İyi futbol oynayarak kaybetmek aslında olumlu karşılanmalı. Hayatın her safhasında ve her yaptığımız işte kazanıyormuyuz? Kaybetmek ve mağlup olmak da önemli kabul edilmeli… Yenilirken ezilmeden yenilmek, ya da iyi oynamaya rağmen mağlup olmak bunlarda bir başarı olarak görülmeli… Aslında yenmek ya da yenilmekten çok o sportif etkinliğin içinde olmak başarı kabul edilmeli…Sevdiğimiz bir şeyin sonucundan çok onun içinde bulunmak onu yaşamak önemli görülmeli…Sonuca değil sürece bakalım…
Bizde kötü de oynasan illa kazanmak zorundasın anlayışı hakim… Böyle olunca kazanmak için her şey yapılıyor… Hiçbir dünya ülkesinde şöyle bir söz yoktur herhalde…’ Haticeye değil neticeye bakalım…’ Netice bu kadar çok ön plana çıkartıldığında onun için her şey mübah haline geliyor… Onuruyla kaybetmeyi öğrenmemiz ve bükemediğimiz eli öpmesek bile ona saygı duyma alışkanlığına sahip olmamız gerekiyor…
Şike ve dopinge müracaat edilmesi, centilmenliğin unutulması, karşı taraftaki rakiplere saygı duyulmaması, hakeme ya da bir sporcuya kızarak topluca sanki düşman saflarına saldıran akıncılar gibi sahaya girme davranışında bulunulması bu yanlış anlayıştan kaynaklanıyor. Rakiplerimizi düşman gibi görme anlayışımız hastalıklıdır. Hatta rakip takım yabancı bir futbol takımıyla oynarken yabancıların tutulması anlaşılacak bir durum değildir. Bu fanatizmden her takım taraftarının kurtulması gerekir…
Sporda milli bir yaklaşım içinde olmak zorundayız. Rekabet iyidir de bizim ülkemizde yapıldığı şekliyle maalesef sağlıklı kabul edilemez. Bu konuda ilk öğretimden başlamak kaydıyla sportif etkinliklerdeki zihin haritamızın değiştirilmesi gerekiyor. Her türlü sportif etkinlik Devlet tarafından teşfik edilmeli ve geniş kitlelere hitap edilerek her bireyin en az bir sportif etkinlikle amatör ya da profesyonel olarak ilgilenmesi sağlanmalı…
Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu özellikle obeziteden kurtulma konusunda sporun alışkanlık haline gelmesi gerektiğini mülakatlarında belirtiyor. Aile sağlığı merkezlerinde Aile Hekimleri bu konuda çalışıyorlar. Dünyada en sık ölüm nedeni hareketsiz yaşam tarzından kaynaklanıyor. Tıp da bizler buna sedanter yaşam diyoruz… Yani kişilerin hareketsiz bir yaşam sürmeleri onların çok daha çabuk ölmelerinde birinci derecede role sahip… Yaşlanma sürecinin yavaşlatılması için en önemli şart hareket etmek görülüyor…
Son günlerde Hükümet tarafından olimpiyat oyunlarında başarımızı arttırmak için önemli çalışmalar yapılacağı mesajları veriliyor. Fanatizmin önlenmesinde ve spor konusunda dünya standartlarına gelinmesinde nelerin yapılması gerekiyorsa bir an evvel bu şartların tamamlanması gerekiyor. Sporun geniş kitleler üzerindeki psikolojik etkileri düzene sokulmalı… Bu konularda acilen somut adımlar atılmalı ve başarı odaklı yaklaşım rehabilite edilmeli…
Aksi takdirde Olimpiyatlar ve Uluslar Arası müsabakalarda devamlı hayal kırıklığı yaşamaya devam ederiz. Olimpiyat komitesi Türkiye’ye Olimpiyat yapma fırsatı tabi ki vermez. Son yapılan BJK-GS derbisinde yaşanan olaylar bu konudaki sıkıntımızın adeta tuzu biberi oldu. Türkiye’nin imajı ve itibarını bozmak bu kadar kolay olmamalı… Sporda yaşadığımız kafa karışıklığına başta ilgili bakanlık gerekli bilimsel çalışmaları da yaptırtmak suretiyle son vermek zorundadır.
Dr. Recai Yahyaoğlu
https://twitter.com/dryahyaoglu