Bu başlığı “Her türlü ilişkiye bir şans veririm” diye tamamlayanlardansanız iç sesinizi dinleyip yalnız kalma becerisi geliştirmenin vakti gelmiş olabilir.
Yalnızlık… Bu kelime bekar bir kadına korkutucu gelebilirken evli, çocuklu ve çok meşgul bir kadına ise “Ah nerede o günler” dedirtebilir. Ama söz konusu olan ömür boyu yalnız kalmak ise birçok kişi bu durumdan korkuyor. Oysa içinde “korku” kelimesi geçse de bunun olumlu bir duygu olduğunu söylemek mümkün. Çünkü bu korku sayesinde insanlarla iletişime giriyor, bencillik düzeyinden sıyrılıp birlik ve birliktelik seviyesine erişebiliyoruz. Bu korku kadınlarda da erkekler de aynı oranda görülüyor ancak yalnızlık korkusu ile günübirlik ilişkilere yönelen bir erkek “çapkın” ilan edilirken, yalnızlığını daha kolay dile getiren ve bir ilişki istediğini cesurca söyleyen kadın kolaylıkla “yalnız” diye tanımlanıyor, yalnızlık korkusunun da kadınlara özgü olduğu sanılıyor. Uzman Psikolog Pelin Erbil’le kadınların elini ayağına dolaştırabilen, telaşla yapılan hatalı seçimlere neden olabilen yalnızlık korkusu üzerine sohbet ettik.
Uzm. Psk. Pelin Erbil, yalnız kalma isteğinin de yalnız kalmaktan korkmanın da olumlu duygular olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: “Yalnızlık korkusu insanın sosyalleşmesi, birliktelik seviyesine erişebilmesi için kullanılan bir motivasyon ancak bu duyguların ölçüleri var. Bu ölçü aşıldığı zaman kişi yalnız kalmamak adına kendine uygun olmayan, beklentileri ile uyuşmayan kişilerle beraber oluyor, kendine yalan bir dünya kuruyor ve o dünyada yaşıyor. Kişi bunu kendi korkuları ile baş başa kalmamak için yapıyor, bunun altında ise kendini tanımaması ve sevmemesi yatıyor.”
Çocuklukta şekilleniyor
Yalnızlık korkusu terk edilme korkusuyla aynı uzantıda yer alıyor. Yalnız kalma becerisi çocuklukta geliştiriliyor. Anneden ayrı kalamama duygusu 8-11 ay arasında çocukta en yüksek seviyede oluyor. Anne çocuk ilişkisi güven verici ve sağlam kurulmuş ise 18’inci aya doğru çocuk, annesini görmese bile onun var olduğunu, geleceğini düşünüyor. Annenin dönüşünü beklerken onu düşünerek kendini avutuyor. Psikanalistlere göre yalnızlığı kötü yaşayanlar gelişimleri sırasında bazı duygulanımlarını hazır olmadan yaşamış oluyor. Travma şeklinde anneden mecburi ayrılma, iş seyahati ya da hastanede yatma gibi nedenlerle ayrı kalma ya da annenin fiziksel olarak çocuğun yanında olsa dahi psikolojik olarak uzak olması yalnız kalma korkusunu oluşturan faktörler olabiliyor. İlerleyen yıllarda kişi yalnız kaldığında geçmişte yaşadığı ezikliklerden doğan acıyı hatırlıyor ve böyle sıkıntılı anlarda ebeveynleri ile özdeşleştirdiği dışsal kişilere başvuruyor.
Kontrat gibi ilişkiler
Uzm. Psk. Erbil, “Yalnız kalma korkusu ayrıca başka korkularla karşı karşıya kalmaktan korkmakla da ilgili olabiliyor. Karanlıktan, sessizlikten, kendisiyle baş başa kalmaktan veya iç dünya ile yüzleşmekten korkan kişiler yalnız kalmamak ve endişeleri azaltmak için adeta fobik bir kontrat ile birileriyle ilişki kuruyor. Bu kişinin varlığı sayesinde korkuları, istekleri veya endişeleri düşünmekten kaçıyor. Bazı durumlarda ise geçmişte yaşanan takip veya taciz edilme gibi deneyimler yalnız kalma korkusunun nedeni olabiliyor” diyor.
Yalnızlık korkusunun bağlantılı olduğu bir diğer konu ise kişinin kendini sevme, tanıma ve algılama becerisi… Yalnız kaldığında kendini daha çok düşünmek istemeyen, sorgulamalardan kaçınan kişi kendi kendine bir takım faaliyetlere girmek istiyor. “Kitap mı okusam, televizyon mu izlesem, sokağa mı çıksam, sokağa çıksam etraf ne der?” gibi karmaşalar yaşıyor ve tüm bunları yaşamamak için yine bir fobik kontrat yapmayı tercih ediyor. Bu kişilerin sosyal çevreleri çok kalabalık oluyor ve sadece karşı cinsle değil, çok çeşitli arkadaş grupları ile de iletişim kuruyor. Ancak konu bir erkek olduğunda bir de ondan beklenilen duygusal karşılık devreye giriyor. Eğer erkek kadının duygularına belli bir zaman cevap veriyorsa kadın bu ilişkinin uygun olduğuna karar veriyor, “Şu an çalışmıyor ama iş bulacaktır”, “Çok içki içiyor ama zamanla düzelir” diye kendini kandırıyor.
Her ilişki bir hayal kırıklığı
Yalnız kalma korkusu yaşayan kadınlar telaşla başladıkları her yeni ilişkide yeni bir hayal kırıklığına uğruyor. Ardından bu hayal kırıklığını tamir etmek amacıyla yeni bir arayışa giriyorlar. Ancak hiçbir zaman kendi içlerine dönüp bakma fırsatı bulamıyorlar. Hep karşıdakini hatalı görüyor, her biten ilişkinin sonunda “Doğru kişiyi bulamıyorum” deyip karşı tarafı hatalı, kendilerini mağdur olarak tanımlıyorlar. Oysa ki kendilerine uygun olmayan kişileri seçerek daha ilişkiye başlarken sonucu biliyorlar. Yalnız kalma korkuları o kadar baskın oluyor ki bir ilişki bittiğinde bilinçaltı hemen ‘yalnız kalmamalıyım’ diyerek devreye giriyor ve yeniden arayışa geçiyorlar. Uzm. Psk. Erbil, kişinin kendini doğru tanıyıp daha güçlü olabilmesi için yalnız kalmayı denemesi, bir ilişkisi olmadan aylarca yaşayabilmesi gerektiğini, bunu başarabildiğini kendine kanıtladıktan sonra yeni bir ilişkiye başlamasını öneriyor.
<![CDATA[
]]>
UYARI: Bu siteye yazılan her türlü yorum kamuya açık bilgi haline gelecek ve diğer okuyucular tarafından görülecektir. Her nekadar editörlerimiz yapılan yorumları kontrol etse de, gözden kaçmış yorumlar olabilir. Bu nedenle bilgileri paylaşırken ilaç ve firma isimleri vermemeli, hakaret içeren yorumlar yazmamalısınız. Yorumlardan dolayı ortaya çıkabilecek sorunlardan, yorumu yapan kullanıcı sorumludur. Yorum yapan herkes bu kuralları okumuş ve hukuki sorumlulukları kabul etmiş sayılır.