“50 Soruda Psikiyatri” ve düşündürdükleri

“50 Soruda Psikiyatri” ve düşündürdükleri

Semih Aydın Tekirdağ Cezaevi c-84
[Tüm yazıları]

Sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz için sürekli moral değerlere ihtiyaç duyarız. Çünkü ruh hallerimiz yaşamlarımız üzerine doğrudan etki eder. Moral değerlerimizin düzeyi yaşatıcı olduğu kadar öldürücü de olabilir. Psikoloji ve onun altdalları işte bu yüzden önemlidir. Ve önemleri, her geçen gün daha fazla aktüel hale gelmektedir.
İnsan olarak, hiçbir zaman Robenson masalındaki gibi ıssız bir adada tek başına kalmış uydurma varlık olmadık. Yüz binlerce yıl, hep toplum ile birlikte insanlaştık ve öyle var olabildik. Bizi doğadaki bütün öteki organizmalardan ayıran en temel fark, toplumsal varlık oluşumuzdur. Bu yüzden en “kişisel” görünen psikolojik problemlerimiz bile “toplumsal” olmaktan uzak kalamaz. Demek ki davranışlarımızı ve zihin süreçlerimizi inceleyen psikoloji, diğer toplum ve doğa bilimleriyle olabildiğince bütünleşmeyi zorlamalıdır, ama diğer doğa ve toplum bilimleriyle arası açık olan metafizik psikolojinin başarı şansı olamaz.
Çağımız, sınıflı toplumsal zincirinin son halkası olan finans kapitalizmin sırf kendi çıkarları uğruna doğayı ve insanı mahvettiği bir çağdır. Finans kapital rejiminin sonuçları insanlık için tek kelimeyle yıkımdır. Her yıl milyonlarca insan  açlık, savaş ve salgın hastalıklar yüzünden ölürken, aşırı kâr hırsıyla yapılan plansız üretim ve tüketim doğanın ekolojik dengelerini sarsmaktadır. Bu yıkıcı rejimin “insan psikolojisi” üzerinde doğrudan etkilerinin olamayacağı iddia edilemez. Oysa bilim yaptığını iddia eden metafizik işleyişli klasik burjuva psikolojisi (ve psikiyatri gibi bazı ilişkili dalları) bu gerçeği bildiği halde, dünya sorunlarını görmezden gelir. Kişiyi toplumdan ve doğadan ayırarak gittikçe daha çok “ ruh hastası” durumuna sokar. Ruh ve beden bütünlüğü toplumsal ilişkilerden ve doğadan ayrı tutulamaz. İnsan, doğa ananın kucağında hayvandan insana geçerken toplumculluğu yüceltir. Bu yüceltim büyük bir ruhsal enerji açığa çıkarır: Animizm( ruhculuk: cancılık) böyle doğar. Adı üzerinde, psikolojinin dili ruhsaldır. Toplumdan ayrı ele alınamaz. Hiçbir ilaç toplumdan koparılmış kişi için deva olamaz.
İlk komün insanının doğayı yorumlama biçimi olan animizm düşüncesi bir yandan toplumda ve kişide ruh olduğuna inanırken (totem inanışı), diğer yandan cansız doğa parçalarının da canı (ruhu) olduğunu varsayıyordu. Çünkü kara cahildi. Örneğin her an yağmur yağdırabileceğinden dolayı gökyüzünü kızdırmamak gerektiğini düşünüyordu. Ama insanın maddesi gibi düşüncesi de evrimleşmeden yapamazdı. İnsan düşüncesi çok geçmeden canlı varlıklarla cansızları birbirinden ayırdı. Ruhun yalnızca toplumda ve kişide olabileceğini gördü.
İlk komün insanında “nakli bilimler” vardı. Dededen toruna aktarılarak geçiyordu. Yazı bilinmiyordu. Toplum biçimleri geliştikçe komün medeniyete (sınıflı topluma) sıçramadan edemedi. Yazı bulununca “akli bilimler”e geçildi. Bütün bilimler felsefe çatısı altında toplandı. Ruh ve madde arasındaki ilişki felsefenin en temel konusu oldu.
Dünyanın en güzel doğa parçalarından biri olan Ege kıyıları, binlerce yıl boyunca medeniyetleri ve bilimleri beşik gibi salladı. Ruh konusu eski Yunan düşünürlerinin de temel konusuydu. İşin özeti: İnsan varlığı “soma” (beden) ve “psihe” (ruh) ögelerinden oluşuyordu. Psihe: Yunan alfabesindeki “psi” ve “he” harflerinin yan yana getirilmesiyle oluşmuş bir terimdi. Canın canı-ruh anlamındaydı. Aynı Yunanca’daki “iatros” huh hekimliği anlamına geliyordu. Böylece “psihe-iatros”, ruh hekimliği oluyordu. Psikiyatri kavramı oradan kök aldı ve literatüre öyle yerleşti.
Elimizde, Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın hazırladığı 50 Soruda Psikiyatri kitabı var. Kitapta, geçen yıl bu zamanlar aramızdan ayrılan Ali Nahit Babaoğlu, psikiyatri alanının en temel sorunlarını ve çözüm arayışlarını 50 soruda açıklamaya çalışıyor.
Psikiyatri literatüründe hastalık kavramı telaffuz edilmiyor. Onun yerine “bozukluk: disorder” kullanılıyor. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM adı verilen (...)

Yazının tamamını okumak için oturum açmanız gerekmektedir...
E-abone olarak Bilim ve Gelecek'in tamamına online erişmek için lütfen tıklayınız

Leave a Reply