Aile Bağlarının Kopması İntiharı Tetikliyor!

Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Sözcüsü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, artan intihar olaylarının ruhsal hastalıklar dışında daha çok sosyal faktörler, ekonomik faktörler, işsizlik, yoksulluk gibi durumlardan ileri geldiğini söylüyor. Umutsuzluğun insanları intihara yönelttiğini ifade eden Kaya, bunların bir kısmının aslında bir yardım çağrısı olduğunu, ölmek niyetiyle yapılmadığını, birilerine sıkıntılarını duyurmak için yapıldığını ama maalesef bu girişimlerin bir kısmının yaşamlarına mal olduğunu ifade ediyor.   
 
“Türkiye’de ekonomi büyüyor fakat gelirler arasındaki uçurum da artıyor.” diyen Kaya, ekonominin büyümesinin toplumun bütün kesimlerine eşit şekilde yansımadığının altını çiziyor. Milli gelirin eşit dağıtılmadığı, parçalanmış bir refah içinde olduğumuzu dile getiren Kaya, kapitalizmin doğası gereği rekabete zorlanan insanın yalnızlaştığının, bireyselleştiğinin ve bunun psikolojik etkisinin intiharda travmatik bir örseleyici olduğunun altını çiziyor. Her alanda rekabete zorlanan insanın diğer insanlarla ilişkilerinin bozulduğunu söyleyen Kaya, “Bu da umutsuzluğu, kaygıyı ve depresyonu artırıyor. Sürekli yalnızlaşan, diğerini tehdit olarak algılayan, ekonomik sıkıntılar yaşayan, güvencesiz çalışmayı kabul eden bir bireyin aile ilişkileri sarsılacaktır. Bu bütün hayatını etkileyecek, çocuğuyla geçirilen zaman azalacaktır. Bütün bu süreç insanları daha karamsar daha umutsuz yapar. Zaten intiharın temelinde ruhsal çökkünlük ve umutsuzluk vardır. Umutsuzluk arttıkça bu yaşama son verme arzusunu artırır.” şeklinde konuştu.
 
İntiharın önemli bir nedeninin de depresyon olduğunu ifade eden Kaya, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılında en sık görülen hastalığın depresyon olacağını öngördüklerini, 2030 yılında ise depresyonun birinci sırada yer alacağını açıkladıklarını ifade ediyor. Psikolojik sorun yaşayan insanların sadece 4’te birinin bir sağlık sistemine ulaşabildiğini bunların çok az bir kısmının etkili tedavi gördüğünü kaydeden Kaya, önlenebilecek intihar vakalarının da önlenemediğini söylüyor. Buna uygun kamusal ve ücretsiz kriz merkezleri kurulmasının gerekliliğinin altını çiziyor. Son yıllarda alkol kullanımındaki artışın depresyon ile bağlantılı olduğunu kaydeden Kaya, “Duygu durum bozuklukları, ruhsal çökkünlük, karamsarlık ve hayattan zevk alamama ile alkol arasında da bağ var. İnsanlar karamsarlaştıkça kaygı yaşadıkça kendini iyileştirme olarak kendi kendine tedavi edici olarak kaygı giderici nesnelere yönelebiliyorlar, alkol bunlardan biri.” şeklinde konuştu.
 
Aile desteği psikologlardan bekleniyor
 
Psikiyatri uzmanı Mehmet Gökşin, intiharı kendine dönmüş bir cinayet olarak görüyor. “Öfke çok yoğun olduğunda karşı tarafın canını acıtmak intiharlardaki motivasyonlardan biridir.” diyen Gökşin, intiharların ‘sen bana bunu yaparsan ben de sana bu acıyı veririm’ mesajı içerdiğini söylüyor. “İnsan neden intihar eder? Psikolojik bir sorun olabilir ama intiharın artışı sosyolojik bir sorundur.” ifadelerini kullanan Gökşin, intiharın alkol-madde kullanımındaki artış, depresyon oranlarındaki artış, ailenin çözülmesi, göç ve sonrasındaki uyum sorunları, finansal problemler gibi birçok sosyolojik boyutunun olduğunu dile getirdi. Gençlerimize başa çıkma yollarını, bireysel çözüm ve inisiyatif alma yollarını yeterince öğretemediğimizi ifade ederken kuşaklar arası kültürel geçişin dünyanın ritminin hızlanmasıyla da sekteye uğradığını belirtti. İnsanın sorun çözmesinin,  uyumunun ve sosyalliğinin de sekteye uğradığını söyleyen Gökşin,  bunun daha ben merkezcil olmalarına yol açtığını dile getirdi. Ailelerin dağıldığı ve herkesin kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldığını vurgulayan uzman psikiyatrist, “Destek sistemlerimiz, sosyal sistemlerimiz azaldı. Komşu, akraba, eş, dost, bunlarla ilgili şeyler azaldı. Şu anda destek sistemi olarak gördüğünüz şey psikolog vs. oluyor. İntihar olayında bunların etkisi büyük.” dedi. Uzman, “Esas durum ortada bir öfke var, öfke kendine dönüyor. Son tahlilde intiharda adam öldürüyorsunuz. Kendinizi de öldürseniz adam öldürüyorsunuz. Bu bir cinayet yani, doğal olarak işin içinde bir agresyon var, saldırı var.” şeklinde konuştu.
 
Silahlı intiharlar artmaya başladı
 
Uzman psikiyatr Ayhan Akçan ise sosyal problemlerin ruh sağlığını bozduğuna vurgu yaparken artan intiharlarda asıl dikkat çekenin kurtulma imkânı olunmayan silahlarla yapılması olduğunun altını çizdi. Gençlikte özellikle bu durumun daha sık görüldüğünü kaydeden Akçan, “Bir kere sosyal ve ekonomik problemler çok fazla, tabii bunlar ruh sağlığını etkiliyor. Çaresizlik, plansızlık, depresyon, sıkıntı, huzursuzluk gibi problemler intiharı tetikliyor.” dedi. Son yıllarda antidepresan kullanımında da artış olduğunu kaydeden Akçan, "Depresyon sayısı artıyor. 30 yaş altı kadın ve genç kızlarda daha çok eğitimsiz, problemli, anne-baba ayrı olan, ekonomik olarak ciddi problemleri olan gruplar teşebbüs ediyor. İntihar edenin vermek istediği mesaj cezalandırmadır. Aslında öfke belirtisidir, travmatik öfke. Öfkeye neden olan objeler kimse, problemler kimse onlara da yansıtıyor. Sevgilisi olur, annesi olur, babası olur.” ifadelerini kullandı. İntiharların önlenmesi için krize müdahale merkezleri açılması gerektiğini dile getiren Akçan, “İntihar vakalarını çok ciddiye almak, tespit ve takibini yapmak gerekiyor. Akıl hastası ise ailede intihar etmiş biri varsa, evde silah varsa önemlidir. Bunun için çok ciddi tedbirler alınması gerekiyor.” dedi. 

Leave a Reply