırdınız mı?” Yani ben, anne ve babamın katillerinin elinde büyümüşüm. Onlardan kusarcasına iğrendim, nefret ettim, o anki hissiyatımı ifade edecek bir kelime bulamıyorum.

Mahkeme devam ediyordu. Bu arada istemeyerek de olsa Rodrigo'nun zoruyla bir kaç savcılığa gitmiştim. En son 2008 yılında savcılık beni çağırdığında "senin adın artık Laura Catalina de Sanctis Ovando'dur dedi.

*Zaten bu senin ismin değil miydi?

-Hayır. Laura Catalina biyolojik annemin yolladığı mektupta bana verdiği isimdir. Ben ise 29 yaşıma kadar Maria Carolina (Hidalgo Garzon) olarak yaşadım. Koruyucu ailem bana Maria Carolina ismini vermişti. Çok kızdım, bu yaşımdan sonra ismimi değiştirmek istemiyorum dedim. "Annenin esaret altındayken yolladığı mektupta sana verdiği isimdir" dedi. Bana annemin birkaç fotoğrafını, hepsi de çok kötüydü, yırtık falan ve annem esaret altındayken babasına ve kardeşine yolladığı mektubu verdiler.

-“KIZIMI SEVİN...

*Ne yazıyordu mektubunda?

- Son derece üzgün, aynı zaman da sevinçliyim, uzun bir zaman sonra yeniden bir kağıt ve kalem bulabildiğim için. Yazabilmek, dokunabilmek, hissedebilmek, konuşabilmek bu kağıt parçasına. Sizden istediğim olabildiğince sakin olmanızdır. Kızıma çok dikkat edin ve onu çok sevin, sanıyorum sizin yanınızda, elbette değil mi? İnançlı olmak gerekiyor bütün bu olanların karşısında. Önem verdiğimiz şeyleri korumak gerekiyor bu hayatta. Hepinizi çok seviyorum her zaman ki gibi, her zamankinden daha fazla. Beni hep hatırlayın ve kızımı çok sevin. Bilsin ki damarlarında kanını taşıdıkları onu çok seviyor. Ona çok ihtiyacım var, onu çok çok seviyorum ve anlatılmayacak derecede özlüyorum.”

* Ne hissetin bu mektubu okuduktan sonra?

- Önce inanamadım, annemin mektubu değil diye düşündüm. Hala bütün bunların kurmaca bir oyun olduğunu düşünüyordum. Sonra savcılık, gerçek babamın ve annemin ailesinin verdiği notları da bana verdi.

* Bu süre içinde biyolojik annenin ve babanın ailesi ile bir bağlantın oldu mu?

- Hayır, zaten savcılık sordu, "onlarla kontağa geçmek ister misin" diye, hayır dedim şuan hiç kimse ile görüşmek istemiyorum. O an kafam allak bullak olmuştu. Düşünebiliyor musunuz? 30 yaşına geleceksin nerdeyse ve birden bütün hayatının yalan üzerine kurulu olduğunu öğreniyorsunuz, bu travma değil mi? İşin içinden nasıl çıkacağımı bilemedim. Yavaş yavaş yeni ismime ve yeni hayatıma alışmaya çalıştım.

*Peki ne zaman bağlantı kurdun?

-2010 yılında bir şekilde mail yoluyla kuzenim bana yazmaya başladı, bana bir sürü fotoğraf yollamaya başladılar. Yavaş yavaş içimde engellenemez bir duygu oluşmaya başladı, onları bir an önce görmek istiyordum. 2 hafta sonra Rosario'ya gittim. Herkesi tanıdım amcamı, kuzenimi, dayım Fabian'i, babamın arkadaşı Javier'i, bana aynı babana benziyorsun demişti. O kadar farklı bir dünyaya gelmiştim ki ne hissettiğimi bilmiyordum, sarhoş olmak gibi bir şey. Ama bu kez mutluluktan.

11 Ağustosta benim için sürpriz bir doğum günü hazırlamışlardı, masayı babamın ve annemin fotoğraflarıyla donatmışlardı. Bütün herkes oradaydı babamın ve annemin arkadaşları, onların aileleri, kocaman bir aile olmuştuk. Annemin jimnastik yaparken çekilen fotoğrafını görünce çok heyecanlandım, çünkü ben de akrobasi yapıyorum. Babam antropoloji okuyormuş, ben de çok seviyordum, hatta antropoloji okumak istemiştim. Hani kan çekerderler ya, öyle bir şey galiba, hiç tanımadığım annemin ve babamın sevdiği şeyleri seviyormuşum.

Rosario'dan döndükten sonra yeni ismime bir mail açtım artik ailemle oradan kontak halindeyim, herşey rüya gibi. Rodrigo hayatımda hep sırtımı dayadığım dağdı, şimdi onunla bütün bu olanlardan sonra, yeni bir hayat kurmaya karar verdik ilk adımı evlenerek attık. Biz de bir aileyiz artık ve kocaman bir ailemiz var.

*Şu an ne hissediyorsun?

- Mutluluğumu acılarımın üstüne kurdum, aklımın bir köşesinde koklayamadığım annem ve babam, diğer taraftan geri dönüşü olmayan bir yol.Mutluyum...

KORUYUCU AİLESİ

Catalina bütün geçmişine rağmen koruyucu ailesinden şikayetçi olmadı. Koruyucu baba Carlos Hidalgo Garzon, bütün bu olanlardan sonra iyice deliye dondu. Bir blog sitesinde Catalina ve savcı hakkında yazdığı tehdit dolu sözlerinden sonra, akıl ve ruh sağlığı hastanesine kaldırıldı. Şuan bir bakimevinde gözetim altında. Koruyucu annesi iyice yaşlandı, bir akrabasının yanında yaşıyor.

SON DİKTATÖR

Arjantin’inson askeri diktatörü General Reynaldo Bignone, 1978-1979 yılları arasında ülkenin en büyük ikinci işkence merkezinin komutasındaki en yetkili ikinci isimdi ve yüzlerce insan hakkında kaçırılıp işkence edilmesi emri verdi.

1982-83 döneminde de ülkenin de fakto başkanlığını yürüten Bignone, 56 cinayet, işkence ve kaçırma davasından suçlu bulundu. Bignone bu suçları devlet başkanı olmadan önce Campo de Mayo askeri üssünün komutanıyken işlemişti. Buenos Aires yakınlarındaki Campo de Mayo, ülkenin 1983’te sona eren yedi yıllık “Kirli Savaş”ındaki en büyük merkezdi.

İnsan hakları izleme örgütleri bu dönemde 30 bin kişinin öldüğünü ya da“kaybolduğunu” bildiriyor. Bignone ülkenin yasalarında dönemin liderlerini koruyan bir madde yüzünden bugüne kadar yargılanamamıştı ancak Yüksek Mahkeme2005 yılında bu yasayı iptal etti. Davada ayrıca altı subaya daha hapis cezası verildi. Bignone ise yaklaşık 30 yıl önce yaşanan insan hakları ihlallerinden ötürü 25 yıl hapse mahkum edildi.

Copyright

ANF NEWS AGENCY

Leave a Reply