14 Şubat sendromuna kapılmayın

Her insanın korkulu rüyası olan yalnızlık duygusuna bakış açısı ve başa çıkma yöntemleri de kişilere göre farklılık gösteriyor. Kimileri bu hissi sosyalleşerek atlatmaya çalışırken kimileri de gittikçe içine kapanabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psikolog Sevda Sevimli Yurtseven, yalnızlık korkusu hakkında bilgi verdi.

YALNIZLIK=TERK EDİLMİŞLİK Mİ?

Yalnızlık, öznel ve nesnel tanımlanabilir. Bu yüzden de karmaşık bir konudur. Bazı varoluşçu felsefeciler insan bilincindeki temel yapının yalnızlık olduğunu belirtirler. Ancak insan, doğası gereği sosyal bir varlıktır ve zaman zaman yalnız kalma isteği görülse de kronik yalnızlık, psikolojik problemler getirebilir. Yalnızlığı olumsuz olarak tanımlamak doğru değildir. Yalnızlık duygusu, bazen kişinin kendini ve dünyayı anlaması, tanıması, başkalarını tanıması için bir zemin oluşturabilir.

Yalnızlık, kişilerin yaşantılarına verilen anlama göre olumlu veya olumsuz algılanabilir. Doğu toplumlarında yalnızlık; acı, terkedilmişlik, kimsesizlik ve mutsuzluğu çağrıştırırken; Batılı toplumlarda bireyselliği çağrıştırabilir. Fakat yalnızlık sosyal ilişkilerdeki tecrübesizlik ve başarısızlık sonucu beklentilerin gerçekleşmemesi ve duygusal bir boşluk oluşması şeklinde de hissedilebilir.

YALNIZLIĞA OLUMSUZ ANLAMLAR YÜKLEMEYİN

Doğumdan itibaren çevresi ile ilişki kuran insan, çeşitli yaşlarda farklı kişilerle farklı ilişkiler kurmaya başlar. Bebek ilk olarak anne ve babası ile yakın ilişki içinde olur. Ergenlikle beraber arkadaşlar ve flörtler ön plana çıkar. Yetişkinlikle beraber beklenen,  bir sevgi nesnesi ile derin ve anlamlı bir ilişki kurabilmektir.  Bir antropologun yaptığı araştırmada; yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, dini inanç ve etnik grup fark etmeksizin aşık olan insanların partnerleri ile ilgi sorulara benzer cevaplar verdiği belirtilmiştir.

Leave a Reply