Duyguları aktarmada kelimelerden çok daha etkili olduğu ileri sürülen beden dilinin işte, aşkta ve gündelik hayatta kullanımı, Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide ele alındı. Mutluluk Enstitüsü’nün kurucusu psikolog, yazar ve akademisyen Yrd. Doç. Dr. Ozanser Uğurlu tarafından yapılan söyleşide, yalanın tespitinden evlilikte duyguların yönetimine kadar çeşitli konular tartışıldı.
YALAN SÖYLEDİĞİNİ NASIL ANLARSINIZ?
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Topluluğu’nun misafiri olarak üniversite öğrencileriyle biraraya gelen Yrd. Doç. Dr. Uğurlu, beden dilinin iletişimdeki yerine ve nasıl okunması gerektiğine dair ipuçları verdi. Beden dilinin, bilinçaltından etkilendiği için gerçek duyguları kelimelere göre çok daha doğru aktardığını belirten Uğurlu, bu sebeple yalanın da tespit edilebileceğini söyledi. Uğurlu, “Bir kişi yalan söylemeye yeterince hazırlanmadığında, bazı duygusal işaretler ortaya çıkar. Bunlara sızıntı denir. Örneğin kişinin nefes alma ve verme düzeni değişir, yutkunma sıklığı, terleme miktarı artar, yüzde kızarma ya da solma görünebilir, kan basıncında değişiklik, ayrıca göz bebeklerinde de büyüme yaşanabilir.” dedi.
EŞ ADAYINIZI TRAFİKTE GÖZLEMLEYİN
Mutluluk üzerine araştırmalar yapmak amacıyla Mutluluk Enstitüsü’nü kuran Ozanser Uğurlu, evliliklerde kritik sınırın beş yıl olduğunu söyledi. Eş adayın trafikte gözlemlemeyi tavsiye eden Psikolog Uğurlu, uzun süreli evlilikler için şu önerileri yaptı: “Evli kişilerin birbirlerine olan yakınlık, tutku ve bağlılık dereceleri çok önemli. Bunların üzerine doğru iletişim, duyguların yönetimi ve memnuniyeti de eklerseniz evlilikleri daha da güçlü kılarsınız. Yakınlık dediğimizde, çiftler arasındaki arkadaşlık düzeyini anlamalıyız. Çiftlerin yıllar geçse bile birlikte bir şeyler yaparken keyif almaları harika, çünkü tutku zaten zamanla düşüşe geçecektir. Bu biyolojik bir gerçek. Bir ilişkiyi her zaman geliştirmek ve büyütmek mümkün ama duygularınızı nasıl yönetiyorsunuz, buna bakmak lazım. Kişi, evlilik ilişkisinden ne kadar memnun olduğunu kendi kendine sorgulamalı. Eğer kavga esnasında öfkenizi yönetebiliyorsanız ve doğru iletişimle ne istediğinizi aktarabiliyorsanız doğru yoldasınız. Genellikle evliliklerde kritik yaş sınırı beş yıl oluyor. Beş yıl, bir nevi bilet gibi. Beş yılın sonunda kişilerin evlilikleri ya sürüyor ya da boşanmayla sonuçlanıyor. Ayrıca evlilik öncesi eş adayınızın, trafikte veya maç izlerken nasıl tepkiler verdiğini iyi gözlemleyin, çünkü bir kişi ne kadar sinirli bir yapıya sahip olup olmadığını, aslında en iyi bu ortamlarda gösterir.”
'TÜRKLER NE VARSA ORTAYA DÖKÜYOR'
Beden dilinde kültürlerarası farklılıklara da değinen Uğurlu, “Beden dilinin kullanımı, kültürden kültüre değişir. Türkler bunu çok açık kullanıyor, hattâ ne varsa ortaya döküyor. ABD’de ise insanlar bunu fazla baskılıyor, hattâ bizim beden dilimiz bir Amerikalıya fazla abartılı gelebilir ancak biz kültür olarak içimizdekileri olduğu gibi dışarı akıtan bir toplumuz.” dedi.
'BOTOKS İCAT EDİLDİ, İFADELER ÖLDÜ'
Botoks uygulamalarının ardından yüz ifadelerinin öldüğüne de değinen Ozanser Uğurlu, “Botoks, kasları uyuşturduğu için yüzdeki ifadeler de ölüyor. Yani bakışlardaki anlam, gerçekliğini kaybediyor.” dedi. CİHAN