"ANNE KARNINDAKİ ÇOCUĞUN KİŞİLİĞİ, EŞİNİ MUTLU EDEN …

Kategori: Güncelleme:21.12.2013-14:51 Haber:

Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Efkan Yeşildağ, bir çocuğun çevresinden en çok etkilendiği dönemin anne kar..."ANNE KARNINDAKİ ÇOCUĞUN KİŞİLİĞİ, EŞİNİ MUTLU EDEN BABANIN ELİNDE"

 Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Efkan Yeşildağ, bir çocuğun çevresinden en çok etkilendiği dönemin anne karnı olduğunu ifade ederek, “Baba, çocuğun sağlıklı bir kişiliğe sahip olmasını istiyorsa, onu seviyorsa hanımını mutlu etmelidir” dedi.
Özel Nilüfer Eğitim Kurumları ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Yıldırım Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Önce okul öncesi’ konulu sempozyuma, Bursa ve ilçelerinde görev yapan 600 okul öncesi ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik öğretmeni katıldı. Öğrencilerin mini konseriyle başlayan sempozyumda konuşan Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Aile Danışmanı Efkan Yeşildağ, “Bir çocuğun çevresinden en çok etkilendiği dönem anne karnıdır çünkü çocuk hiçbir dönemde 1 ayda 3-5 santim uzamaz. Dolayısıyla en hızlı geliştiği dönem, en çok etkilendiği dönem anne karnıdır. Bundan dolayı insanın hayatındaki en önemli kişi annedir. En çok etkilendiği dönemde çocuğun çevresinde anne vardır. Baba ise bu dönemde annenin çevresindedir. O yüzden biz diyoruz ki, çocuğun sağlıklı bir kişi olmasını isteyen babalar hanımını mutlu etmelidir” diye konuştu.
Anne karnından sonra da çocuğun ilk defa sosyal çevre dediğimiz dış dünyaya açıldığı yerin okul öncesi eğitim olduğunu kaydeden Yeşildağ, “Çocuğun sosyalleşmesi ve çevresiyle ilişkileri açısından bu dönem çok önemlidir. Özellikte 3-6 yaş arasında çocuklarımızın sosyalleşme dönemidir. Bunu ilk olarak babasıyla gidermesi gerekir. Çocuğun kafasındaki sosyalleşme figürü olan kişi babadır. Çocuk için kendisi ‘ben’ birinci tekil şahıstır. Anne ‘sen’ ikinci tekil şahıs. Baba da üçüncü tekil şahıs ‘o’ dur. O sosyalleşme figürü bu 4, 5 ve 6. yaşlarda babaların çocuklarıyla daha fazla ilgilenmesi, onun daha sağlıklı bir kişilik geliştirmesi açısından çok önemli. Okul öncesi eğitimi, aslında bizde özellikle çalışan annelerin kendileri bakamadığı için çocuğunu bıraktıkları emniyetli bir yer olarak algılanıyor. Aslında öyle olmaması gerekir. Bu dönemde özellikle erkek çocuklarına, ‘Anaokuluna gönderiyorum’ denmesi çok sakıncalıdır. Bu yüzden çocuklarımıza okul öncesi eğitim kavramını anlatmamız, burada anaokulu kavramından vazgeçmemiz gerekiyor çünkü özellikle bu 4-6 yaş arasında çocuklarda aynı zamanda cinsel kimlik gelişimi de ortaya çıkıyor. Çocuklar, ‘Ben kız mıyım? Erkek miyim? Kız isem diğerinden farkım nedir? Erkeksem diğerinden farkım nedir?‘ gibi bu ayrımları öğrenmek zorunda” dedi.
Türkiye’de okul öncesi eğitiminde çok güzel gelişmeler olduğunu kaydeden Yeşildağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bununla ilgili güzel toplantı ve paneller yapılıyor fakat ülkemizde bu yeterli değil. Çok daha iyi şeyler yapılabilir, bunun daha bilinçli olması gerekiyor. Halihazırda Türkiye’de okul öncesi eğitimine anaokulu diyorsak, almamız gereken daha çok yol olduğunu düşünüyorum. Özellikle 3-6 yaş arasında çocuğun hayatındaki en önemli kişi annesi değil, babasıdır. Baba çok önemlidir çünkü sosyalleşme figürü olduğu için babanın çocuğunu tutup o güçlü adam tarafından sosyal çevrede, diğer insanlar arasında birlikte dolaşması, onun her zaman arkasında olması, onun elinden tutması, düştüğünde ‘Ben buradayım, endişe etme, kendin kalkabilirsin’ demesi, bir problemle karşılaştığında, 'Korkma, ben buradayım' demesi, çocuğun kişilik gelişimi açısından çok önemli. Bizim Türkiye’de ihmal ettiğimiz öncelikli hususlardan bir tanesi, bu yaşlarda baba yok çocuğun hayatında. Baba hep dışarıda. Çocuklarla anneler ilgileniyor. Bu özellikle erkek çocukların kişilik gelişimi açısından çok sıkıntılı. Kız çocuklarında ise ileride erkek ile kuracakları ilişkinin sağlıklı olması açısından problem teşkil ediyor. Babanın o dönemde çocuğun hayatında olması çok önemli.”
Bu yıl dördüncüsünü düzenledikleri sempozyuma büyük ilgi gösterildiğini belirten Özel Nilüfer Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ali Dilitatlı, okul öncesi eğitimin çok önemli olduğunu belirterek, “Öğretmenlerimize ve bizim dışımızda çalışan öğretmenlerimize dönük sosyal sorumluluk projelerini yürütüyoruz. Öğrencilerimizin en önemli gelişimleri 0-7 yaş arası gerçekleştirmektedir. Bu yaşlarda verilen eğitim, çocukların ileriki yıllarda alacağı eğitime bir taban teşkil etmektir. Bir anlamda okul öncesi eğitim, gömleğin ilk düğmesini doğru iliklenmesi anlamına da gelmektedir. Bu yıllarda gömleğin düğmesinin doğru iliklenmesi neticesinde sonraki yıllarda alınan eğitim öğrencilerin gelişimine olumlu katkı vermektedir. Kendisini geliştiren, yetiştiren öğretmen öğrencilerine faydalı olur” dedi.
Bursa Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar ise, “Değişime çok hızlı ayak uydurmamız lazım. Güzel yavrularımıza karşı sorumluluk çok fazla. Okul öncesi eğitim önem verilmesi gereken bir çağ. Sevgilerin öğretileceği, bütün bilgilerin kalıcı hale getirileceği bir devre. Öğrenciler hamur olarak önünüze geliyor, sizler onları istediğiniz gibi çevirip topluma sunabiliyorsunuz” diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ercan Mertoğlu ve uzman psikolog Ferhat Çelik de konuşma yaparak okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekti.

Leave a Reply