Sosyal kategorizasyon: ‘Biz ve Onlar’


Sosyal psikoloji alanındaki çalışmalar, karşıt görüş belirtmeyecek kadar yenidir. Ülkemizde ise ders notu düzeyinde çevirilerden oluşur. Gökten yeryüzüne inen felsefemiz, yeryüzünde olup bitenleri sonsuz bir çocukluk içinde hayali ilişkiler yumağına dönüştürüyor. Toplumsal varlık ve toplumsal bilinç, kalıp yargı ikilemini aşamadığı için hiçbir çatışma olmadığı halde vahşi bir ayrışma getirdiğine şahit oluyoruz… “Ayrışma ve Çatışma”, ”Biz ve Onlar”2014 mart ayı Türkiye’sinin popüler kavramları olsa gerek.

Sosyal dünyayı anlamadaki temel süreç, sosyal kategorizasyondur. İnsanlar genellikle sosyal dünyayı iki farklı kategoriye bölerler; ”Biz ve Onlar”. Sosyal kategorizasyon pek çok boyutta gerçekleştirilebilir. Bunlar arasında en çok bilinenleri, cinsiyet, ırk, milliyet, din, yaş, meslek, gelir durumudur. Bölünme paranoyası bu topraklarda cumhuriyet Türkiye’si ile sınırlı mıdır bilmiyorum. Bildiğim şey, Türkiye’de sosyolojik değişim taleplerinin hayali ilişkilere zorlandığıdır. Bu topraklarda değişim talepleri ne zaman ki konuşulur, konuşanlar ya politize olmuş grup içi beslemelerdir, ya da algı yönetiminde görev alan düşünce tembeli” Babı-Ali”nin meslek erbaplarıdır. Taciz edilen sosyoloji suçlu bir radikal edasıyla alanı terk eder. Analiz, tez, antitez, tamamen” Tilki Aklı” ile dizayn edilir. Değerli zamanlarını düşünce dışı alanlara harcayan zevatın aklı…

Türkiye’nin şu an gelip dayandığı yer:”ÇATIŞMA”dır.

Çatışma kavramı, Türkiye de iyi şeyler çağrıştırmaz. Bu, 1933 de ölen sosyolojisinin çatışma kavramının devam eden tedirginliğidir. Ya da bize has bir çatışma formatıdır. Oysa ki toplumlarda bireyler arasında farklı duygu, düşünce, tarz, tutum ve davranışların olması insani bir süreçtir. Bu nedenle insanın olduğu her yerde çatışma yaşanması da doğal bir olgudur. Gerçekte çatışma yaşamımızdaki dinamik bir süreçtir. Birbiri ile bağımlı taraflarda çözümsüzlük durumunda ortaya çıkan duygusal bir boyuttur. Bu bağlamda çatışma sosyal psikolojinin önemli bir konusu olarak yer almaktadır. Toplumsal münafıklık hasleti yaşanması gereken çatışmayı baskılayarak ertelediği için bizdeki çatışma kavga ya da “vahşi ayrışma” ile karıştırılır. Bu gün Fethullah Gülen grubu ile yaşanan süreç ,”vahşi ayrışma” veya köy kavgasına dönüştürülürse, sosyal psikoloji; değişim talebini yanlış adreslere havale edecektir. Klan basamağında kalacak olan bu kavga tamda bunun darbı meselidir.. Bu grup üyelerinin ve teorisyenlerinin ontolojik ölçekli din tarifleri, yaşama dair söylemleri çatışma nedeni yapılmadığı için bu gün tezatlarla dolu bir zaman kaybına neden oluyor. Yani gökten Weber yağsa, yine bize namı değer gölge oyunları düşecek….

Oysaki çatışma;

1- Rekabeti arttırır. Birey ve grubun yeteneklerinin artmasını, düşünsel arınmayı sağlar.

2- Çatışma insan varlığının doğal bir sonucu olduğu için bireysel güdülmeyi ortadan kaldırır.

3- Çatışma değer ve kaynak yaratır. Ülkelerin etkinliğini arttırır.

4- Çatışmayan toplumlarda içe dönük birey tipleri hızla artarak tarihimizdeki “haşhaşilik” müessesesini besler.

5- Çatışmayı ertelemek, yalanın, günahın, haksızlığın, zulmün, iblisliğin “nevşü-nema” bulmasına zemin hazırlar.

Evet “Biz ve Onlar”, gayet meşru bir süreçtir. Bilimsel bir kategorizasyondur. “Vahşi ayrışma” ile karıştırılmamalıdır. Bir ve beraber olmak, duygusal zemini olmayan gayri meşru, ikiyüzlü, içten hesaplı güven vermeyen ikinci ajanda notlarından ibaret olmamalıdır.2014 Türkiye’sinin orta yolculara ihtiyacı yok… İhtiyatlı davrandığını düşünenler bilsin ki; sınırları belli olmayan erdemlilik kayıtlarda yok.

Maharet, üçüncü sınıf politikacıları semirtmek değil, otantik ve karizmatik siyasi liderlerin yanında yer alarak, kadim tarih ve kadim coğrafyayı utandırmadan, nebevi kervanın yoldaşı olmaktır. Gerisi tarihin müzesinde teferruattır..füruattır. ”BİZ VE ONLAR “davranış psikolojisinin bilimsel ölçekli alan tezidir. Değişmesi gereken ne varsa meşru zeminde, kişilikli ve bilimsel ölçekli çatışmayı vizyona koyarak yapmalıyız. “Biz ve Onlar” oryantalist bir kutuplaşma değil, çağdaş bir sosyal arınmadır. Bu çatışma “Babı-Ali”nin eyyamcıları, din iman piyasasının misyon özürlü nemacı şahsiyetleri ile yapılamaz.

17 Aralık bu toprakların kendi sosyal psikolojisini üretebilme şansıdır.

Bu şans ,”ÜLKEMDE KAOS VAR ÖYLEYSE İŞLER YOLUNDA …..” buyurun.

Leave a Reply