Telegol, çarşı-pazar… Vatandaşın psikolojisini bozar!

 

Taktım ben bu futbol programlarına… Takmamak mümkün değil! Beş saat havanda su dövülen, düzmece gündemlere göstermelik tepkiler fena halde psikolojimi bozdu. İzlememek bir çare ama… Şeytan dürtüyor işte… Kimin daha çok şov yapacağını görme merakı ağır basıyor. Tam uyurken sürpriz açıklamaları rüya sanıp kendi kendini tokatlama riskinin önlemi de bitti sanılırken yeniden başlayan uzun reklam araları. Durmadan başa saran konuşmalar ve şovsuz spor laklaklarıyla ekran karşısında uyku rehavetine kapılanlara uyandırıcı tokat gibi! Öte yandan programı yarıda bırakıp ‘küstüm çiçeği’ olmanın da anlamı yok.

Erman Toroğlu’nun şakayla karışık, terazi-cacık vurguladığı gibi, futbol kitleleri ‘uyutmanın’ en kolay ve kazançlı yolu. Tokatla yanaklarını… Bundan iyisi, Tokat Kebabı. Kebap dedim de aklıma kebapçılardaki tombik pideler geldi. Sıcacık servis edildiklerinde ne de güzel kabarık kabarık dururlar. Ama bir parça kopartmaya görün… O şişik gösterişten eser kalmaz. Havası alınmış balon gibi sönerler, tabağa yapışırlar. İçleri boş tombik pideler, heyecanını yitirmiş yorumculara dönerler.

Bu kadar karamsarlık yeter. Ver coşkuyu, patlat şovu! İnsanlarla dalga geçilen yerde, yanaklar da tam tokatlık… Heyecanın yitirmiş Erman Hoca’dan ‘Allah Yarabbi şükür Emniyet… Biz yüzsüzüz’ yorumu, futbolumuza yaftalık! Metris’ten Yıldırım açıklamaları, Trabzon’un isyanı… FB-GS maçı, Erman Hoca’ya göre ‘ortaoyunu’ ve ‘yalan-dolan uyutmacası’…

Kardeşim bu ‘spor’ denince akla gelen futbol programı değil mi?

Spor, çevik, zeki ve ahlaklı kişilerin yaptıkları faaliyet olduğundan onlar için program yapmaya değmez. Hem futbol vaadı da programı mı yapılmadı? Olmayan futbol programlarıysa her kanalda gani gani ama ödenmiş hesabın(!) davasını gütmekte hepsi. ‘Gapan da gaçan mı’ demişler… Gapan gapmış; gaçamayan futbol afyonuna bağımlı yapılmış.

Bülbülü artistik patene götürmüşler, ‘Ah futbolum’ diye ötmüş. Erman Toroğlu da, ‘Artık bülbül ötmüyor’ şarkısını Assolist Gökmen Özdenak’a layık görmüş! İnsanın gözünün içine baka baka bülbülün ötmediğini söylemenin esbab-ı mucibesi acep ne ola? Futboldan zevk almayan Hoca, patlıcan oturtmalı yemek muhabbetine girdiğine göre vardır elbet bir bildiği…

At binenin, kılıç kuşananın. Onun ötesi, ‘Lan uyuyor musun’ diyerek kendine tokadı basanın! Patlat tokadı kendine… Uyandın, uyandınnn… Uyanamazsan uyandırırlar Hocam! Öyle bir bardak su içmek, etini çimdiklemek kesmez… El terazisinin gücü, dosya manyaklarını okkalamaya yetmez! Temsilci takdiriyle sahaya adam girmesi FB’ye 20 bin TL para cezasıyla geçiştirilir; Beşiktaş’a iki maç saha cezası kesilirmiş ne gam… Bir değil bin saksı da yetmez, haksızlıkları dile getirmeye. Suç ve ceza küçülür, suçu işleyenin ‘çocuk’ varsayıldığı yerde!

Ziya-Gökmen ikilisi ‘şiddet’e yoğunlaşır… Kendine attığı tokatların etkisiyle eski performansını kaybeden Erman Hoca, ‘Şike yapana ceza yok. Terim de şike yapmamışsa ceza alır’ diyerek kaptığı sözü, ‘Kaya-Oya’ kıtırıyla süte bandırır. Onca saat sadece futbol konuşmak kolay mı? Pompalayacaksın arada şamatayı ki uyumasın millet. Her telden çalan ortamda keyifler tıkırında; spor da kendi dümen suyunda… Gökmen Özdenak, insanların insanlara tahammülünden geçmiş, renklere karşı boğalaşmasına takılmış. Ziya Şengül, ‘Tokat kebabı’nın içindeki ete dalmış. Erman Hoca, zaten üstüne düşen şovu yapmış. Geriye bir tek Çilingiroğlu kalmış. Bla, bla, blaaa… Haydi, sen de başla şova!

Fondaki ‘geniz temizleme sesleri’ eşliğinde, Erman Hoca’nın teknik bilgi takviyesinde gönlünce yorumlarda bulunan ve hiç de tedirgin görünmeyen Çilingiroğlu birdenbire mikrofonunu söküp ‘Dönüyoruz, dolaşıyoruz hep aynı yerdeyiz’ diyerek programdan ayrılmak ister. Nedeni, niçini? Efendim, şike konusuyla psikolojisini bozmak istemiyormuş. Biz de, ‘Çocuk haklı’ demek isteriz ama olmuyor işte. Bizde psikoloji kalmadı çünkü!

Ey, seyirciye saygılı vatandaş… Patlıcan oturtmalarının yapıldığı yerde kalkmak en doğal hakkın. Ammaaa… Ara yerde bir dolu şey konuşuldu şike harici. Gırgır şamata yapıldı, gündüz programına dönüşme muhabbetleriyle erkekler dünyasına renk katıldı. ‘Aklın neredeydi’ diye sormazlar mı adama? Sorarlar da nafile… ‘Şov’ bakımından ekipte zayıf kaldığını önceki yazımızda vurguladığımız Kaya Bey kararını vermiş bir kere. Zaten ‘Yolun açık olsun’ diyerek, açık ediyor moderatör de… Daha en baştan programın kaçta biteceğini sual ederek sinyal veren yorumcuya düşen, tavrının sebebini ve ayrılığın akıbetini soru işaretiyle süsleyip canlı yayını terk etmek. Arkada kalanların tavırlarına bakınca görünen manzara, bunun beklenen bir gidiş olduğu yönünde… ‘Şike’ de, olayın sansasyonel bahanesi!

Gidene dur denmez, şovsuz spor programı yenmezmiş! Bu hafta, Erman Hoca’nın kendini tokatlayıp çimdiklemesini; Gökmen Özdenak’la birlikte ağzını siyah bantla süslemesini saymazsak ‘Telegol’ şov bakımından sınıfta kalmıştı zaten! Canlı yayındaki cansız ve heyecansız ayrılık tepkisi, ‘kötü günün kârı’ olarak hem ‘Telegol’e yaradı... Hem de çok pasif kalan Kaya Çilingiroğlu’nun ‘Ben de varım’ demesi için güzel bir aktivite oldu! Öyle ya, yeni sezon için akılda kalmak ve getirisi daha bol yeni tekliflere kapı açmak gerek. Bu yolda başarının ilk şartı da, beklenmeyen tavırlar sergileyerek isim duyurmak… Baskın bastıranın, itibar şike yapanın! Pazar olaaa…


Anibal GÜLEROĞLU - TELEVİZYON GAZETESİ

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Leave a Reply