ANKARA (AA) - EDA ÜNLÜ ÖZEN - Soma'daki maden faciası tüm Türkiye'yi derinden etkiledi ancak kazaya, yaşadıkları kayıplarla tanıklık edenlerin psikolojileri herkesten farklı. Hayatını kaybeden işçilerin anne babaları, eşleri ve çocuklarına, madenden sağ çıkan işçiler, arama kurtarma çalışmalarında görev alanlar ve aileleri de eklendiğinde 11 bin kişinin psikososyal desteğe ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Işıklı, AA muhabirine, Soma'daki maden faciasının üzerinden geçen iki ayda ortaya çıkan psikolojik tabloyu değerlendirdi.
Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) çatısı altında Soma'ya giden ve 10-17 Temmuz tarihleri arasında destek çalışmalarına katılan Işıklı, psikososyal destek faaliyetlerinin yoğun bir şekilde devam ettiğini, yardıma ihtiyaç duyanların sayısının öngörülenden fazla olduğunu kaydetti.
Facianın ardından 450 çocuğun babasını, 257 kadının da eşini kaybettiğini anımsatan Işıklı, bu tür kayıp yaşayan kişiler için altı ayın "olağan yas dönemi" olarak kabul edildiğine ancak Soma'daki durumun farklı olduğuna, facianın üzerinden yalnızca iki ay geçmesine rağmen büyük çoğunluğun sorunlarının kronikleşmeye başladığına dikkati çekti.
"Ateşin düştüğü yer" diye tabir edilebilecek, olayın en yakından etkilediği, çocuklar, eşler ve anne babaların yer aldığı birinci halkada bin kişinin bulunduğunu dile getiren Işıklı, kazadan kurtulan 300'e yakın işçi ve ailelerinin ikinci, arama kurtarma faaliyeti yürüten 3 bin kişi ve onların yakınlarının da üçüncü grupta sayılmasıyla sayının 11 bini bulduğunu ifade etti.
-Kazadan kurtulanlarda "sağ kalanın suçluluğu" görülüyor
Kendilerine gelen ve hizmet talep eden vakaların çoğunun ileri düzeyde tedavi ihtiyaç duyduğunu söyleyen Işıklı, gözlemlerini şöyle aktardı:
"Tahmin edilenden daha fazla sayıda insanın kronikleşme eğilimi olduğunu söyleyebiliriz. Kiminle görüştüysek, hem travma sonrası bozukluk açısından hem de majör depresyon açısından ciddi kronikleşme eğilimleri var. Beklenenden daha fazla sayıda psikiyatrik olgu var. Bu tür olaylarda yüzde 10-12 arasında değişir ama benim tahminime göre burada yüzde 50'nin üzerinde gibi gözüküyor.
Travmanın ne tür şikayetler yarattığına baktığımızda öfke ve saldırganlık ön plana çıkıyor. Çocuğa, eşe yönelik öfke ve saldırganlık…. Özellikle arama kurtarmada çalışan ya da kurtarılmış kişilerde bu görülüyor. Kazadan kurtulanlarda 'yaşıyor olma suçluluğu' var. 'Benim arkadaşım öldü, ben yaşıyorum' yani sağ kalanın suçluluğu. Bu, derin bir suçlanma, yarattığı öfke de aynı düzeyde derin oluyor. Bir de etraftakileri suçlamayı çok görüyorsunuz. Özellikle madende çalışanlar yer üstü çalışanları suçluyor. Öfke bazen maden yönetimine bazen devlete."
-"Cesetlerin teşhisinde travmatize olmuş aile bireyleri var"
Öfke ve öfkeye bağlı saldırgan davranışların aile içi şiddet olarak dışarıya yansıdığını dile getiren Işıklı, öfkenin kimi zaman çocuğa ve eşe, kimi zaman sokaktaki bir başka vatandaşa yönelebildiğini anlattı. Işıklı, şunları söyledi:
"Kendini tanıyamadığını söyleyen var, 'Ben daha önceden böyle değildim, niye böyle yapıyorum ben de bilmiyorum' diyenlerin sayısı çok fazla. Öfkenin bu kadar derin bir biçimde ortaya çıkması da kronikleşme göstergelerinden. O öfke gittikçe kişiye zarar verir hale geliyor.
Uyku bir diğer problem. Bu konuda çok şikayet var. İki aydır doğru düzgün uyuyamadığını söyleyenler var. Kazaya ilişkin görüntüler, kokular, sesler… Gece kabusları, irkilmeler gibi travmada net görülebilecek şikayetler gözlemliyoruz. Cesetlerin teşhisinde de travmatize olmuş aile bireyleri var. Çok yüksek ısıya maruz kalmış ve deformasyona uğramış cesetler hiç uygun olmayan şartlarda gösterilmiş."
-"Bir an önce gündelik hayata dönmek çok önemli"-
Faciadan sonra sosyal haklara ilişkin düzenlemenin halen tamamlanmamasının kendilerine iletilen şikayetlerin başında geldiğini söyleyen Işıklı, "İşi olmadan hayatını sürdürmeye çalışan, madenden sağ kurtulmuş genç bir insandan söz ediyoruz. Cebinde 1 lirayla psikososyal merkezdeki görüşmeye gelmek durumunda kalan maden işçisi oluyordu. Bu tür yoğun stres yaşantılarından sonra sosyal destek ve gündelik hayata dönmek çok önemli" dedi.
Kazadan kurtulanların iş hayatına dönmelerinin zorluğuna işaret eden Işıklı, kendilerini işe veremedikleri için, rahatsız oldukları düşünce ve imgelerle, kaza anıyla ve görüntüleriyle uğraşmak durumunda kaldıklarını söyledi.