Aşırı iyimser davranmak ters tepebilir!

Kanser teşhisi konulduktan sonra nasıl ki hastanın hayatı eskisi gibi olmayacaksa hasta yakınının hayatı da eskisi gibi olamayacaktır.

Kanserli hastaya doğru yaklaşmak ve destek olmak için 5 psikolojik evreyi bilmek çok önemlidir. Bu evreler hastanın, hastalığa ve yeni yaşama uyum sağlaması için geçireceği duygusal ve düşünsel tepkileri ve baş etme biçimlerini anlatır.
Şok evresi: Teşhisin kanser olduğunu duyulduğunda ilk verilen şokun ve şaşkınlığın yaşandığı evredir. Hasta gibi hasta yakınlarının da ilk tepkilerini bu evre oluşturur.

  • İnkar evresi: Bu evrede kanser reddedilir. Hastalığın ya da belirtilerin kanser olduğuna inanılmaz. Doktor doktor gezilen evre bu evredir. “Ben gayet iyiyim, benim bir şeyim yok, tetkiklerde mutlaka bir hata var” bu evrede en sık söylenen sözlerdir. Bu evrenin uzun sürmesi hastalığın olumsuz etkilerini artıracağı için hasta hemen sağlık kuruluşlarına yönlendirilmelidir.
  • Öfke evresi: ‘Neden ben, neden şimdi?’ sorgulamasının yapıldığı, suçluluğun en yoğun yaşandığı, yaşama karşı, bazen de sağlık personeline, sisteme ya da yakınlara en çok öfke duyulabilen dönemdir. Bu evrenin yaşanması, hastanın öfkesini ifade etmesi son derece olumludur.
  • Pazarlık evresi: Aslında hastalığı erteleyebilme çabasının görüldüğü evredir. Adaklar adanır, birçok yanlış tedavi yollarına bel bağlanır. ‘Mucize’ diye sunulan sözde tedavi yolları için maalesef umut tüccarlarının tuzağına düşülen evre bu evredir. Bir anlamda gerçekle tam olarak yüzleşirler. Bu bakımdan yararlıdır.
  • Depresyon evresi: Sonuç alınamayan pazarlık evresi sonunda hissedilen umutsuzluk ve çaresizliğin yaşandığı evredir. Kabul ve uyum öncesi yaşanması gereken bir evredir.

Hasta ve hasta yakınlarına öneriler

  • İlk olarak hastalığın boyutları ve tedavi süreci hakkında mutlaka hekiminizden detaylı olarak bilgiler alın. Kaynağından emin olmadığınız bilgilere itibar etmeyin.
  • Aşırı iyimser davranmak, sürekli pozitif olmak, hastayı sürekli güldürme çabası aslında ‘Polyannacılıktır’ ki bu, gerçeğin görmezden gelindiği birçok kişinin maalesef doğru zannettiği yanlış bir baş etme biçimidir.
  • ‘Kafana takma, moralini iyi tutarsan geçer, aslan gibisin’ gibi ifadeler hastayı tam tersi yönde etkileyebilir. Bunun yerine ‘yanındayız, elimizden geleni yapacağız, sorunlarla birlikte mücadele edeceğiz’ gibi sözler çok daha etkilidir.
  • Hastalık sonrası çok fazla yakın, eş dost ve akraba kabul etmek hastayı yoracağı için hasta yakınlarının bu ziyaretleri organize etmesi çok önemlidir. Özellikle kemoterapi evresinde hasta mikroplara açık olduğundan tokalaşmalarına hekim tarafından sınırlama getirilir. Hasta söyleyemeyebilir, ziyaretçi de bilmeyebilir. Bu durumda yine hasta yakını devreye girerek uygun bir dille bu durumu ziyaretçilere anlatmalı.
  • Gelecekle ilgili fazla umut verir ve plan yaparsanız hastanın ilk düşüneceği şey ‘demek ben gidiciyim’ olduğundan olabildiğince dikkatli davranın.
  • Hastalık ve süreciyle ilgili duyguları birbirinize ifade edin, tedavi kararlarını paylaşın. Aksi takdirde hastada ‘ben çok kötüyüm ki benden saklıyorlar’ düşüncesi oluşur.
  • Bir süre sonra hasta sürekli kendini dinler hale gelir, sürekli hastalığı hakkında konuşmak isteyebilir. Bu evrede ona yapabileceğiniz en büyük yardım dikkatini seveceği bir hobi ya da etkinliğe yönlendirmektir.
  • Hasta yakını bazen hastadan çok daha fazla tükenmişlik sendromuna girebilir. Bunu atlatmanın en iyi yolu hasta yakınlarının kendilerine zaman ayırmalarıdır.
  • Zorlandığınız, tıkandığınız zaman hem hasta hem de hasta yakını olarak psikoterapi desteği almanız size ilaç gibi gelecektir.
  • Bu dönem sağlıklı ve güçlü bir şekilde atlatıldığında kendinizin ve ilişkinizin çok daha güçlü olacağını göreceksiniz.

Leave a Reply